Uyutulanlar
Türkiye onlar için hayati öneme sahip kilit bir ülkeydi. Asla kendi haline bırakılamazdı.
"Önce Türkiye" diyenleri bırakın, bir tüfek üretmeye kalkanı bile indirirlerdi bu ülkede.
Derhal harekete geçtiler. Yıllardır Erdoğan'a topyekün saldırıyorlar. Çünkü bu saldırı da bir projeydi. Batı'da gazete manşetlerinden iftiralar atılıyordu. Türkiye'de muhalefet, sivil toplum örgütleri, dernekler, sosyal medya, kullanışlı olan her eleman bu iftiraları sahiplenerek bir algı çalışmasına giriyordu. Projenin nihai hedefi bu ülkede yeni bir ideoloji oluşturmaktı. Bunun adı da "Erdoğan karşıtlığı"ydı. Birbirlerine küfredenler, düşman olanlar, "Katil" bile diyenler, nefret edenler tek çatı altında buluşturulacaktı. Bunun da yolu "Erdoğan karşıtlığı" ideolojisinden geçiyordu.
İdeolojinin hayata geçmesi için Türkiye'de muhalefetin mutlaka dizayn edilmesi gerekiyordu. Bunun da yolu büyük bir değişime uğramalarından geçiyordu. Çünkü Erdoğan karşıtlığının iktidara gelebilmesi için tüm seçim sınavlarında sınıfta kalan bu muhalefetin hayal bile edilemeyecek değişimden geçmesi elzemdi. Planlar yapıldı, düğmeye basıldı.
O hayal bile edilemeyecek dönüşümün adım adım nasıl gerçekleştiğini kimse farkında bile olmadı. ABD komutasındaki PKK bir zamanlar Güneydoğu'da Atatürk heykellerini yakıp yıkıyordu. Onun siyasi kanadı HDP milletvekili de Meclis'te kürsüye çıkıyor, CHP milletvekillerinin gözünün içine bakarak "Kemalist diktatörlük bu ülkede insanları öldürdü. Açın İstiklal Mahkemesi zabıtlarını" diye bağırıyordu.
Muharrem İnce CHP adına söz alıyor "Bu ülkede Kemalist diktatörlük yok, terörist diktatörlük var" diye kürsüden haykırıyordu.
Bugün o Muharrem İnce, kazanamayacağı bir Cumhurbaşkanlığı seçim maratonunda, partisi tarafından yalnız bırakılarak tasfiye ediliyordu.
"Türkler Ermeni Soykırımı yaptı" diyen PKK'ya övgüler yağdıran, "Ben Atatürk demem" açıklaması yapan kişi CHP İstanbul il başkanı yapılıyordu. Bu hayal ötesi değişimlere kimsenin gıkı çıkmıyordu. Çünkü "Erdoğan karşıtlığı" şemsiyesi altında uyutulan bir kitle vardı. 2014'te bu uyutulmanın nasıl gerçekleşeceği sinyallerini Washington Enstitüsü raporunda veriyor ve "Dindar CHP geliyor" başlığı ile dünyaya ilan ediyordu.
"Eski Kemalistlerin idaresi altındaki gelişimini durdurmuş ve donmuş eski laik CHP Batı karşıtı olmuştur. YENİ CHP, FOSİLLEŞMİŞ bir siyasal yapıyı dinamik bir sosyal demokrat hareket haline dönüştürmeye başlamıştır" diyerek hem de. Türkiye'de laikler "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" diye bağırırken, sınırsız destekledikleri CHP "Kemalist diktatörlük insanları öldürdü" diyenlerle kol kola girerek HDP'leşiyordu. Davutoğlu, Ali Babacan, Temel Karamollaoğlu gibi dindarlarla, Akşener gibi bir Türkçü'yü de oraya monte ediyorlardı. Kimse bu tablo nasıl oluştu sorgulamıyordu. "Erdoğan karşıtlığı" ninnisi ile milyonlar uyutuluyordu. Gelinen noktada masa çatırdadı. Sandalyelerinin devrilmesi de normaldi. Çünkü ABD Başkanı Biden, küresel sermayenin desteklediği ve amblemi eşek olan Demokratların başkanı olarak "Erdoğan'ı devireceğiz. Bunu Türkiye'deki muhalefete yardım ederek yapacağız" diyordu.
Eğer masa devriliyorsa, bunu ancak kuranlar yapabilirdi. Eğer bir dizayn yapacaksan önce masayı çorbaya çevirir, ardından istediğin gibi düzeltirdin. 6'lı masa şu anda "Geçti Bor'un pazarı, sür eşeğini Biden'a" durumuna getirilmiştir. Bu masada ne olacağına, masayı kuran küresel güçler karar verecektir. Bu açıdan bakmadığımız sürece, konuşulanlar boştur. "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" diyenlerle, "Kemalist diktatörlük öldürüyor" diyenlerin aynı safta uyutularak karar vermesi mümkün değildir. Bundan sonra ne olacak sorusuna "Elimde Akşener ile ilgili dosyalar var" diyen CHP'li Yaşar Okuyan İngiliz İndependent'te cevap veriyor.
"Biz de bir şeylerimizi ortaya koyacağız.
Hanya'yı Konya'yı göreceğiz" diyor.
Akşener masayı devirince çok ilginçtir Kemal Bey hemen onu aramış. Artık Hanya'yı mı, Konya'yı mı yoksa Amerika'daki Pensilvanya'yı mı göreceğiz sorusunun cevabı Batı merkezlerinden gelecek. CHP'li bir siyasetçinin "Adayımızı uluslararası karar vericiler belirleyecek" sözü boşuna mıydı? Devrilen masaya bakıp, uykusunda ağlayanlar hem şaşırıyor, hem de acıyorum.
Amerikan kanalın Türkiye'deki şubesinde haber sunan bir isim "Yoksa biz uyutulduk mu?" diye görüntü paylaştı. Ona söyleyeceğim tek cevap; "Evet evet uyutuldunuz..."
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.