Muharrem İnce kendine otobüs yapmış. Almış mı kiralamış mı, açıklanmadı.
Üstüne kaplama çekmişler, İnce'nin gülümseyen ve kocaman bir resmini koymuşlar. Cem Uzan misali kravatsız (halk adamı!), gene onun gibi gömlek beyaz, kazak kırmızı (milliyetçi adam!)...
İnce'nin otobüsü, futbol takımlarını stadyuma getiren araçlara benzemiş. Sanırsın içinden her an Falcao inecek.
İki gün sonra Sivas'ta siftah ediyormuş, cuma namazı da kılacakmış, bir Alevi köyüne de gidecekmiş.
Bu da herkesi kucaklayan cinsinden...
Oradan da Türkiye'yi dolaşacakmış.
"Yol arkadaşlarını" 29 Ekim'de açıklıyor, lakin ortada fikir yok. Hava bin beş yüz, o kadar.
Bu hareketin Atatürkçü ve ortanın solunda olacağını biliyoruz, başka da hiçbir şey bilmiyoruz. CHP'den ayrılacak mı, kovulmayı mı tercih edecek, parti mi kuracak, bu da belli değil.
Keşke 19 Mayıs'ta Samsun'dan bir güneş gibi doğsaydı...
Belki 23 Nisan'a kadar bir politika da oluşturur.
Bana Churchill'i hatırlattı.
Churchill, ana muhalefet lideri Clement Atlee için şöyle demişti:
"Geçen gün meclisin kapısında sigara içiyordum... Önümde boş bir araba durdu, içinden Atlee çıktı."
***
Törkiş Ascot
Gazi Koşusu yapıldı (hangi beygirin kazandığı beni de kimseyi de ilgilendirmiyor.)
Bazı hanımlar, İngiltere'deki geleneksel Ascot koşusuna gider gibi, şapkalarıyla katılmışlar.
Herhalde televizyonda İngiliz kraliyet ailesini anlatan dizilerden etkileniyorlar (Allah sonlarını Diana'ya benzetmesin)... Lakin, hanımların şapkaları hiç de öyle İngiliz "leydileri" gibi büyük ve fiyakalı değil.
Üstelik kimisinde maske var, kimisi takmıyor. Maskeyi mi takmıyor, kuralları mı takmıyor, yoksa fotoğraf çektirirken güzelliği maskelenmesin diye mi çıkarmış belli değil.
Şapkalar tüllü hotozlu... Babaannenin sandığından çıkmış bile değil de, Çukurcuma'daki pırtıcılardan alınmış gibi duruyor. Ya da şu televizyonda "dönem filmi" diye pazarlanan eserlerin kostüm deposundan...
Veliefendi-upon-Ascot... Her biri birer Kate Middleton, her biri birer Meghan Markle maşallah.
Hanımlar hava atmak istemişler fakat ancak birbirlerine ve magazin muhabirlerine atabilmişler, çünkü koşu "seyircisiz" yapılmış!
Hanımefendi... Sen o magazincinin "şıklık ve zarafet yarışı" dediğine hiç bakma, buna adıyla sanıyla "rüküşlük" denir.
İngiliz aristokrat kadınları baştan aşağı rüküştür ama kocasının çok parası olmakla aristokrat olunmuyor.
Burjuva bile olunmuyor.