ABD Kongresi’ne rakibiz
Tarihte bir Demirbaş Şarl olayı vardı.
1697'de tahta çıkarak İsveç Kralı oldu.
Ordu toplayarak Rusya'ya girdi. Çar, asker sayısı olarak çok daha kalabalık olmasına rağmen büyük kayıplar vererek kaçtı.
Rusya içlerine kadar giren İsveç Kralı, kış şartlarına yenildi. Ordusunda çok sayıda asker telef oldu. Çar, İsveç kralı Demirbaş Şarl'a saldırdı. İsveç kralı kaçarak Osmanlıya sığındı. Kısa bir süre kalmayı düşünürken Osmanlı'nın misafirperverliğinden etkilenerek aylarca topraklarımızda yaşadı.
Kendisine maaş bile bağlandı. Borç para verilerek ülkesine döndü. İsveç o borcun büyük kısmını ödeyemedi. Ardından bir kez daha Ruslarla savaşa girdiler. Osmanlı onlara 400 bin kuruş borç gönderdi. Parayı aldıktan sonra Ruslarla anlaşarak Osmanlı'yı sattılar. Dedelerimize hala borclu olan, yapılan iyiliklere ihanet eden İsveç yıllar sonra Bahçeli'nin deyimiyle terör örgütü PKK'nın Avrupa'daki mağarası oldu.
PKK'ya para yağdıran finans merkezine dönüştü. Ancak ne ilginçtir ki, tarih onları bir kez daha Ruslarla karşı karşıya getirdi.
Ukrayna'ya giren Rusya'nın İsveç'i de işgal edebileceği korkusuyla NATO'ya üye olmak istediler. Zaten ABD'nin Avrupa'daki gizli eyaletlerinden biriydiler. İran'da yıllar önce Amerikan elçiliği basıldığında rehineler operasyonla kaçırılmıştı. ABD'nin talimatı ile İsveç senelerce İran'da Washington'un çıkarlarını koruya bekçi olarak görev yaptı.
Patron ne diyorsa oydu. Nitekim o patron yıllar sonra "Rusya sizi de işgal edebilir.
NATO şemsiyesi altına girin" diye talimatı verdi. Ancak bu defa da Türkiye duvarına tosladılar. Teröre verdikleri destek nedeniyle NATO'da Türkiye vetosu yediler.
Aylarca Ankara'ya yalvardılar.
Nihayetinde Litvanya'da kurulan masada Türkiye istediklerini alarak İsveç'in NATO'ya girişini Meclise götüreceğini açıkladı.
Litvanya mutabakatı ilginç tesadüfleri de taşıyordu. Litvanya geçmişte Avrupa'nın en geniş topraklarına sahipti. Bunu da Türklere borçluydu. Litvanya Kralı İsveç ile savaştayız. "Yardım edin" diye rica edince Kırım Hanlığı'ndan gönderilen binlerce Tatar Türk'ü asker cephenin en önüne sürüldü. İsveç'i perişan etti bu aslanlar.
Aynı İsveç şimdi Litvanya'da Türkiye'ye yalvarıyordu. Tüm Avrupa'da aynı şekilde yalvarma kuyruğuna girmişti. Fransız diplomat "Batı'nın tamamı olarak bu NATO zirvesinde Erdoğan'ın ayağını yalayacağız" diyerek reel bir durumu açıklıyordu. Zirve bittiğinde tüm dünya manşetlerinde Erdoğan vardı ve "Kahraman" ilan ediliyordu. Osmanlı'nın torunları, dünyanın en güçlü askeri birliği eski NATO'yu, Yeni NATO'ya çevirmede ilk adımı atıyordu. Yani Yeni NATO'yu Türkiye dizayn ediyordu. BM daimi üyesi İngiltere'den tutun, Fransa'ya, AB lideri Almanya'ya kadar hiçbirinin bu zirvede esamesi okunmuyordu. Son yıllarda bu sütunlarda Batı özellikle de Avrupa Türkiye'ye bağımlı ve muhtaç hale geliyor diye yazdım. Enerjiden tutun Avrupa'nın güvenliğine kadar mihenk taşı Ankara'ydı artık. Avrupa'nın ordusu bile yoktu.
NATO'nun en güçlü iki ordusundan biri de Türkiye'deydi. NATO Sovyetlere karşı kuruldu. Ancak şimdi Sovyetler yok.
Rusya'yı da düşmanlaştırma girişimlerinde bulundular, Çünkü düşman lazımdı.
Ürettikleri silahları Avrupa'dan tutun dünyanın her yerine satabilmek için korku gerekiyordu. Aksi halde NATO da işlevini ve fonksiyonel gücünü kaybediyordu. Rusya düşmanlığı ile bunu başaramadılar. Çünkü Rusya eski Rusya değildi. Geriye NATO'nun işlevsel hale gelebilmesi için terör kalıyordu.
Bu uğurda Ortadoğu'dan, Afrika'ya, Afganistan'a kadar gitti. Türkiye son zirvede terör koordinasyon merkezi diye bir madde koydurarak NATO'ya rota çizen ülke oldu.
İlk kez böyle bir kavram resmi olarak NATO kayıtlarına girdi. Bu bile büyük diplomasi başarısıydı. İsveç'e yeşil ışık yakmamıza, NATO düşmanı gösterilen Rusya'dan bile "Türkiye'yi anlıyoruz" açıklaması geliyordu dün. Türkiye şampiyonlar liginde diplomasi zaferlerini ard arda ilan ediyordu.
Erdoğan zirvede İsveç'in üyeliğine yeşil ışık yaktı ama kesinlik kazandırmadı.
"Meclisimize götüreceğim" konuyu dedi.
TBMM'de bir önceki kabinenin neredeyse tamamı milletvekili olarak bulunuyordu.
Yani bir hükümet de orada vardı. Türkiye dünyaya "Güçlü meclisimle geliyorum.
ABD kongresine de küresel arenada rakip oluyorum" mesajı veiyordu.
Önümüzdeki dönemde uluslararası arenada güçlü bir Meclis göreceğimiz artık aşikar.
Yeni NATO'nun iki patronundan biri artık Türkiye olacak. Kararlarda Ankara imzasını göreceğiz hep. Avrupa daha da bağımlı hale gelecek. Reuters'in önceki gün "Avrupa Türkiye'ye muhtaç" şeklinde yorum geçmesi boşuna değil. Bizimle yeni bir gümrük birliği anlaşmasına hazırlanan Avrupa boynu bükükleri oynuyor. İsveç gibi kapımızda bekleyen başka ülkeleri de göreceğiz artık. Batı'dan sürekli "Türkiye küresel güç" analizleri gelmesi de tesadüf değil. Dünyadan bihaber muhalefetimizi neden ısrarla iktidarda görmek istediklerini şimdi çok daha iyi anlıyoruz. CHP içeri kapanmış yanıyor. İstanbul'da ittirilen otobüsler şimdi de yanmaya başladı iyi mi?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.