İhsan, Melih Bey'e çayını uzatırken:
- Ülkemizde gündemin hep yoğun olduğu şeklindeki ortak tespitimizin doğruluğunu gösterircesine üst üste gelişmeler yaşanmaya devam ediyor. Öcalan'la görüşen DEM heyeti TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yle görüştü. Bu konudaki görüşlerini alırız, ama öncelikle asgari ücretten sonra emekliler ve memurlarla ilgili zam oranları ile ilgili düşüncelerini alalım…
- Asgari ücret artışı yıllık yapılıyor, biliyorsunuz. Yüzde 30 artış az gibi gözükse de, gelecek yıl enflasyonda tahminin üzerinde beklenmedik bir durum olursa yeni bir düzenleme yapılabileceğini söyleyebiliriz. Memur ve memur emeklilerinin maaş artışları, sözleşmelerine ve geçen 6 aylık sürenin enflasyon oranlarına göre belirleniyor. Memur ve emekli memur maaşlarındaki artış, başka bir düzenleme olmazsa yüzde 11.54 oranında olacak. SSK ve Bağ-Kur (esnaf) emekli maaşındaki artış ise yüzde 15.75. Gerek asgari ücret ve gerekse emekli maaşları için keşke daha fazla verilseydi, denilebilir. Ancak, asgari ücret zammının istihdam kaybına ve enflasyonda ölçüsüz yükselişlere sebebiyet vermemesi gibi bazı hususlar var. Önümüzdeki yılı bir tür geçiş dönemi olarak kabul etmek ve şartların daha iyi hale gelmesini beklemek gerek galiba... Mehmet:
- Siyasi rant maksadıyla konuya olumsuz yaklaşıp, kriz havası oluşturmaya çalışanlara ne demeli?..
- Bunlar hep vardı, şimdi varlar ve sanırım hep olacaklar da. Buradaki meseli- asgari ücretin verilebilecek en az rakamı temsil etmesi. Daha çok verene ya da vasıfları sebebiyle bunun çok üstünde alana kimsenin itirazı yok. Türkiye'de toplamda 32 milyon civarında çalışan var ve kayıtlara göre asgari ücret alanların sayısı 6 milyon civarında. Bunların ne kadarının daha fazla aldıkları halde kayıtlara böyle geçirildiğini de bilmiyoruz. Konuya sadece en az alanlar üzerinden yaklaşmak çok da sağlıklı değil yani... Mustafa:
- Düşük maaş alan emekliler meselesi var bir de…
- İşçi emeklileri için 12 bin 500 lira olan en düşük emekli maaşının 2025'in ilk altı ayı için yükseltilmesine yönelik bir çalışma yapılıyor bildiğim kadarıyla. En düşük emekli aylığı da tıpkı asgari ücrette olduğu gibi birilerinin gürültü çıkarmayı sevdikleri bir konu. Toplamda 16 milyon 200 bin civarındaki emeklimizin, en düşük ücret alan 3 milyon 600 bin civarındaki emekli üzerinden değerlendirilmesi, yanlış. Tabii ki daha yüksek olması temenni edilebilir. Ancak, en az emekli maaşı alanların mesela kira ödemek durumda olanlarıyla ilgili bazı düzenlemelere kafa yorup, projeler geliştirmek yerine edebiyatını yapmanın kimseye faydası yok… Mehmet:
- İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerde oturup bir de kira vermek durumunda olanlar ve benzerleri ile ilgili bazı çalışmalar yapılabilir, hakikaten… Melih Bey:
- Bu konuda bazı bakanlıkların yaptığı çeşitli çalışmalar var, bildiğim kadarıyla. Ama dediğin gibi, başka bazı çalışmalar da yapılarak hakikaten zor durumda olanların belirli ölçüde de olsa rahatlamaları sağlanabilir… Selim:
- Memur ve emekli memur maaşları ile ilgili konuştuğumuz oran TÜİK'in belirlediği enflasyon oranı ile ilgili. Belki önümüzdeki günlerde bu konuda da mesela refah payı ya da benzeri bazı adımlar atılabilir… İhsan:
- İnşallah diyelim. Evet, şimdi İmralı'ya giden heyetin siyasi parti liderleri ile görüşmeleri konusuna gelebiliriz. Terörsüz Türkiye'yi hedefleyen bu çabalarla ilgili olarak gidiş nereye doğru sizce, Melih Bey?..
Terörsüz Türkiye…
- Siyasi parti liderleri ile yapılan görüşmeler sürecin bir parçası. Sanırım önümüzdeki hafta diğer liderlerle görüşecekler… Pazartesi Gelecek Partisi, AK Parti ve Saadet Partisi ile, Salı günü de DEVA ve YRP ile görüşmeleri var bildiğim kadarıyla… Selim:
- Bu arada görüşmeme kararı alanlar da var. İyi Parti bunlardan birisi…
- Tabii ki karar kendilerinin. Ancak, vaktiyle Altılı Masa'da yer alıp PKK'nın uzantısı parti ile iş birliği yapanların, şimdi terörün bitirilmesi için atılacak adımlarla ilgili kafa karıştırma çabalarını milletimiz not ediyordur herhalde. Terörün bitirilmesi için atılacak adımlar siyaset üstü olması gereken konular oysa…
- Heyetin yaptığı görüşmelerde konuşulanlar hakkında açıklama yapılmaması dikkat çekici. Bu konudaki fikriniz ne?..
- Anladığım kadarıyla mesele, parti liderlerine bilgi aktarmak suretiyle sürece siyasi olarak destek olmalarını temin etmek. Bu, önemli bir husus. Çünkü geçmişteki Çözüm Süreci döneminde siyasi partilerin sebepsiz karşı çıkışları söz konusuydu… Mehmet:
- Hatırlıyorum, Özellikle de CHP'nin anlamsız bir karşı çıkışı vardı ve sürecin başarısız olma sebeplerinden biri de herhalde bu idi. Bu arada, siyasi liderlerle görüşmeye Ahmet Türk'ün de katılmasının özel bir sebebi var mı acaba?..
- Bilmiyorum, ancak bundan sonraki görüşmelere de katılacağı söyleniyor… Mustafa:
- Başlayan süreci çeşitli iddialarla sabote etmek isteyenler olduğu da dikkat çekiyor. PKK'nın Apo istese de silah bırakmayacağını söyleyeninden, olup bitenlerin ardında pazarlıklar olduğuna kadar bir sürü iddia dolaşıyor ortalıkta. Ne dersiniz?..
- Sürecin hedefi, terörsüz Türkiye'ye ulaşmak ve esasları da belli. Pazarlık filan yok yani. Vakit gelip silahları atma ve terör örgütünü lağvetme açıklaması yaptığında, Öcalan'ın çağrısının karşılık bulup bulmayacağı, önemli bir husus ve tabii ki böyle bir ihtimal de mevcut. Öcalan'ın çağrısı karşılık bulursa, mesele yok. Bulmaz ise bu, PKK'nın iddia edildiği gibi Apo tarafından yönetilmediğini, yani aslında düpedüz ABD'nin taşeronu olduğunu net olarak ortaya koyar… Remzi:
- PKK'nın ABD'nin taşeronu olduğu hep söyleniyor zaten. Böyle bir durumda değişecek olan nedir?..
- Yıllardan beri bazı sloganların ardına sığınan ve insanımızın bazılarını da kandırabilenlerin, gerçek yüzünün tartışmasız bir şekilde ortaya çıkması, az şey değil. Türkiye ile ilgili bazı tezlerin peşinde imiş gibi hareket eden terör örgütü ve siyasetteki uzantılarının, aslında ABD'nin emirleri ile hareket ettiği netleştiğinde, çok şey değişir… Mehmet:
- Geçtiğimiz günlerde Sabah'tan Mahmut Öğür, Apo'nun İmralı günlüklerinde yer alan 'Ayrılmış bir Kürdistan bitmiş veya bir gücün kuklası, işbirlikçilerin malikanesi olmaktan öteye gidemeyecek bir Kürdistan'dır… Tarih bu tür oyunların isyanlarda nasıl oynandığını, asıl felaketleri halkın yaşadığını çok iyi ortaya koymaktadır. Kendi isyanımızda da bunu gördük…' şeklindeki tespitlerini hatırlatmış ve Kandil, PYD ve DEM parti gibi PKK bileşenlerinin bunu bilip bilmediklerini sormuştu… Melih Bey:
- Hatırlıyorum. Meselenin esası da bu zaten. Başlangıçtaki niyet ne olursa olsun, konunun şu anda geldiği yerin bu olduğu artık çok açık. Dolayısıyla kimsenin söyleyebileceği bir şey yok… Selim:
- Süreç biraz yavaş mı işliyor?..
- Olması gerektiği gibi işliyor, diyelim. Yıllardır uğraştığımız ve huzur ve istikrarımızı bir dönem ciddi şekilde tehdit etmesinin yanında ülkemizin yüz milyarlarca dolarlık kayıplarına sebebiyet vermiş bir olayın neticelendirilmesi söz konusu… Remzi:
- Şartlar ciddi şekilde değiştiğine ve gidişat iyi olduğuna göre, çok kısa sürede değilse de yakında bu işin de bittiğini görürüz inşallah…
- Konuyu, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın: 'Ya silahlarını gömecekler ya da silahlarıyla birlikte toprağa gömülecekler' şeklindeki sözleri ile özetleyebiliriz… İhsan:
- Başta Suriye'deki gelişmeler olmak üzere gidişatın son derece iyi olduğu söylenebilir. Cenab-ı Hakk yardımcımız olsun…
- Amin…