BEKİR HAZAR

Adamlar ne yapsın?

1929 yılında dünya piyasalarını yöneten Wall Street "Büyük İflas" adı verilen batışı yaşadı. Amerikan Borsası çöktü, ülke ekonomisi kaosa sürüklendi. Dünyanın en uzun ekonomik buhranı olarak tarihe geçti. Yıllarca belini doğrultamayan ABD, dünya sahnesinde geri planda kaldı.
Tam 22 yıl sonra o tarihi çöküşü durdurabildi. Peki 22 yıl sonra ne oldu da Amerika batmaktan kurtulup nefes alabildi. 1941 yılının kurtarıcı özelliği neydi? Bu sorunun cevabını herkes biliyor.
ABD hızla atom bombasını geliştirip, cebine koyarak 2. Dünya Savaşı'na katılma kararı aldı. Bunu yapmak zorundaydı.
Çünkü tam 22 yıldır ekonomisi yerlerde sürünüyordu. Atom bombasıyla Japonları durdurup, savaşmaktan bitap düşen ve perişan olan zayıflamış Almanya'ya daldı. Böylece Avrupa'nın kurtarıcısı rolüne bürünüp "Dünya liderliği" kisvesi altında "Büyük iflas"tan "Büyük Sömürücü" ünvanına ulaşarak soygunla ekonomisini düzeltti.
Bugün ABD bir kez daha büyük krizi yaşıyor. Borcu 30 trilyon doları geçti. Tarihi enflasyonu ve işsizlikle boğuşuyor.
Kurtuluşu faizleri yükseltmekte, halkı hortumlayarak bankaları ayakta tutmakta buldular. Ancak faiz sarmalı şirketleri sarstığı gibi bankaları da kurtaramadı. 3 banka iflas etti. Halk bankalara hücum etti. Kriz Avrupa'ya sıçradı.
Dünyaca ünlü Credit Suisse iflasın eşiğine geldi. Almanların Deutsche Bank'ı sallanmaya başladı. ABD ve Japon bankaları kısa sürede 460 milyar dolar değer kaybına uğradı. Amerikan Merkez Bankası FED karşılıksız para basarak bankalara 112 milyar dolar borç verdi. Piyasalara batışları engellemek için tam 318 milyar dolar sürdü. Altın fırladı. Dünyaca ünlü çokuluslu şirketler, birçok ülkede batmaya başlayınca şubelerini kapattı.
Binlerce insan işsiz kaldı. ABD'de endüstrinin merkezi Detroit bile battı. Çok sayıda dünyaca ünlü şirket kapandı, nüfusun yüzda 30'u şehri terketti. Sokaklarının yüzde 40'ında lambalar yanmıyor.
Issız, terkedilmiş metruk, harabeye dönmüş evlerin sayısı çığ gibi büyüyor. Mahalleler hayalet sokaklara döndü. Dünya bir "ŞEHİR İFLASI"na bile ABD'de tanıklık etti. Büyük kriz korkusunun yaşandığı ABD'de derin yapılar gündemi değiştirmek için harekete geçti. Eski başkan Trump "Beni tutuklayacaklar" diyerek halkı sokağa çağırdı.
Bir kıvılcım, ABD'de iç savaşı hortlatacak noktaya geldi. 1929 yılında yaşanan ve tam 22 yıl süren krize dönme ihtimali hem ABD hem de Avrupa'da uykuları kaçırıyor. Batı iflasın eşiğinde oturup çözüm arıyor.
Bunlarında genlerinde başka ülkelere dolaylı veya dolaysız saldırıp sömürerek çözme formülü birinci sırada.
Yıllardır topyekün Türkiye'ye saldırıyorlar.
Çünkü Türkiye hızla Batı'nın enerji merkezi olma yolunda muazzam yatırımlar yapıyor.
Vanayı ele geçirmek üzere.
Sadece Karadeniz'de şimdilik 1 trilyon dolarlık doğalgaz bulduk. Hem Karadeniz hem de Akdeniz'de trilyonlarca dolarlık yeni müjdeler yolda. Orta Asya Türk Cumhuriyetleri'nin enerji rezervlerini Batı'ya taşımak için Karabağ üzerinden boru hatları inşa etmeye hazırlanıyoruz.
Batı'dan nefret eden ve ayaklanan Afrika ülkeleri ile muazzam ilişkiler kurduk.
Ortak doğalgaz, petrol, maden çıkarma anlaşmalarını peş peşe yapıyoruz. Ticaretimiz ve ihracatımız hızla genişliyor.
Tüm bunlar bugüne kadar Batı'nın tekelindeydi. Ayakta kalmaları, refahı yaşamaları enerji yollarındaki egemenlikti.
Bu uğurda savaşlar çıkarıp, milyonlarca insanı öldürerek enerji ve yeraltı zenginlikleri üzerinde kanlı bir refah kurdular.
Ancak bugün devasa bir krizle karşı karşıyalar. Ayakta kalmak için de saldıracaklar. Türkiye dünya enerji merkezi haline geliyorsa, milyarlarca dolarlık silah satmaya başlamışsa, bunu hangi yönetici yapıyorsa tabii ki hedef alacaklar. Tabii ki indirmek isteyecekler. Bunu başaramayınca tabii ki topyekün "Batı ile iyi geçineceğiz" diyen muhalefeti destekleyecekler. Karadeniz ve Akdeniz'deki doğalgaz rezervlerini, Güneydoğu'dan fışkırmaya hazırlanan petrolü, Erdoğan Batı şirketlerine verseydi, bugün tüm Batı başkentlerinde kahraman ilan edilirdi. Faizleri yükseltseydi, bizi dünyadan en çok altın toplayan üç ülkeden biri yapmasaydı tabii ki, omuzlara alacaklardı. Afrika'ya en çok uçak kaldıran ülke olmasaydı, Türk Cumhuriyetleri ve Afrika ülkeleriyle enerji anlaşmaları yapmasaydı tüm Batı basını Erdoğan'a alkış tutardı.
Teknolojik devrim yaparak, yerli arabasını, hayalet savaş uçakları, SİHA'lar, savaş gemileri üretmeseydi, içeride birilerine asla "Maket bunlar" ve "Yapanı yargılayacağız" dedirtmezlerdi.
Adamlar batıyor. "Büyük iflas" günlerine dönme kabusu görüyor.
Onlara kullanışlı elemanlar, işgal ve bunun getirdiği para lazım.
Tek çözümü "Kemer sıkma" olan ve gittiği ülkelerde halkı inim inim inleterek soyan IMF'in kapısında yatacak yönetenleri tabii ki çok seviyorlar. Parayı verip düdüğü de, ülke yeraltı zenginliklerini de çalacaklara tabii ki... Ancak böyle zengin yaşayabiliyorlar. Ne yapsınlar?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.