Gazze'ye yönelik amansız saldırılar sebebiyle Filistin'in geleceği ile alakalı değerlendirmeler vahşetin durdurulması parantezine sıkışmış durumda. 'Başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız bir Filistin devleti' ya da 'iki devletli çözüm' konusu, bugünlerde biraz fantazi gibi görülebiliyor.
Bu, sürekli genişlemeye ve vadedildiğine inandığı topraklara ulaşmaya niyetli İsrail açısından problem değil. Saldırganlıkta sınır tanımayan İsrail, Gazze'yi ve sonrasında Batı Şeria'yı Filistinlilerden arındırma hedefini artık gizlemiyor bile.
İsrail lehinde olmaya ya da öyle görünmeye mecbur olan Batılı ülkelerin Siyonist kuklası yöneticileri, yükselen toplumsal tepkiler sebebiyle şaşkın. Medeniyetin zirvesine ulaşıldığı şeklindeki romantik yalanı yaygınlaştırmaya çalışanların insanlığı kandırdıkları da fena halde sırıtıyor artık.
İki devletli çözüm denildiğinde akla, 'Orta Doğu'da âdil ve kalıcı bir barışın sağlanması' çağrısının da yapıldığı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 22 Kasım 1967 tarihli 242 sayılı kararı geliyor. 'İsrail'in son savaşta işgal ettiği tüm topraklardan çekilmesi' ve 'bölgedeki tüm devletlerin güvenli ve tanınmış sınırlar dahilinde var olma hakkına saygı duyulması' şeklinde ve İsrail'in tartışılmaz hamisi ABD'nin bile evet dediği bir karar bu.
1947'de bölgenin adaletsiz bir biçimde Yahudilere peşkeş çekilmesine karşı oldukları gibi, 1948'de İsrail'in kurulmasını da 'en büyük felaket' olarak değerlendiren Filistinliler için 1967 sınırlarında iki devletli çözüm 'ölümü görüp, sıtmaya razı olmak' gibi bir şey.
Son yaşananlar sebebiyle '1967 sınırlarında iki devletli bir çözüm' fikri için 'yetmez ama evet' diyen Filistinlilerin sayısı artsa da, 7 Ekim'den sonra yaşananlar, eski defterlerin açılmasını gerektirdi. İsrail, bütün olup bitenleri 7 Ekim'le sınırlamaya ve öncesini yok saydırmaya çalışınca, insanlar 7 Ekim öncesini, 1967 öncesini ve tabii 1948'i ve öncesini sorgulamaya başladılar…
Tek bir Filistinlinin varlığına bile tahammülü olmadığı bilinen İsrail'e karşılık, kendilerine ait toprakların gasp edilmesini kabul etmeyen Filistinliler arasındaki problemin çözümü çok zor. Ama mutlaka çözülmesi gerekiyor!..
Aksa Tufanı Harekatı'nı bir tür fırsat olarak değerlendirerek, iki ayı aşkın bir süredir hedef gözetmeden bombaladığı Gazze'de 20 bin civarında insanı katleden İsrail'in, unutulduğunu zannettiği konular tekrar gündemde…
Şimdiye kadar başarıyla (!) kandırılan Amerikalılardan birisinin, 'Nekbe'yi, Tantura Katliamını, İsrail'i sütten çıkmış ak kaşık gibi gösteren PR şirketi Hasbara'yı ve İsrail'in askeri bütçesinin yüzde 16'sını Amerika'nın finanse ettiğini, artık biliyorum' demesi, İsrail açısından hayra alamet değil…
Kaçınılmaz olarak tekrar gündeme gelen 'eskimeyen hesaplar', İsrail'i ve kuklalarını epeyce zorlayacak…