Otodidakt
Yani belirgin bir tahsili yok, ne öğrendiyse sonradan, kendi çabasıyla öğrenmiş.
Otodidakt diploma gerektiren bir "uzman" olamaz, ondan bir doktor, bir mühendis, bir avukat çıkamaz. Şarkıcı çıkabilir, yazar da çıkabilir.
Otodidaktın genel kültüründe de ister istemez bazı "boşluklar" kalacaktır.
Zülfü Livaneli dostumuz mükemmel bir otodidakt örneğidir.
Ne ki orada "yüce Atatürk'ün ayak izlerini sürmeyi kendine ilke edindiği için" kaldığını yazmıştı (Berlin'in en fiyakalı oteli olduğu için değil!)...
Atatürk de orada on gün kalmış, Aralık 1917 sonu, Ocak 1918 başı, bir Osmanlı generali sıfatıyla, veliaht Vahdettin'in yanında...
Ayağı Atatürk'ün bastığı taşa değince Zülfü'nün boyu uzayacak herhalde.
Sonradan, çok bilgili ve basiretli bazı CHP üyeleri de orada bir Atatürk'ü anma töreni düzenlediler, yani Zülfü'nün tuzağına düştüler.
Bilmediği şuydu: Adlon, İkinci Dünya Savaşı'nın son günlerinde yanmış (Ruslar'ın eline kalmasın diye Almanlar'ın kendilerinin mi yaktıkları, yoksa sarhoş Rus askerlerinin mi tutuşturdukları belli değildir), sonra hepten yıkılmış ve yeri uzun süre "boş arazi" olarak kalmıştı...
Bugünkü Adlon, iki Almanya'nın birleşmesinden sonra Berlin'de girişilen inşaat hamlesinin bir örneği olarak, aynı mevkide, eski Adlon'a çok yakın bir görünümde yapıldı, 1997'de hizmete girdi.
Livaneli bu gibi çarçur konuları kendi basit ve ucuz "Atatürkçülük ticaretine" alet etmeye kalkmasaydı ağzımı açmayacaktım.
Ama kendisi kaşınmıştı...
İncillerin "Arami" dilinde yazıldıklarını iddia etmiş, Hazret-i İsa Aramice konuşuyordu ya... İncilleri İsa'nın yazdığını mı sanıyor?...
"Eski Yunanca'dır" diyen Profesör Celal Şengör'ü, onu yalanlamayan (!)
Profesör İlber Ortaylı'yı ve ayrıca Fatih Altaylı'yı suçlamış...
Bir otodidakt kalkmış, iki profesöre ve bir de Galatasaray mezununa tarih öğretiyor... Ego öyle şişmiş, kibir öyle boyutlara ulaşmış ki...
Hakettiği cevabı da hemen aldı.
Dört incil de "koine" denilen eski Yunanca, daha doğrusu klasik eski Yunanca'nın değişime uğramış şekliyle yazılmışlardır (incil yazarlarının hiçbiri de İsa'nın sağlığında henüz doğmamıştı)...
"Koine" o çağın "lingua franca"sıydı, bugünkü İngilizce gibi.
İkide bir Yunanistan'a gidip gelen, orada konserler veren, albüm yapan, elinde Yunan gazeteleriyle dolaşan değerli şarkıcımızın bu konulara aşina olduğunu sanırdık...
Demek ki Maria Farandouri'ye "ey özgürlüüük" diye ikinci ses yapmakla iş bitmiyor.
En iyisi, "bilmediğin konularda ahkam kesme" deyip geçmektir.
Kendisine bir tavsiyemiz daha olacak:
Karadenizli inşaat müteahhidinden solcu lider yaratmaya kalkma!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Utanmıyor musunuz? (01.04.2023)
- Dağ nerede, fare nasıl? (31.03.2023)
- Alafortanfonik gelismeler (30.03.2023)
- Yoksun oğlum sen (29.03.2023)
- Var biraz da sen oyalan (27.03.2023)
- Toto loto (26.03.2023)
- Balığa çıkarız (25.03.2023)
- Al bu da acıklı komedya (24.03.2023)
- Acıklı komedya (23.03.2023)
- Başınıza gelecek çok (22.03.2023)