Güç vakumu
BİR yerlerde güç vakumu oluştuğunda Erdoğan dışında hiç kimsede bunu hissetme yeteneği yoktur" diyordu adam. Suriye'de, Irak'ta, Libya'da, Azerbaycan'da Ukrayna'da hatta her yerde durumun aynen böyle olduğunu söylüyordu.
Bir diğeri söze giriyor "Evet aynen öyle.
Çatışmaların yaşandığı her bölgede Erdoğan dengeli faaliyetlerini yürüttüğü büyük bir silaha sahip.
Libya'ya müdahil ama aynı zamanda orada doğalgaz sondaj faaliyetlerini yürütüyor. Libya hükümeti ile anlaşma imzaladı. Libya operasyonunu aynı zamanda enerji politikaları ile de ilişkilendiriyor.
Erdoğan gücünün uzandığı her yerde.
Muazzam bir dengeli politika yürütüyor.
Hem NATO üyesi ve en büyük ikinci orduya sahip. Hem de Rusya ile yakın ilişkiler içinde.
Türkiye politikalarının büyüklüğünü gösteriyor.
Ortadoğu'da, Kafkaslar'da, Akdeniz'de" diyordu. Ve üzerine basarak ekliyordu.
"Bu muazzam karmaşık bir ağ ve Erdoğan çok kutuplu politikaları ile bunun üstesinden geliyor".
Sözlerin sahipleri Alman devlet televizyonu ZDF'de yayını yöneten moderatör ve yayına katılan Alman siyasetçiye aitti.
Fransız televizyonlarında da siyasetçiler, askerler, stratejistler son dönemde sürekli ekranlara çıkıp "Erdoğan'ın karşısında Macron aciz kaldı.
Maalesef Türkler Afrika'da bizi bitiriyor." diye ağlıyordu. TRT World Afrika'da Fransız sömürgeciliğini anlatan bir belgesel yayınlıyordu.
Fransa Dışişleri Bakanlığı ayağa kalkıyor, "Afrika'da Fransız sorunu yok" diye bağıracak kadar zavallılaşıyordu.
Afrika ülkeleri "Yeraltı kaynaklarımızı Türkiye ile birlikte çıkaralım" diyerek Ankara'da sıraya giriyordu. Fransızlara başkaldıran Kongo Demokratik Cumhuriyeti Devlet Başkanı, tıpkı çok sayıda devleti yöneten gibi Türkiye'deki Cumhurbaşkanlığı törenine koşuyordu.
Bu görüntüler Batı'da birilerini çıldırtıyordu.
Nitekim hırslarını önceki gün Kongo'da yarısı çocuk 46 sivili teröristlere öldürterek alacak kadar gözlerini kan bürümüş bir hale geldiler.
Türkiye'nin bağımsız, ulusal çıkarlarını öncelikli gören muazzam dış politikası birçok ülkeye de örnek teşkil ediyordu.
Nitekim Suudi Arabistan, petrol üretimini artır, fiyatları düşür diyen ABD'yi takmıyor, Joe Biden'ı ayağına kadar getirtiyor ve yalvartıyordu. Ve dahası reddediyordu. Bu görüntü ABD medyasında "Bu kadar aciz durumlara düşmemiştik" diye yorumlanıyordu. Aynı S.Arabistan Çin ve Rusya'nın elini tutup, İran ile barış yapacak kadar ABD'ye kafa tutma cesaretini gösterebiliyordu.
Türkiye'nin muazzam ve dengeli, bağımsız dış politikası Suudları da Ankara'ya yanaştırıyor, ilk etapta 200 milyar dolarlık inşaat işinin 50 milyar dolarlık bölümünü Türk şirketlerine açıyorlardı. İsrail istihbaratı MOSSAD'ın dolmuşuyla Ortadoğu'da Türkiye'nin en büyük düşmanı haline gelen BAE de Erdoğan operasyonu ile halkaya giriyordu. Uluslararası politikada büyük devletler için ebedi düşmanlık yok, ebedi çıkarlar vardı. Şampiyonlar ligi finalinde BAE Devlet Başkanı El Nahyan, Erdoğan'ın öncülüğünde tribünde Libya Başbakanı ile yanyana oturup barıştırılıyordu.
O El Nahyan o Libya Başbakanını devrimek için Hafter'e milyarlarca dolar ve silah yağdırıyordu.
Türkiye'nin operasyonu ile Hafter'e Libya'da seçim yasağı geliyor, BAE desteği de rafa kaldırılıyor, trilyonlarca dolarlık rezervleri için anlaşma yaptığımız Libya'da Ankara'nın önü açılıyordu. Ve dahası BAE Türkiye ile 40 milyar dolarlık ekonomik işbirliği anlaşması imzalıyordu.
Putin de "En güvenilir doğalgaz güzergahı Türkiye" diyerek dünyaya dikte ediyordu.
Almanya, Fransa, ABD ve tüm batı başkentleri Türkiye'nin yürüttüğü bu "Kazan kazan" temalı dış politikasını imrenerek izliyor, onların içlerinde yaşadığı duyguların dışa vurumu Yunanistan'dan geliyordu. "Katar Türkiye'ye nakit destek sağlıyor, Rusya cömertçe ödemeler yapıyor, S.Arabistan 50 milyar dolarlık devasa bir paket veriyor." feryatları ile hem de.
Onlar ağlayadursun Cumhurbaşkanı Erdoğan da Azerbaycan'da Aliyev ile birlikte ele geçirilen Zenguzer koridorunu konuşuyordu. Artık bu geçitle birlikte Tüm Türk Cumhuriyetleri Ankara'ya bağlanıyordu.
Konuşulan tek konu Türk dünyasının doğalgaz ve Petrol rezervlerinin nasıl Türkiye'ye taşınacağıydı.
Erdoğan Azerbaycan'da "Tüm Batılı ülkeler bu noktadan bizim üzerimizden gelecek doğalgazı sabırsızlıkla bekliyor." diyordu.
Erdoğan Türkiye'yi Batı için hayatta kalma bağımlılığına hızla sokuyor. "Geliyorum Kemal"e gelince... "İstifa edecek misin?" yani "Gidiyorum Kemal misin artık" diye sormuşlar dün. "Hangi kanaldasın sen" cevabını vermiş. Onun ve onu destekleyenlerin tek gündemi bu şu an! Zaten dünyadan bihaberdiler her daim. Kendilerini aydın gören bu zevatların tek dertleri "Erdoğan gitsin"di. Şimdi "Kemal gitsin"e saplandılar bu dünyaya kör vizyonsuzlar.
Allah kurtarsın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.