BEKİR HAZAR

Leş kargası işbaşında

AVRUPA'NIN geleceği karanlık.
Çünkü tünelin ucu görünmüyor artık. Korku ve endişe dağları oluştu. Son Avrupa Parlamentosu seçimlerinde de bu korku bulutların üzerine çıktı. Çünkü AB karşıtı faşist partiler oylarını tavan yaptırdı.
Fransa, Avusturya ve İtalya'da faşistler birinci, Almanya'da 2. sıraya yükseldi. ABD derin devleti, başkanlık yaptığı dönemde Trump üzerinden Avrupa'yı Çin'den sonra Amerika'nın en büyük ikinci düşmanı ilan etmişti. Çünkü artık Avrupa Çin'e kayıyor, Amerikan hegemonyasını sarsıyordu. Avrupa 2023'te Çin'den 524.4 milyar euroluk mal alıyordu. ABD satışı 344.2 milyar euroya ve ikinciliğe gerileyerek büyük darbe yiyordu.
Üstelik Çin henüz İpekyolu'nu tüm hatlarıyla harekete geçirmemişti.
Hala buna yatırım yapıyordu.
İpekyolu geçiş yolları tam anlamıyla kurulduğunda Avrupa artık esiri olduğu Çin'i daha da büyütecek, Amerika'dan mal alımını daha da azaltacaktı. Bu görüntü Amerika'nın trilyon dolarlar kaybetmesi demekti.
"Avrupa", Sami dillerde "Güneşin battığı taraf" anlamına geliyordu.
Amerikan derin devleti güneşin battığı Avrupa'nın tamamen karanlığa gömülmesi için harekete geçti. Ukrayna-Rusya savaşına yol verilmesi bunun bir parçasıydı.
Rusya'ya enerji anlamında göbekten bağlı olan Avrupa, bu savaşla birlikte en büyük darbeyi yiyordu.
Enerji krizi fiyatları fırlatıyor, Avrupa'da sosyal patlamaların çanları çalıyordu. Avrupa ülkelerinin sömürgesi durumundaki ülkelerden de göçmen yığınları CIA desteğiyle kıtaya hücum ediyordu. Böylece Avrupa'da göçmen karşıtlığı ırkçı aşırı sağ partilerin yükselişine evriliyordu.
Steve Bannon Trump döneminde Beyaz Saray'ın baş stratejistiydi.
Aynı zamanda da derin devletin tetikçisiydi. İstifa ettirilip Avrupa'ya yeni bir göreve gönderildi. "Avrupa Irkçı ve faşist partilerin oylarını artıracak çalışmalar yap. AB karşıtı aşırı sağı birleştir" denerek. Steve kurduğu "Hareket vakfı" aracılığı ile İtalya'ya geliyor, faşist parti lideri ile sarılıyor, Fransa'ya geçiyor Irkçı lider Le Pen ile öpüşüyor ve hepsini Brüksel'de kurduğu merkezin çatısı altında birleştiriyordu. O dönem İtalya'da yayımlanan Corriere della Sera gazetesi, "Aşırı sağ lider Salvini, ABD Başkanı'nın eski danışmanı ve AB'nin yok edilmesinin teorisyeni Steve Bannon'ın hareketine katıldı" diye yazıyordu. La Repubblica da Steve Bannon'ın Beyaz Saray'dan sonra "Avrupa'ya göç ettiğini" ve "Göçmen karşıtı gerginliklerden faydalanarak Avrupa'daki AB'ye karşı çıkan, milliyetçi kamuoyunu hedef aldığını" manşetten duyuruyordu.
Operasyon büyüktü. Amerikan başkanının baş strajesti Avrupa'da faşist partileri koltuğunun altına alıyordu. Hatta öyle ileri gidiyordu ki, Fransız faşist partisinin kongresine katılıp, kürsüde "Bırakın size ırkçı desinler...
Bırakın size yabancı düşmanı desinler... Bunu bir gurur madalyası gibi taşıyın. Çünkü her geçen gün biz güçleniyor, onlarsa zayıf düşüyor." diye bağırıyordu. Fransız ırkçı parti lideri Le Pen, koltuğundan fırlayıp alkışlıyor, Amerikalı Steve Bannon'a dokunuyor, sarılıyor, öpüyordu. İspanyol gazetesi La Vanguardia "Gelecekte pek çok yurttaşın Avrupa'ya öfkeli olmasının tek bir adresi ve lideri olabilir: 'Hareket Vakfı ve başındaki Steve Bannon'.
Tuhaftır, bu hareketin lideri Avrupalı değil, eski bir ABD'li tanıdık" diye çığlık atıyordu.
Avrupa Parlamentosu eski üyesi Rui Tavares, Público'daki yazısında "Bannon gibi bir leş kargasının Avrupa'da ne işi var? Avrupa Parlamentosu seçimlerinde sağcı popülistlere destek olması amacıyla uluslarüstü bir hareket kurmak için sınırları aşmak, Bannon gibi bir faşist için fazla kozmopolit bir tutum değil mi? Tabii ki öyle! Leş kargasının hedefi AB'yi zayıflatmayı başarmak ve ufukta görünen ticaret savaşlarında yenilmesini sağlamak" diye nara atıyordu.
Faşistlerin son seçimde patlama yaptığı Avusturya'da Salzburger Nachrichten gazetesi de "Bannon'ın Avrupa'nın leş kargalarını bir havuzda toplama çabasının adını koymak lazım. Ancak öncelik, sivil toplumun bu faşist ABD hayaletinin Avrupa'da pis işler çevirmesini engellemesidir. Bu Amerikalı milliyetçi şovenistin Avrupa'da işi yok." diye yazıyor "Bannon, go Home!" diye manşet atıyordu.
İngiliz siyasetçi Halford J.
Mackinder, "Doğu Avrupa'yı kim kontrol ederse Avrasya'nın kalbini, kim Avrasya'yı kontrol ederse Dünya Adası'nı (Avrasya ve Afrika), kim Dünya Adası'nı kontrol ederse dünyayı kontrol eder" diyordu. Amerika Avrupa'yı gaz verdiği Ruslarla dövüyor, kıtanın tamamında AB karşıtı ırkçı partileri Steve gibi leş kargaları ile korkak tavşana çeviriyordu. Dünya siyasetinde silik bir Avrupa vardı artık. Yakında büyük sokak olayları ve terörle de buluşturulacaklardı. Hitler-Mussolini gibi yeni tipler doğurmaları bile işten değildi. Amerikan aklı onları Ruslarla savaştırmayı dahi istiyordu. Büyük belalar onları bekliyordu. Avrasya'dan Afrika'ya, Balkanlar'dan Kafkaslara kadar her yerde muazzam güç toplayan Türkiye'ye yakında daha muhtaç hale geleceklerdi. Bu bir hayal değil artık. Çünkü güneş asla Batı'dan doğmuyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.