Değişik kafalar
BU memleketin en büyük sıkıntısı her ülkede bulunmayan değişik kafaların bizde fazla olmasıdır.
Aslında millet olarak savaşçı bir milletiz. Aç kalsak da, bir kuru ekmeğimiz de olsa düşmanla savaşmasını bilir, asla teslim olmayız.
Ancak son yüzyılda teslimiyetçi bir güruh hortlatıldı bu topraklarda. "Savaşmayalım, Batı ile sevişelim" diyorlar.
O Batı, bu ülkeyi parçalara ayırmak için terör örgütlerini dibine kadar destekliyor. Seni on yıllardır Avrupa kapısı önünde utanmazca bekletiyor. Ülkemiz aleyhinde her türlü pisliğe bulaşıyor. Ancak içimizdeki değişik kafalar bu alçaklara adeta aşkını ilan ederek "Onlarla iyi geçinmeliyiz. Batı'dan afferim alacağız" diyerek içimizde dolaşıyor.
Yıllarca yerli araba yaptırmadılar. Yapmaya kalkanların burnundan fitil fitil getirdiler. Hatta öldürdüler.
Hele silah, tank, uçak, SİHA üretmeye kalkarsan içimizdeki değişikler ortaya fırlar. Mermi üretmemizi bile istemez bunlar.
"Biz kimiz Batı varken" diyen eziklerdir bunlar. Kafalarına en son "TOGG" düştü bunların.
Ama şerbetlidir bunlar. Gurur duyacaklarına utanmadan hala itibarsızlaştırmak için kendilerini yırtıyorlar. Dünyada kendi ürettiği yerli arabaya saldıran başka bir ülke insanı yoktur.
"Üretmemiz bizim için intihar olur" diyen işadamları çıktı bu ülkede. Yeryüzünde başka hiçbir ülkede göremezsin böylelerini.
Yerli arabaya karşı çıkan bu zihniyet, gider yabancı arabanın parçalarını montajlayarak "Yüzde yüz İtalyan" diye bu halka pazarlar. Vay be İtalyano Ferro'dur durumlar. İyi cilalarlar yabancı olursa.
Dünyada ilk cep telefonunu üreten beş ülkeden biriyiz.
Bugün savunma sanayiinde uçan şirketlerimizden Aselsan 1994'te 30 kişilik mühendis takımı aslanlarla üretti bu telefonu. Patentini çıkartmamak için birileri kendini yırttı. Araya devasa bürokrasi girdi. Her türlü engel çıkarıldı. Dönemin hükümeti sırtını döndü.
O cep telefonu İngiltere'de teknoloji fuarında birinci seçilir.
Birileri yabancı firmadan mühendis getirip ilk nifakı sokar buna. Yönetici yaparlar yabancıyı... Dedik ya "Biz yapamayız" ezikliği asla rahat durmaz. Dünyanın hiçbir yerinde olmayan bu değişik kafalarımıza göre her şeyin en iyisini "Batı" yapar çünkü. "Biz kimiz ki" modundadır bunlar daima.
Piyasaya sürülmek üzere binlerce telefon bir Türk firmasına verilir. O firma depoda tutar o telefonları. Yabancı markaları piyasaya sürer gururla. Yabancı ülkelerin dinleme yapmasının imkansız olduğu bu telefonlar tarih olur. Devasa bir proje içimizdeki "Değişik kafalar" yüzünden çöpe gider.
Şimdi bu ülkenin binlerce genç mühendisi bir çok savunma sanayii firmasında istihdam ediliyor. Tamamen bize ait yazılımlarla oluşturulan muazzam eserlere imza atıyor. Şimdi 5. nesil savaş uçağı yapabilen 5 ülkeden biri durumundayız dünyada. Hayalet uçağımız göklerle buluştuğunda hiçbir radar onu yakalamayacak.
Yine hayalet insansız hava aracımız ANKA 3 uçmaya hazırlanıyor. İnsansız hava araçları ve savaş uçaklarının ineceği TCG Anadolu savaş gemimiz aylar içinde artık denizlerimizde ve okyanus ötelerinde göreve başlayacak.
Türk donanması muazazam bir güce kavuşacak. Gittiği ülkelerde gövde gösterisi yapacak.
Patriot ayarında hava savunma sistemlerimiz envantere girmek üzere. Altay tankımız sırada.
Hipersonik füzelerimiz gün sayıyor. Akıncı TİHA'dan atılan yeni füzemiz 140 kilometre ötedeki hedefi vurdu. Havadan atılan bu balistik füzeyle Türkiye'nin savunmasında yeni bir dönemin kapısı açılıyor.
Baş döndürücü gelişmeler, bazılarının kafasında duman yapıyor. Mesela birileri çıkıp SİHA'larımızla gurur duyacağına "Maket" bunlar demişti. Dünya insansız hava araçlarımızı överken, savaşların seyrini değiştiriyor diye yüzlerce haber ve makale yazarken, içimizdeki ezikler ortaya fırlamıştı.
"Oyuncak bunlar" diyecek kadar Batıcı kafalardı bunlar. Şimdi biri de çıkmış "SİHA'ların projesi birileri infaz edilerek ele geçirildi.
Yani çalındı" diye çamur atacak kadar ileri gitti. İnsanı zıvanadan çıkarır bu kafalar. Onlara "Haydi karar verin. Maket ve oyuncak mı bunlar? Eğer maket ve oyuncaksa neden böylesine basit bir üretim için infazla proje çalmaya kalkılsın ki" deyip nokta nokta devam etmek gerekir ama bize yakışmaz. Hem oyuncak diyen, hem de infazla çalınacak kadar önemli hale getirenlerin hepsi içimizde aynı tastan çorba içen muhalif kafalar iyi mi? Bu ülkenin her üretimine karşı çıkan, hatta "Yargılayacağız" bile diyen bu yeryüzünde sadece bize mahsus kafalara biz "İttihatçı" diyoruz.
Osmanlıyı parçalayan da bu ittihatçı kafalardı. İçlerinde tren yolu projesini İngilizlere vermedik diye kaçan ve Paris'te, Londra'da Jön Türkler dediğimiz "Batıcı örgütleri kuran sadrazamlar bile vardı.
Şimdi Amerika'nın komuta edip yönettiği PKK'nın siyasi kanadı ile kolkola giren bu zihniyet, oturduğu masada tabii ki "Batı'dan afferim alacağım" diye bağırır. E Amerikan elçisi de doğal olarak diplomatik sınırları zorlayıp bunları ziyaret eder.
Aşıklar birbirine kavuşur.
Ne yani? Beni mi ziyaret edecekti?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.