Memur gazetesi, Erdal İnönü'den sonra elbette Bülent Ecevit'i de hatırlamış. On beşinci ölüm yıldönümü.
Bunların yaptığı aslında
"ıskatçılık"tan başka bir şey değildir.
10 Kasım da geliyor, seyredin.
Olumlu anlamda da olsa
"eleştiri" bilmezler. Çünkü gerçekçilik bilmezler.
İşte Ecevit'in de ne büyük adam olduğunu sayıp dökmüşler...
Dürüst siyaset... Güneş Motel'de politikacı satın alıp hükümet kuracak kadar...
Devrimci yönü varmış...
Ecevit ne zaman başbakan olduysa ekonomiyi batırdı.
1974'te Kıbrıs'a çıkma emrini verdi ama Kıbrıs'ta çözümsüzlüğü de kurumlaştırdı.
1978'de bizi berbat bir darboğaza soktu, herhalde devrimci olduğu için
"liberal devrimi" bir türlü yapamadı.
O yıllarda çektiğimiz sıkıntı ve acıları, gençler bilmezler ama biz unutmayız ve affetmeyiz.
Demirel'le bir inatlaşma uğruna Türkiye'yi adım adım 1980 darbesine götüren de başkası değildir.
En son 1999 iktidarının sonuçlarını da 2001 kriziyle gördük.
Bu adamın nesi, neresi başarılıdır?
"Halkın umudunun simgesi olmuş"... Dağlara taşlara
"Karaoğlan" diye adını yazdırmış...
O umutları ne kadar karşılamış?
Ne köy ne kent bir ucube olan, okumamışlık eseri, cehalet timsali
"köykent" projesiyle mi?
Bir
"pilot bölgede" uygulama yaptılar, onun sonuçlarını da gördük.
Son yıllarında kafası da iyice
"gidikti"... Konuştuğu zaman abukluyordu...
Uzun süre de komada kaldı.
Dünyaya hazin şekilde veda etti.
Allah rahmet eylesin, saygı duyalım ama imza attığı birbirinden başarısız saçmalıkları da unutmayalım.
Şiirleri de
"amatörlük" kokardı.
Bütün bunları niçin dile getiremiyorlar arkadaşlar?
Çünkü ıskatçılık en kolayı.
Eleştirseler
"zülf-ü yâre" dokunacak... Nemize lazım,
sonra bakarsın CHP'ye zarar
verir...
"İnandığımız hedefe doğru kararlılıkla yürümeye devam edeceğiz" diyor,
mirasçısı, DSP Genel Başkanı
Önder Aksakal.
Niçin ala ala yüzde 0.07 oy aldıklarını da bir türlü açıklamaya yanaşmıyor.
Yürümeye devam etsinler, yollar aşınmaz.
Bu curcunada elbette
"Ecevit'siz Ecevit partisi" de bulunsun.
Ara sıra basında adı geçer.
***
Ecevit'in başarı hanesine yazılacak bir adımı vardır: 1963 yılında, Çalışma Bakanı olduğu dönemde Türkiye'ye grev ve lokavtı getirdi.
Bu devrimci bir adım mıdır?
Demokratik bir adımdır.
Çünkü nedense işin hep
"grev" yanını görürler de
"lokavt" tarafının üstünde durmazlar!