Türkçemizin sözler hazinesi, içinde bulunduğumuz çeşitli halleri izah sadedinde söylenebilecek çeşitli sözlerle dolu. 'Eğri oturup doğru konuşmak' bunlardan birisi ve sanırım günümüzde kullanılabilecek en uygun sözlerden birisi…
Temel olarak, ne halde olursak olalım doğruları konuşalım manasına gelen eğri oturup doğru konuşmak, öncelikle siyasilerin ve müteakiben yazan, çizen ve konuşan herkesin takınması gereken bir tavır.
Ekonomi, eğitim-öğretim, sağlık, ulaşım, sanayi, tarım ve hayvancılık, hasılı aklınıza ne gelirse… Bunlarla ilgili olarak fikir ve görüşlerini milletimizle paylaşmak durumunda olan herkesin, mevcut verileri bilmesi ve objektif gerçekleri çarpıtmadan söylemek istediklerini söylemesi, en makul yol.
Daha iyisinin olmasına kimsenin itiraz etmeyeceği ekonomik durumumuzla alakalı olarak 'yandık, bittik kül olduk' muhabbeti nasıl yanlışsa, her şeyin güllük gülistanlık olduğunu söylemek de aynı. Nasıl oturduklarını bilmiyoruz, ama özellikle doğru söylemeyenler objektif rakamlar üzerinden konuşsalar, anlaşabilmek herhalde daha kolaylaşırdı.
Mevcut iktidarı eleştirecek olanların, 2002'nin ya da sonraki yıllardan birisinin rakamlarını baz alıp günümüzle karşılaştırmaları, anlaşmayı daha kolay hale getirebilirdi, mesela. 15 ya da 20 yıl önce asgari ücret şu, en düşük emekli maaşı bu ve memur maaşları da ortalama şöyle iken; ekmek şu kadar, zeytin, peynir, çay, akaryakıt, kira bilmem kaç liraydı diye başlayıp, bugünün ücret ve harcamaları ile mukayese etmek, çok da zor olmasa gerek.
Eğri otursak da doğru konuşmamız gereken konulardan birisi sığınmacılar. Her konu gibi sığınmacılarla ilgili rakam kargaşası da anlaşmayı güçleştiriyor. Bölgemizdeki bazı gelişmelerle, ülkemizi sığınmacılar üzerinden rahatsız eden çevreler de hareketlendi. Irak'tan başlayıp Suriye'nin kuzeyinden Akdeniz'e inen bir teröristan kurma hayalinden bir türlü vazgeçmeyenlerin içimizdeki beyinsizler üzerinden ortalığı karıştırma çabaları, bunun uzantısı.
Afganistanlılar, bazı Afrikalılar, Kafkasya'dan gelenler gibi daha az sayıda olanlar, ayrı bir bahis. Akşamdan sabaha gönderme imkanımız olmadığı bilinen Suriyeliler konunun en önemli yanı. Gerek Suriyeliler ve gerekse diğer sığınmacılar konusunda rakamlardan başlanarak söylenen yalanlar, kafaları karıştırıyor.
Hangi niyetle söylemiş olurlarsa olsunlar, bu yalanları söyleyenler de Afganlılar olmasa tarım ve hayvancılıkta problemlerin daha da artacağını biliyorlar, mesela. İşin özeti, insanımızın çeşitli sebeplerle tarlalarda çalışmayı ya da çobanlık yapmayı istemeyişi. Ve bunun sebebi ücret düşüklüğü filan da değil. Çobanların maaşları, yöresine göre 30 binden başlayıp, 40 ve daha yukarıya çıkabiliyor. Üstelik yeme içme ve barınma da çalıştırana ait.
Eğri oturmak, gerekli değil belki. Ama doğruları konuşmak, önemli…