Birileri çok mutsuz!..
Cumhurbaşkanımızın ABD'ye gitmemesi gerektiğini söyleyenlerin, istedikleri olsaydı 'gitmedi' diye suçlayacakları biliniyordu. Ancak, neticenin böyle olacağını ve mesela Alman basınının Trump-Erdoğan görüşmesi ile ilgili, 'burada patron kim?' demek mecburiyetinde kalacağını beklemedikleri, kesin.
Türkiye'nin bugününü ve yarınını ilgilendiren konularda ciddi gelişmeler söz konusu. Önemsiz detayları temel alan aykırı sözler çelik çekirdeği memnun etse de, geniş bir kesimin CHP yönetiminin görüşlerini merak ettiği, muhakkak.
Ancak, yasak savma kabilinden sade suya tirit açıklamalar bir kenara konulacak olursa, Ana Muhalefet Partisi yetkililerinin son gelişmelerle ilgili sessizliği, dikkat çekici.
Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarının yapıldığı dönemde, saçma sapan gerekçelerle olsa da, hiç değilse karşı çıkanların, Barış Pınarı ve sonrasındaki gelişmeler sebebiyle nerdeyse dilsizleşmeleri, CHP'lilerin de dikkatini çekiyor olmalı.
Barış Pınarı Harekatı'nın ardından ABD ve Rusya ile sağlanan mutabakatları takip eden gelişmelerle ilgili olarak, ana muhalefetin açıklamaları hepi topu birkaç paragraftan ibaret.
Türkiye'yi tekrar köşeye sıkıştırmak niyetiyle Ermeni Soykırımı iddiaları ve yaptırımlarla ilgili ABD tarafından atılan adımlar, işin bir başka yönü. Ermeni iddialarını diasporadakilerden daha şedit bir şekilde destekleyen CHP'liler olsa da, ana muhalefet partisinin bu konuda bir şeyler söylemesi gerektiği, açık.
ABD Başkanı Trump tarafından gönderilen ve yakışıksız olduğu tartışmasız olan meşhur mektup, ana muhalefet lider ve sözcülerinin 9 Ekim'den beri mırıldandıkları tek şarkı.
Trump'un mektubunun Barış Pınarı Harekatı başlatılarak cevaplandığını es geçseler bile, 17 Ekim mutabakatını Batılı medyanın 'Türkiye'nin ve Erdoğan'ın zaferi' olarak tanımlamasını görmezden gelmeleri, CHP'lilerin ülkemizin önemli meselelerine duyarsızlığının göstergesi.
Ana muhalefet ve aynı zihniyettekilerin sessizliği, ülkemiz lehine gelişmelere sevinememekle ilgili sanki. Kötüye yorabilecekleri her konuya balıklama dalanların, iyi olanları görmezden gelmelerinin sebebi bu olmalı.
Algı için malzeme de yok…
ABD'de Başkan Trump'a ve görüşmelere katılan senatörlere, Türkiye'nin Ermeni meselesi ve PYD-YPG ile ilgili temel tezlerinin anlatılması, ziyaretin belki en önemli tarafıydı. Böylelikle, 'kendimizi yeterince anlatmıyoruz' aşaması geride bırakıldı.
İçerdeki problemler sebebiyle ABD'nin bundan sonra ne yapacağını tahmin edebilmek, zor. Ancak, ABD Senatosunda Ermeni meselesi ile ilgili bir tasarının Senatör Lindsey Graham tarafından bloke edilmesi, başlangıç olarak güzel.
Graham'ın, "Kısa süre önce Türkiye'nin askeri operasyonundan dolayı Suriye'de karşılaştığımız sorunlar hakkında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başkan Trump ile görüştüm. Umarım Türkiye ve Ermenistan bir araya gelebilir ve bu sorunu (1915 olaylarını) ele alır. Senatörler tarihi yeniden yazmamalı ve onu olduğundan farklı göstermemeli" şeklindeki sözleri, sonrası için ümit verici.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve ekibinin ABD ziyaretinde ülkemiz için hakikaten büyük işler yapmalarının, Ermeni meselesine ve PYD-YPG konusuna milletimizden farklı bakanları mutsuz ettiği şüphesiz.
Bu kesimin mutsuz olmasının bir sebebi de, Cumhurbaşkanımız ve AK Parti yönetimi ile ilgili algılar oluşturabilmek için daha çok yorulmak mecburiyetinde kalacak olmaları...
Batı medyası doğruları yazınca kalınca, algı oluşturmaya çalışanlara hazır malzeme gelmiyor, malum…
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- İnsanlığın vicdanı ölmemiş… (24.11.2024)
- Neyi kaybettiğini hatırlamak… (23.11.2024)
- Bana arkadaşını söyle… (20.11.2024)
- Mızrak çuvala sığmıyor!.. (17.11.2024)
- Keşke satın alsalardı!.. (16.11.2024)
- Tencere dibin kara… (13.11.2024)
- Yürüyüşünü görelim… (10.11.2024)
- En azından ayıp!.. (09.11.2024)
- Anlamak çok mu zor?.. (06.11.2024)
- Köprüden önceki son çıkış… (03.11.2024)