Kurultaya katılması yasak olan şu isimlere bakarsanız, CHP'de olup bitenlerin "fecaatini" anlarsınız:
Önder Sav, Fikri Sağlar, Kemal Anadol, Bedri Baykam, Altan Öymen, Nihat Matkap, Ercan Karakaş, Hikmet Çetin, Murat Karayalçın, Erol Çevikçe, Hurşit Güneş, Umut Oran...
Salona giremeyecekler, daha doğrusu kurultayın yapılacağı bahçe sineması gibi yere.
Efendim virüs salgını var da o yüzden...
Kemal Bey'in askerlerine salgın yok. Onlara virüs işlemiyor olmalı.
Kurultayda konuşma yapmak yasak, parti meclisine adaylığını koymak yasak.
Bırakın onu, kendi aralarında "yüksek sesle" konuşmak bile yasak.
Durum böyle olunca, parti içindeki muhalefet "vıkvıklanmaları" da ses tonunu yükseltiyor.
Taşlar yerinden oynayacakmış...
Oynayacak da ne olacak?
Kılıçdaroğlu diktasına karşı istifanın eşiğine gelen birçok CHP'li ayrılacak da yeni bir parti mi kuracak?
En Bir Hakiki ve de Öz CHP...
Kılıçdaroğlu CHP'nin hiçbir zaman iktidara gelemeyeceğini çok iyi biliyor ve kendini ve partisini Abdullah Gül yönetiminde, Ali Babacan'la koalisyon yapacağı günlere hazırlıyor.
Kemalist kanat buna karşı çıkıyor da, ne yapabilirler? İçlerinde "sosyalizmuyduramadık sosyaldemokrasiverelim" diyen solcular da var.
Bunlar, Ekmeleddin İhsanoğlu'nun aday gösterilmesine de çok bozulmuşlardı.
Şimdi Abdullah Gül'ün çatı adaylığı onları büsbütün çıldırtacaktır.
Aslında bunlara "önce Kemalistsonra sosyalist" demek daha doğrudur.
İyi de, ne yapabilirler?
Ayrılıp kuracakları yeni bir partinin yüzde 10 barajını geçebileceği çok kuşkuludur.
Bir de oyları dibe vurmuş "Ecevit'siz Ecevit partisi" DSP'ye yamanmak var tabii ama pek akıllıca değildir.
Acaba "halk bizi destekler" gibi ham bir hayale mi kapılacaklardır?
O hayale Davutoğlu bile kapılamıyor da geriye dönüşü yok artık...
Yukarıda adı geçenler, CHP dışında yaşayamazlar.
CHP içinde de Kemal Bey yaşatmıyor, hadi bakalım...
İlk seçimde darmadağın olur giderler.
Hürriyet Partisi'nin, Güven Partisi'nin başına gelen onların da başına gelir.
Siyasi hayatlarını noktalayıp Altan Öymen'in izinden giderek anılarını yazmaları en sağlıklı çözümdür.
Gerçi bu anılar da Öymen'inkiler gibi çok "memur çocuğu", çok partizan, çok taraflı, çok sübjektif kokacaklardır ama ileride yakın siyasi tarihimizi inceleyecek olan araştırmacılara bir malzemedir.
Aslında, yapabilecekleri çok büyük bir vatan hizmeti var:
CHP içinde şu son on beş yıldır dönen dolapları, özellikle Deniz Baykal'ın FETÖ tarafından "kasetkumpasıyla" devirilip yerine Kemal Kılıçdaroğlu'nun parlatılması sürecini bütün çıplaklığıyla, kabak gibi yazmak!
Bunu yapsınlar, Kemal Bey'i "Gandhi" diye cilalayan basın rezillerinden hesap sormayı bize bıraksınlar.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.