Komünistler İstanbul’a!
Eh, Stalin'in 1934 yılında uygulamaya koyduğu "geniş cephe" politikasına uygundur. Gerçi orada düşmanları Hitler'di, burada Erdoğan ama artık o kadarcık da fark olacak...
Nitekim sevgili dostumuz Ferhan Şensoy da Maçoğlu'nu desteklediğini ve ilk fırsatta orada sahneye çıkacağını söylemişti.
Henüz o fırsatı yaratamadı.
Şimdi bir kalıyor orada güzel bir Zülfü Livaneli konseri...
İmamoğlu, Maçoğlu'nu "özgün duruşu ve insanları gerçek hayatla yüzleştiren tavrı" yüzünden ilgiyle izlediğini belirtmiş.
İnsanlar gerçek hayatla gerçekten yüzleşirlerse, örneğin Karadenizli bir inşaat müteahhidine "enflasyonu düşürecek, işsizliği ortadan kaldıracak" diye oy verenler akıllarını başlarına toplarlarsa sen yanarsın İmamoğlu!
Bir İstanbullu'nun, Tunceli'nin belediye reisinden ne gibi bir beklentisi olabilir?
Hadi oradan gelip İstanbul'a yerleşmiş Kürt vatandaşları anladık, iş bekleyebilirler, tarla bekleyebilirler de...
Gene de, nasıl "yüksek" bir beklentidir bu?
Maçoğlu'nun memleketi kurtarması mı, "komünistlik" yapması mı?
Peki, Maçoğlu ne yaptı? Belediyenin tabelasını değiştirdi. Tunceli'yi Dersim yaptı, bu da engellendi.
Muhalif basında ona kayıtsız şartsız gaz veren Kemalist gazeteciler çok bozuldular.
"Biz seni bunun için mi desteklemiştik, başka yapacak iş bulamadın mı?" dediler.
Adam bir de gerçekten komünizm uygulamaya kalksa dinleyin feryatlarını...
Şimdi Maçoğlu komünistlik yapıyor da ne yapıyor?
Araziyi mi devletleştirdi, pardon, "belediyeleştirdi", şirketleri mi?
İşadamlarını tutuklayıp enselerine kurşun mu sıktı?
"Çeka" misali bir gizli polis örgütü mü kurdu? Belediye zabıtasını buna mı dönüştürdü?
Banka kasalarını zorla açtırıp içindekilere el mi koydu?
Diğer bütün partilerin Tunceli il ve ilçe örgütlerini mi kapattı?
Bunları yapmadıysa bu ne biçim komünizm?
Maçoğlu komünist falan değil, öyle geçinen bir Kürt milliyetçisidir.
İmamoğlu da, sosyaldemokrat geçinen çok kurnaz bir inşaatçı.
Peki, bunlara çanak tutan esnaf ve sahtekârlar, pardon, sanatkârlar?
***
Ellide kaldık
Bu bayram trafikte Niyazi olanların sayısı çok şükür 50'de kaldı.
"80'i bulur, belki 100'ün biraz altı biraz üstü olabilir" demiştim, yanıldım.
Demek ki memleket sandığımızdan daha çok gelişmiş. Eskiden bu sayı bayram başına 200'ü geçerdi.
Keşke hiç kimse ölmeseydi de iyice yanılsaydım...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Utanmıyor musunuz? (01.04.2023)
- Dağ nerede, fare nasıl? (31.03.2023)
- Alafortanfonik gelismeler (30.03.2023)
- Yoksun oğlum sen (29.03.2023)
- Var biraz da sen oyalan (27.03.2023)
- Toto loto (26.03.2023)
- Balığa çıkarız (25.03.2023)
- Al bu da acıklı komedya (24.03.2023)
- Acıklı komedya (23.03.2023)
- Başınıza gelecek çok (22.03.2023)