Tam da istedikleri gibi!..
Yıllardan beridir çeşitli şekillerde ülkemizle uğraşan mihrakların ulaşmak istedikleri ile başta Muharrem İnce olmak üzere muhalif kesimin Cumhurbaşkanı adaylarının vaatlerinin çakışması, ilk bakışta şaşırtıcı gelebiliyor.
Oysa, dış güçlerle birlikte hareket edenlerin insanları ikna edebilmek için daha güçlü ve müreffeh bir Türkiye'den bahsetmeleri şaşırtıcı olurdu asıl. Ülkemizi daha geri merhalelere çekmeye niyetli olanlar, mevcut halden daha ilerisinin telaffuz edilmesine bile tahammül edemiyorlar demek ki...
Elektrikli olarak tasarlandığı bilinen Yerli Otomobil konusunu: 'İlkel, 20 yıl öncesinin projesi' olarak değerlendirip, 'devam ettirmeyeceğini' söylemiş CHP adayı Muharrem İnce. Kanal İstanbul için de, "Kanal İstanbul'un bize ne getirisi olacak. Tabii ki durduracağız" demiş…
Otomobil, ülkemizin belki de asırlık meselelerinden birisi. Türkiye'nin Pazar oluşu ve pazarlara yakın oluşu sebebiyle üretim açısından son derece uygun olduğunun en açık göstergesi de, birçok firmanın ülkemizde üretim yapması.
Gelişen teknolojik şartlara uygun olarak üretilecek elektrikli otomobilin, gerek içeride ve gerekse hitap ettiğimiz pazarlarda ciddi bir alıcı bulabileceği de kesin. Bu durumda yerli otomobil üretilmesine karşı çıkmak, ülkemizi pazar olarak kullanmakta olanları memnun etmek içindir herhalde…
Gerek yerli otomobil ve gerekse var olanlardan başka markaların montaj yoluyla ülkeye girişi konusunda yakın dönemde son derece çetin tartışmaların yaşandığını biliyoruz. Serbest rekabetten bahsedilse de, birilerinin bu konuda yeni adımlar atılmasını çeşitli yollarla engelledikleri de, açık bir gerçek…
Sabancı Suikasti…
9 Ocak 1996'da Sabancı Center'de DHKP-C tarafından düzenlendiği söylenen bir suikaste kurban giden Özdemir Sabancı olayı, bu engellemelerin zaman zaman hangi boyutlara ulaşabildiğini görmek açısından ders mahiyetinde.
Malum, Özdemir Sabancı'nın öldürülmesi ile ilgili olarak, Sabancı ailesinin Toyota marka araçların üretimini başlatmış olmaları da sebepler arasında zikrediliyordu. Hatta o günlerde Mitsubishi'nin ülkemizde üretimi konusuyla ilgilendikleri de iddialar arasındaydı…
Türkiye, kendi ayakları üzerinde durma konusunda taviz vermeyen kararlı bir ülke. Otomobil alanında mevcut potansiyel de oldukça ümit verici ve başlangıçta bazı sıkıntılar yaşanacak olsa da, üretim süreci başlatılmasının ülkemizin ve milletimizin lehine olacağı da kesin.
Yerli otomobil konusunda partiler ve adaylarca takınılan tavırlar, ülkemiz açısından bir tür dönüm noktası olarak kabul edebileceğimiz 24 Haziran sonrasında karşı karşıya kalabileceğimiz tablonun önemini gösteriyor aslında.
Otomobil başta olmak üzere savunma, havacılık ve benzeri birçok konuda Yerli olanı yapabilmek, ülkemizin olmazsa olmazı oysa. Yerli otomobile gerek duymadıklarını söyleyenlerin, savunma sanayi ve benzeri hususlarda ağızlarını bile açmıyor oluşları da yeteri kadar düşündürücü zaten.
Montaj otomobil üretmekle alabileceğimiz mesafeler de var şüphesiz. Ancak yerli otomobilin ekonomimize sağlayacağı katkının kat kat fazla olacağını da biliyoruz. Kendimize ait olmasının vereceği moral destek de cabası…
Ülkemizin ihtiyaç duyduğu hemen bütün sahalarda atılan ve bundan sonra atılabilecek yerli ve milli adımlara karşı çıkanların, bırakın cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmalarını, parlamentoda söz sahibi bir konuma gelebilmeleri ihtimali bile ürkütücü…
Seçim için söyledikleri bile, ülkemizi teslim almaya çalışanların istediği gibi olanlar, ellerine güç geçerse ne yaparlar bir düşünün…
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- İnsanlığın vicdanı ölmemiş… (24.11.2024)
- Neyi kaybettiğini hatırlamak… (23.11.2024)
- Bana arkadaşını söyle… (20.11.2024)
- Mızrak çuvala sığmıyor!.. (17.11.2024)
- Keşke satın alsalardı!.. (16.11.2024)
- Tencere dibin kara… (13.11.2024)
- Yürüyüşünü görelim… (10.11.2024)
- En azından ayıp!.. (09.11.2024)
- Anlamak çok mu zor?.. (06.11.2024)
- Köprüden önceki son çıkış… (03.11.2024)