CHP Sözcüsü beraberindekilerle medya temsilcilerinin karşısına geçtiğinde, 'Mavi Vatan masalı' konusunu açıklığa kavuşturacak şeyler söyleyeceğini zannedenler fena yanıldı.
Türkiye'nin son zamanlarda sıklıkla kullanmaya başladığı 'Mavi Vatan' kavramına 'masal' diyen kişinin de katıldığı toplantıda, herhangi bir izah getirmek yerine konuyu kanırtarak işten sıyrılma çabası öne çıktı.
Sözcü Yücel'in, 'CHP için Mavi Vatan'ın, Karadeniz, Ege Denizi ve Akdeniz'deki meşru çıkarlardan bir adım bile geri atmamak olduğunu' söylemesi, fena değildi. Ancak sözcünün bu sözleri ve çoğu mübalağadan ibaret olan diğer söyledikleri, CHP'nin DEM Parti ile beraber Somali tezkeresine hayır demesini izah etmiyor.
Namık Tan'ın TBMM kürsüsünde söylediği: 'Yeri geldi, Osmanlı'yı ihya hayalleri kurdu; sınır ötesi harekâtlarla yetinmedi, denizaşırı maceralara yeltendi. Bir ara tutturduğu mavi vatan masalından neyse ki oldukça çabuk yüz geri etti' şeklindeki sözleri düşünüldüğünde, durum hakikaten vahim.
Mavi Vatan meşru çıkarlardan bir adım geri atmamak ise ve CHP bu konuyu hakikaten önemsiyorsa, Namık Tan'ın adeta bir sevinci ifade eden 'Mavi Vatan masalından neyse ki oldukça çabuk yüz geri etti' şeklindeki sözlerini nereye koyacağız?..
CHP Genel Başkan Yardımcısı emekli amiral Yankı Bağcıoğlu, Mavi Vatan'ı içeriden bir değerlendirme ile 'Türkiye Cumhuriyeti'nin denizlerdeki hak, alaka ve menfaatlerinin somutlaşmış bir ifadesi' olarak tanımlamış. Namık Tan'ın Mavi Vatan'la alakalı sözleri, her nereden ise, ülkemize dışarıdan bakan birinin değerlendirmesi…
Mavi Vatan başlıklı basın toplantısıyla zevahiri kurtarmaya çalışan CHP sözcüsü, ne kadar tevil etmeye çalışsa da Namık Tan'ın söyledikleri, gerçekte kimden yana olduğunun sorulmasını gerektirir mahiyette. Türkiye'nin denizlerdeki 462 bin kilometrelik Misak-ı Milli sınırlarını ifade için kullanılan Mavi Vatan için kullandığı 'masal' sözcüğünün Yunanlılara adeta bayram ettirmesi, bu soruyu sormak için yeterli bir sebep.
Sözcü Deniz Yücel'in, CHP'nin Dış Politika Danışma Kurulu'nda yedi emekli büyükelçi ve Milli Güvenlik Politikaları Danışma Kurulu'nda altı general ve amiralin bulunduğunu söylemesinin akla getirdiği diğer sorular da var. TSK'nin yurtdışı operasyonları için önceleri evet oyu kullanan CHP, DEM'le iş birliği sonrası tezkereye 'hayır' derken, bu kurul üyelerinin nerede oldukları, bunlardan birisi.
Karabağ sürecinde Türkiye'nin bölgeye cihatçı gönderdiğini iddia edeninden, Ege'deki adalar ve Doğu Akdeniz'le ilgili Yunanistan'ın haklı olduğunu söyleyenine kadar birçok emekli büyükelçiyi bünyesinde barındıran CHP'nin milli meselelerin takipçisi olduğu iddiasına inanmak, çok zor… Milletimiz de inanmıyor zaten…
SHP sözcüsünün, özür dilemesi bile yetmeyecek Tan'dan özür dilenmesi talebi ise tüy dikmekten beter!..