Önceki başkanlık seçimlerinde Ekmeleddin İhsanoğlu ve Muharrem İnce'yi aday gösteren bizim Kemal, şu mesajı vermişti:
"Seçimi kazanamayacağımızı biliyoruz, zaten istemiyoruz da..."
Üçüncü sırada, gizli tutulan ama sağır sultanın bile duyduğu Abdullah Gül vardı.
O da gündemden düşmüş!
Öyle ya, Optimar kuruluşunun en son araştırmasına göre, bugün seçim olsa, cumhurbaşkanımız yüzde 44.2 alıyor, Abdullah Gül yüzde 16.7'de kalıyor.
Muhalefetin ortak ve tek aday çıkaracağı varsayılınca...
Kararsızları da usulünce dağıtınca Erdoğan işi bitiriyor.
Üstelik ve de işin matrağı, Gül dışındaki muhtemel adaylar ondan daha yüksekteler:
Erdoğan'a karşı tek tek Babacan yüzde 17.4, Akşener yüzde 27, İnce de yüzde 26.4...
Hikmetini bir türlü bilemediğimiz İmamoğlu yüzde 34.6, daha da anlayamadığımız Yavaş da yüzde 36.7...
Bizim Kemal kendisi koysa o da ancak yüzde 27... Belediye reislerinin altında!
"Siyasi şizofren" ilan edildi ama bizim Kemal bunun da bal gibi farkındadır.
Öyleyse ne yapacak?
Ağzım bir karış açık kaldı: "Siyaset dışından bir isim" konuşulmaya başlanmış!
Sürpriz bir isim olacakmış.
Sakın Ali Koç olmasın? Hem İstanbul sermayesinin lideri, hem de futbol alanında gösterdiği olağanüstü başarılar, Kılıçdaroğlu'nun siyasi başarılarını pek andırıyor...
Siyasete siyaset dışından çözüm aramak, tarihe karışmış darbe devirlerinde kaldı sanıyorduk.
Acaba o da Ecevit gibi Ahmet Necdet Sezer'i mi emekliler gettosundan çıkaracak?
Hem sivil hem de bürokrat, daha ne?
Siyaset dışı isim aramak, "sembolik başkan" aramaktır.
Ama o güçlendirileceği söylenen parlamenter sistemde olacaktı, bizim Kemal sistemleri karıştırmış.
Acaba, güçlü bir aday gösterir üstelik o da kazanırsa, "Bu sistem pek tatlıymış, değiştirmeyelim" deyip üstüne yatacağından mı korkuyor?
Bizim önerimiz şudur:
Olağanüstü demokratik bir adım atsın, LGBT başkanını aday göstersin, varsa onların bir başkanı...
Bu bir devrim olur.
Cihangir oyları yağmur gibi yağar.
Bazı muhalif yazarlar da "ruh ikizlerine" değilse bile "ruh temsilcilerine" kavuşmuş olurlar.
Rahmetli Zeki Müren hayatta olsaydı o da düşünülebilirdi...
Ne yazık ki Seyfi Dursunoğlu'nu da yeni kaybettik.
***
İKİ KEREYLE BİR ŞEY OLMAZ
"Parti kurulduktan sonra Abdullah Gül'le iki kere görüştüm."
Ali Babacan