Boşuna gayret…
Melih Bey'in getirdiği simitleri masaya koyduğunu gören Selim:
- Ah şimdi bir de eski kaşar olmalıydı, deyince Melih Bey:
- Olmadığını kim söyledi, diyerek çantasından çıkardığı paketi de masaya koydu. Selim:
- İşte şimdi tamam. Çıtır simit eski kaşar ve bir de İhsan ağabeyin çayları varsa, değmeyin keyfimize… İhsan çay getirmek üzere kalktığında, Mehmet Melih Bey'e:
- Başlangıç olarak, Suriye'nin kuzeyinde neler yaşandığı kısaca bir özetleyebilirsen, seviniriz…
- Başını HTŞ'nin çektiği bazı Suriyeli rejim karşıtı gruplar, İran'dan gelen Şii milisler ve Suriye rejiminin kontrolü altındaki Halep'i ele geçirdiler. Bunun, İranlı gruplar Hizbullah sebebiyle Lübnan'a gittiği, Rusya daha çok Ukrayna'ya odaklandığı ve rejimin güçsüzlüğü dolayısıyla ciddi bir çatışma olmadan gerçekleşmesi, işin iyi tarafı… Selim:
- Türkiye olarak bizim tutumumuz ne acaba?..
- Türkiye'nin gelişmeleri yakın bir şekilde izlediği, bizim güvenli bölgelerimize saldırılarda bulunan PYD/YPG gruplarına yönelik bazı girişimler yapıldığını biliyoruz. Netice olarak, bir Sünni şehri olan Halep'ten rejim ve Şii milislerinin çekilmek zorunda kalmaları, iyi bir gelişme. Olay henüz yeni ve rejimin, Rusya'nın ve tabii ki İran'ın ne yapacağını, bekleyip göreceğiz… İhsan:
- Hayırlısı ne ise onun olması için dualar edeceğiz o zaman. Bu arada sen bize CHP'liler ve kreş meselesi konusunda bildiklerini anlat bari. Neler oluyor?..
- Belediyelerin çoğunun AK Parti'de olduğu 2005'te Anayasa Mahkemesi'nde belediyelerin ilk öğretime hazırlık eğitimi vermelerine imkan sağlayan kanun maddesini iptal ettiren CHP, şimdi kanuna aykırı davranmaya çalışıyor. Başta İstanbul olmak üzere birçok CHP'li belediyenin, kreş adı altında ilköğretime hazırlık eğitimi verilen yerler açtıkları tespit edilip, buna son verilmesi talep edildi, olan bu… Selim:
- Aslında ilk bakışta, böyle bir şey yapılmasında problem yokmuş gibi gözüküyor…
- Esasında öyle. Ancak, düşünülmesi gereken vaktiyle neden iptal ettirdikleri ve şimdi neden kanuna aykırı davrandıkları…
- Anladığım kadarıyla, CHP'li belediyelerin kreş adı altında açtıkları ana okullarında çocuklara ne tür eğitim verdikleri, meselenin bam teli. Bu kesim, oy kaygısıyla sadece terörle bağlantılı partiyle iş birliği yapmakla kalmayıp, birçok marjinal grupla da iç içe. Bu kuruluşlarda çocuklarımızın saf zihinlerine LGBT ve benzeri sapık görüşlerin yerleştirilmeye çalışıldığına dair haberler var… Remzi:
- Demek ki bu sebeple, Milli Eğitim Bakanlığı belediyelerin kanunsuzluklarını engellemeye çalışıyor. İBB Başkanı ve CHP Genel Başkanı da, oy bekledikleri LGBT ve benzeri marjinal grupların desteğini kaybetmekten korkuyorlar, anlaşılan. Ancak kanun çok açık. CHP'lilerin gayretleri boşuna… Mehmet:
- Bu arada, İBB Başkanı'nın Milli Eğitim Bakanı'na laf yetiştirmeye çalışması dikkat çekici…
- Prof. Dr. Yusuf Tekin, akademik kariyeri ve yaptığı görevlerle kamuoyu tarafından bilinen bir isim. KKTC'de imtihansız girilen bir okuldan İstanbul Üniversitesi'ne nasıl yatay geçiş yapabildiği, hala izah edilemeyen İmamoğlu, aklı sıra laf kalabalığı yapmaya çabalıyor. Bu da boşa gayret… İhsan:
- İmamoğlu'nun, o yıllarda YÖK'ün tanımadığı ve para ile kayıt olunan bir okuldan, üniversite imtihanlarında ilk bine girenlerin ancak girebildiği bir fakülteye nasıl geçebildiği hakkında İstanbul Üniversitesi ve YÖK'ten hala bir açıklama gelmemesi, tuhaf…
- Belli ki ciddi bir usulsüzlük var. Dolayısıyla verebilecekleri bir cevap yok. Ancak bu konu, İmamoğlu'nun başını epey ağrıtacağa benzer… Mustafa:
Siyaset, terör, kayyım…
- İmamoğlu'nun, mevzuatın kreş adı altında ana okulu açmasına izim vermediğini bildiği halde, LGBT lobisini memnun etmek için gürültü çıkarmasının, CHP'nin terörle bağlantılı DEM'li belediye başkanları yerine kayyım atanması konusundaki tavrından pek farkı yok, o zaman?..
- Haklısın, terör sebebiyle görevden alınan belediye başkanları konusu da aynen böyle. Anayasa ve kanunlar, son derece açık. Terörle alakalı suçlardan ceza alan isimlerin başkanlıktan alınmaları ve yerlerine geçici atamalar yapılması, ilgili mevzuatın gereği. Bu konuda çıkarılan gürültünün herhangi bir anlamı yok. İktidarda kim olursa olsun, kanunların gereğini yapmak zorunda… Selim:
- Anlaşılan DEM, hukuki durumları sebebiyle seçildikten bir süre sonra görevden alınma ihtimalleri yüksek olan kişileri aday gösteriyor ve bu kişilerle ilgili kararlar kesinleşip, Bakanlık gereğini yapınca da gürültü çıkarıyorlar. Yine de CHP'nin tavrını anlamak zor…
- DEM sadece kendi adaylarını değil, CHP'ye verdiği adayların bir kısmını da hukukla başı dertte olan isimler arasından seçiyor. Böylece CHP de onlar gibi gürültü çıkarmaya çalışıyor… Remzi:
- Dertleri üzüm yemek değil, bağcı ile kavga etmek yani?..
- Kesinlikle. Aksi durumda hakikaten hizmet edecek ve görevden alınma ihtimali olmayan adayları gösterebilirlerdi. DEM'in kazandığı 76 belediyenin 27'sinin başkanının, benzer durumda olduğu biliniyor. Bunlardan bir kısmı için gereken yapıldı. Kararları kesinleştikçe diğerlerini bekleyen son da aynı… Mehmet:
- DEM hadi ne ise, ama işin hukuki yönünü bildikleri halde CHP'lilerin gürültü çıkarma çabalarını anlamak zor… Melih Bey:
- Başta, 2028'de aday olabilmek için çırpınan İBB Başkanı olmak üzere CHP'lilerin esas motivasyonu, desteklerine muhtaç oldukları DEM'i, dolayısıyla PKK'yı memnun etmek. Söylediklerinin hukukla bir alakası olmadığını iyi biliyor, ancak oy kaygısıyla, gerçekleri söylemek yerine DEM'in kuyruğuna takılıp yaygara çıkarıyorlar… İhsan:
Yapıyor, anlatamıyoruz…
- Bütün bunlarla ilgili temel mesele, CHP ve aynı zihniyettekilerin yalanlar üzerine bina yapmaktaki maharetleri. Biz ise yüzde yüz haklı olduğumuz konularda bile nedense derdimizi gerektiği gibi anlatamıyoruz gibime geliyor. Yaşadıklarımızın önemli bir yönü bu…
- Bu dediğin, Cumhurbaşkanımızın son grup toplantısındaki bazı sözlerini hatırlattı. CHP'nin, çeşitli tutarsızlıklarını dile getirdikten sonra, 'şu hâliyle CHP'ye bakıp da kendisi ve ülkesi adına umut görebilen tek bir vatandaşımız var mıdır acaba?' diye sormuş ve 'Buna rağmen CHP nasıl bu kadar oy alabiliyor, nasıl bu kadar belediye kazanabiliyor, nasıl bu kadar cüret sahibi olabiliyor?' dedikten sonra şunları söylemişti: 'Açık konuşmak gerekirse bunun müsebbibi AK Parti olarak biziz. Bu bir özeleştiridir, açık ve net. 'İğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır' demiş atalarımız. Biz de başkalarını eleştirmeden önce sorunu kendimizde arayacağız. Küresel ve bölgesel krizlerin etkisiyle yaşadığımız ekonomik sıkıntılar, bizim kimi eksiklerimizle ve hatta yanlışlarımızla birleşince milyonlarca insanı istemeye istemeye gidip CHP'ye oy vermek zorunda bıraktı. Belki de oy vermedi ama netice ortada.'… Mehmet:
- Bu söyledikleri bir yönüyle özeleştiri ama bir yönüyle de bizim eksiklerimize ışık tutuyor bence. Millet olarak ehem ve mühim yani önemli ve daha önemli konusunda olması gerektiği gibi davranamıyor ve bazen pire için yorgan yakabiliyoruz. Son yerel seçimler bunun en açık göstergelerinden birisi… İhsan:
- Mehmet, haklı. AK Parti'ye çeşitli sebeplerle kızanların sandıkları gitmeyişinin nelere sebep olduğu ortada. Bu da, yaşananları izah konusunda sadece partinin değil bizim de eksiklerimiz olduğuna işaret eder bence. Bazı şeyleri gereği gibi anlatabilseydik insanımız Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmayabilirdi… Melih Bey:
- Katılıyorum. Ancak geçen geçti ve olan oldu. Biz ileriye bakalım. Ülke yönetiminde görmek istemediğimiz zihniyetin kazandığı belediyelerde hizmet üretmediği artık iyice netleştiğine göre, bundan sonra neler yapabileceğimize kafa yoralım. Ekonomik saldırı altında olup, salgın ve sonrasında yaşadığımız büyük deprem gibi ciddi problemlere rağmen ekonomide daha büyük kayıpların önüne geçildiğini unutmamak gerekiyor. Tamam, daha iyisi tabii ki olabilirdi, ama daha kötüsü de olabilirdi. Genel seçimlerde iktidar kifayetsizlerin eline geçmiş olsaydı, neler yaşanabileceğini hayal etmek bile güç… İhsan:
- Bu da gösteriyor ki, sahip olduklarımızın değerini bilmeli ve onları kaybetmemek için elimizden geldiği kadar çalışmalıyız. Cenab-ı Hakk yardımcımız olsun…
- Amin…
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Boşuna gayret… (01.12.2024)
- Çocuğa anlatır gibi… (30.11.2024)
- Burunları zaten büyümüyor… (27.11.2024)
- İnsanlığın vicdanı ölmemiş… (24.11.2024)
- Neyi kaybettiğini hatırlamak… (23.11.2024)
- Bana arkadaşını söyle… (20.11.2024)
- Mızrak çuvala sığmıyor!.. (17.11.2024)
- Keşke satın alsalardı!.. (16.11.2024)
- Tencere dibin kara… (13.11.2024)
- Yürüyüşünü görelim… (10.11.2024)