Azgınlar
TÜRKİYE'DE sesini her daim yükselten, sosyal medyadan yayın organlarına her yerde, her platformda bağıran, nara atan bir azgın azınlık var. Yeryüzünde böylesine azgınlar topluluğu hiçbir ülkede yok. Ağzınızla kuş tutsanız, "Bu kuşun kanatlarındaki tüyler" diye başlayıp yerden yere vuracak bir güruhtan bahsediyoruz.
Bunların genlerinde ülkeleriyle gurur duymama, insanına güvenmeme, gençlerini ezik görme, hiçbir doğruya inanmama kodlaması yapılmış adeta. Köprüleri, yolları, hızlı tren yollarını, havalimanlarını, şehir hastanelerini geçtik. Araba da yapsanız, helikopterden, tanka, savaş uçağından gemisine, denizaltısından, füzeye, insansız hava araçlarına kadar ne yapsanız çıldırmışçasına saldırıyorlar.
Dünyanın en ciddi savunma dergilerinde, medyasında, hemen her ülkede Türkiye'nin savunma sanayiindeki muazzam atağı manşetlere taşınıyor, övgüler diziliyor, "Eyvah Türkler geliyor" feryatları göklere yükseliyor. 14 tane uçak üretiyorsunuz, anında hepsini başka ülkeler satın alıp tüketiyor. Silah sanayiinden bu ülkeye milyarlarca dolar giriyor. Dünyanın en büyük 100 silah şirketi arasına çok sayıda temsilcimiz yerleşiyor. Bu azgın azınlık bu topraklarda ekmek yiyip kahrından ölecek duruma geliyor. Avaz avaz bağırıyorlar.
İtibarsızlaştırmak için yalan ve iftiralarla, komik, saçma, beyin dışı argümanlarla geliyorlar. Akla hayale gelmeyecek, matematiğe aykırı iddialarla çamur atıyorlar.
Bunun için adeta birbirlerini ezip sırayı bozmak için yarışıyorlar.
Şöyle bir düşünün.
Teknofest diye bir organizasyon yapıyorsunuz. Milyonlarca Türk genci, beyinlerini, hayallerini, güçlerini, ideallerini, gururlarını, yeteneklerini birleştirerek binlerce muazzam projeyle adeta hücum ediyor. "Ben varım" diye haykırıyor. Tam 300 bin takım oluşturan gençler, "Geleceğimizin teminatı" olarak adeta çığlık atıyor. Böyle bir tabloda ne yaparsınız? Tabii ki göz yaşlarına boğulursunuz. Sevincinizden havalara uçarsınız. Böyle bir ülkede yaşadığınız için, 100 yıldır bastırılmış, eziklik kompleksine sokulmuş gençliğin şahlanmasına alkış tutar "Yarınlar artık benim." diye mutluluktan sevinç naraları atarsınız. Değil mi? Hayır öyle olmuyor. Bu azgın azınlık milyon milyon gencin proje yarışına bile çamur atmak için kolları sıvıyor. Muhalefet, CIA bağlantılı Amerikan şirketlerine Digital çağın üretimini teslim edeceğini açıklıyor, gıkları çıkmıyor.
Türk gençleri "Ben varım. Hem de milyonlarca" deyince kılıçları çekip, ağızlarından salyalar akıtarak saldırıyorlar. Neden? Çünkü bunların DNA'larına "Biz yapamayız, edemeyiz, üretemeyiz. Batı varken biz neyiz ki" şartlanmışlığı hücrelerine kadar işlenmiş durumda. Çünkü bunlar herşeyi Batı'dan bekleyen yani "İttihatçı kafa" taşıyan bedenlerle aramızda dolaşıyor.
Ortada Türk gençliğinin milyon milyon projesi var. "Dur yahu şunları bir bakalım. Neyin nesi" bile demiyorlar.
Bir tanesinden haberleri yok.
"Bam-güm" diye duymadan, görmeden, işitmeden saldırıyorlar, vuruyorlar, yıkmaya çalışıyorlar. Herhangi bir şey Yerli ve Milli olunca bu azgın azınlığın tamamının gözleri dönüyor. Öfkeden deliye dönüyorlar. "Takoz" olmak için hepsi adeta testerenin altına yatıyor. İnsanın "Bu ne menem bir şey Ya Rabbi" diyesi geliyor.
İngiliz'le, Amerikalılarla el sıkıştığını ilan edenleri, bunu açıkça beyan edenleri iktidara taşımak için çırpınıyorlar.
Halbuki o Amerikan şirketleri Savunma sanayiimize göz dikiyor. İçine sızmak, ele geçirmek, ardından da buharlaştırmak için hayaller kuruyor. Türk gençlerin uçaklardan gemi ve SİHA'lara kadar üretip yerleştirdiği yazılımları çözmek, kontrol etmek ve ele geçirip kendi bünyesine katmak için kırk takla atıyorlar. İktidara talip olan biri "Ben bu işleri Amerikan şirketiyle yapacağım" diyor.
O da CIA'ya çalışan şirket çıkıyor. Bu azgın azınlıkta "Tık" yok. Hepsi mutlu. Oh çekiyorlar.
Yağları eriyor adeta.
Türkiye Doğalgazı, petrolü, Bor'u, Toryum'u, Karadeniz'de dünyanın ihtiyacını karşılayacak Hidrojen rezervlerinin yüzde 60'ını buldu. Gabar'dan bile yakında petrol fışkıracak.
Amerikan bayrakları astıkları zırhlı araçlarla gezen PKK'lı teröristlerin neden yıllarca Gabar'a çömdüklerini bu azgın azınlık hiç sorgulamıyor.
Onlarla yanyana geliyor. Türk mühendislerinin, gençlerinin yazdığı yazılımlarla çalışan tüm silahlar bugün dünya pazarlarında kapış kapış gidiyor.
Çok sayıda ülke Türkiye'ye bağımlı hale geliyor. Aldıkları her türlü silahların kodları, şifreleri, yazılımları bizim elimizde olduğu için, orduları doğrudan Ankara'ya bağlanıyor.
Batı bundan raharsız. Sinir krizleri geçiriyor. Askeri uzmanları, stratejistleri "Bu iş Türk-İslam NATO'suna doğru gidiyor, mutlaka durdurulmalı" diye adeta anırıyor. Peki bizim azgın azınlık ne yapıyor. Milyonlarca gencimizin projelerini, hayallerini incelemeden, milyonlarca yapraktan bir sayfasına bile bakmadan durdurmak için taşeron oluyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.