Bulmaca
ARTIK Türkiye karşısında aptala dönen bir Batı var. Geçmişte ne istenirse anında yerine getiren, "Emredersiniz"i ağzından düşürmeyen ve "Aman Batı'yı üzmeyelim" diye bağırarak tellala dönen monşerler tarafından yönetiliyorduk. Bizimle masaya oturduklarında ne diyeceğimizi, nasıl bir kaşık çorbaya "Peki" çekeceğimizi biliyorlardı. Adamlar karşılığında ne isterse çuvallar dolusu alıyordu. Türkleri çözmüşlerdi.
Pısırık, karşılarında ezik ve daima avuç açan bir Türkiye vardı. Ancak devir artık değişti.
Türkiye bu anlamda son yıllarda hem pratik hem de zihinsel anlamda devrim yaptı. İşine gelmeyen, ülke çıkarına olmayan hiçbir şeye "Evet" dememeye başladı. "Olmaz" dedi, gerektiğinde masaya yumruğunu bile vurdu.
İşte bu yüzden aptala döndüler. Artık bizimle masaya oturduklarında ne olacağını, nasıl bir karşılık vereceğimizi bilemiyorlar.
Artık bizi çözemiyorlar. Bulmacaya döndük onlar için. Dahası bu bulmaca öyle kolayca çözülecek gibi değil onlar için. Erdoğan son seçimde yepyeni bir kabine kurarken, bir önceki kabineyi de Meclis'te neredeyse tam kadro milletvekili yapıyordu. Meclis'te de eski hükümet tam kadro yerini alıyordu.
Seçimin ertesi günü sizlere bu sütunlarda "Güçlendirilmiş parlamento sistemi böyle olur. Güçlü Meclis geliyor" diye yazmıştım. Amerika bizim gibi dost göründüğü ama arkadan iş çevirmeyi sevdiği ülkelere hükümet olarak her türlü destek sözü veriyor ancak o vaad edilenler kongreden geri dönüyordu. ABD Başkanları da "Ben size desteğe hazırdım ama kongre onaylamadı. Ne yapalım, bizde demokrasi var. Buna uymak zorundayız" diyerek talepleri geri çeviriyordu. Beyaz Saray iyi polisi oynuyor, Kongreye kötü polis elbisesi giydirerek suçu ona atıyordu. Yani sizin anlayacağınız bir güzel oynuyordu. Yıllarca Türkiye ile de böyle oynayanlara karşı, Ankara da artık aynı şekilde cevap vermeye hazırlanıyor.
Onlar oyun kurucuysa Türkiye de öyle artık. Aynı zamanda da oyun bozucu. Son olarak Hindistan'da G-20 zirvesinde Başkan Erdoğan ABD Başkanı Biden ile görüştü.
Söz dönüp dolaşıp ABD'nin vereceği F-16'lara geldi. Sözleri vardı ama bir türlü yerine getirmiyorlardı. Kongre sopasını öne sürerek İsveç'in derhal NATO'ya girişini onaylamamızı istiyorlardı. Başkan Erdoğan o görüşmeyle ilgili "F-16 konusunu da ele aldık. Dostlar işi alıyorlar İsveç de İsveç diyorlar. Bu yaklaşım bizi ciddi manada üzüyor. Siz her şeyde kongre diyorsunuz. Benim de kongrem var.
Benim kongrem neresi? TBMM...
Oradan bu tür karar geçmediği sürece benim evet demem mümkün değil" diyerek kısasa kısas sinyali veriyordu.
Çantada keklik Türkiye günleri artık yoktu.
Ve dahası sağı solu belli olmayan, önce ülke çıkarlarına göre hareket eden bir Ankara duvarına tosluyorlardı son yıllarda.
Hem de sürekli hale gelmişti bu manzara.
F-16'ları başlarına çalsınlardı. Artık kendi uçağımızı yapıyor, insansız, radarların yakalayamadığı hayalet uçaklarımızı piyasaya sürmeye, dünyada birçok ülkeye satmaya hazırlanıyorduk. Ve daha da ötesi Afrika'da Balkanlar'da Kafkaslar'daydık. Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile muazzam ilişkiler yumağı kuruyorduk. Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle Çin'in ticareti de büyük sekteye uğramıştı. Tam 600 milyar dolarlık malını Rusya-Ukrayna-Belarus üzerinden Avrupa'ya yolluyordu. Savaş bu yolu tıkadı. Şimdi Türk Cumhuriyetleri üzerinden, Türkiye'ye gelecek o mallar ve Avrupa'ya gidecek. O yüzden Azerbaycan'ın Karabağ'da açtığı koridor hayati önem taşıyor. Bu nedenle o bölgede birileri savaşı körüklemek için fitne pompalıyor. Ancak oyun kuruculuğu ve müthiş diplomasi ataklarıyla Türkiye artık muazzam bir kilit ülke haline geliyor, fitneleri de başlarına yıkıyor. Yıllardır Türk Cumhuriyetleri'ne yaptığı yatırımlar nedeniyle meyve toplamaya GÜCÜNÜ artırmaya, Batı'yı kendine daha da mahkum etmeye başlıyor. Gücün varsa, kafaları karıştırır, karşındakini aptala çevirirsin. O yüzden New York Times geçtiğimiz hafta Erdoğan- Putin görüşmesiyle ilgili analizinde "Türkiye artık BULMACA gibi" yorumunu yapıyordu. "Erdoğan İsveç'in NATO'ya katılımına olumlu sinyaller vermişti.
Ancak Putin ile görüşmesinde bu hisler buharlaştı" diye yazıyordu. Kafaları devamlı karışıyordu. Oturup televizyonlarda, gazete sayfalarında, düşünce kuruluşlarında siyasileriyle, askerleriyle, stratejistleriyle saatlerce kafa patlatıyor, "Batı için hayati önemi var" dedikleri Türkiye'yi anlamaya, çözmeye çalışıyorlardı. Şimdi karşılarına bir de Erdoğan'ın "Benim de kongrem var" dediği TBMM çıkacaktı. İyice aptala döneceklerdi. Varsın dönsünlerdi... Artık kapımızda yatacak onlardı sonuçta.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.