BEKİR HAZAR

Güruh!

1999 depremine yakalandığımda İlk aklıma gelen annem oldu. Beylikdüzü'nde tek başına oturuyordu. Telefonlar çalışmıyor, kimseye ulaşılamıyordu. Hızla Beylikdüzü'ne hareket ettim. O anda kimse depremin verdiği acı bilançoyu bilmiyordu. Bütün televizyonlar, radyolar susmuştu. Saat 03.40 civarıydı.
Avcılar'dan geçiyordum. E-5 üzerinde sağ tarafta 8 binanın yıkıldığını gördüm. Sol tarafta da bir bina yanıyordu. İnsanlar enkaz üzerinde çığlıklar atıyordu. Yıllarca hafızamdan asla silinmeyecek acı bir tablo ile karşı karşıyaydım. Sadece Türkiye değil, Avcılar dışında tüm İstanbul'un bile yıkımdan haberi yoktu. Bir şeyler yapmalı, o insanların sesi olmalıydım.
İHA genel müdürüydüm. Arabamda uydu telefonu vardı. Tüm yayın organları içinde sadece TGRT FM yayın yapıyordu. Hemen uydu telefonu ile aradım. Canlı yayına bağlanarak depremin yıkıcı olduğunu, Avcılar'da karşılaştığım korkunç manzarayı anlattım. "Büyük hasar veren bir deprem yaşıyoruz. Acil müdahale ve yardım gerekiyor" diye konuştum gözyaşları içinde.
M.Ali Birand hazırladığı belgeselde Başbakan Ecevit'in bile depremden geç haberi olduğunu söylüyordu. "Yardımcıları onu uyandırmağa kıyamamışlar" diyordu. Maalesef o dönemde bende uydu telefonu vardı ama devleti yöneten Başbakan'ın aracında yoktu. Bunu da Ecevit'in deprem bölgesinde kameralara yaptığı "Bütün devlet kuruluşlarına sesleniyorum, ilgili devlet kuruluşlarına çünkü şurada bulunduğum yerden telefonla Ankara'ya gereken direktifleri verebilme olanağım yok. Acı da olsa bu gerçeği bilmek zorundayız" şeklindeki sözlerinden anlıyorduk.
Bir ülkenin Başbakanı Ankara'daki kurmaylarına "Şuraya iş makinesi, buraya sağlık personeli, çadır, yemek, kefen vs gönderin" diye talimat dahi veremiyordu.
Başbakan Ecevit'in müsteşarı, "Biz valilerle Başbakan arasındaki bağlantıyı akşam 19:00'da sağlayabildik. Gölcük'teki tahribatı 11:30'da öğrenebildik. Haberleşme tüm boyutlarıyla felç olmuştu." diye yakınıyordu.
"Afetle uğraşma görevi Kızılay'a verilmişti. Bizim karşılaştığımız en büyük sıkıntı oydu. Yani devlet böyle bir şeyi öngörmemiş ve tedbir almamış." diyerek dert yanıyordu. Kızılay dışında tek kurum yoktu depremde yardım edecek. Bugün sayısız devlet kurumu ve sivil toplum örgütü anında deprem bölgesine koştu. Ancak içimizdeki devletine saldırmayı adet edinmiş güruh AFAD'ı bile itibarsızlaştırmak için kendini yırttı.
Ecevit'in bakanlarından biri ise ekranlarda, Adapazarı'nda karşılaştığı vahim tabloyu Ankara'ya ancak amatör bir telsizci yardımı ile aktarabildiğini söylüyordu. Devlet amatör telsizciye muhtaçtı. CHP zihniyeti o dönem gıkını çıkarmadı bu tabloya. Şimdi devlet 150 bin kişiyle bölgede. O kafa "Askerler neden yok" diye yayın yaparken, üzerlerinden askeri helikopterler uçuyor. Ecevit'in o dönemde yakın çalışma arkadaşı olduğunu belirten Hulki Cevizoğlu'nun açıklamalarını izledim dün. "99 depreminde Türkiye bir hafta sağırlaştı, haber alamadı afetten. Hükümet manevi enkaz altında kaldı" diyordu.
Ancak dedik ya bu CHP zihniyeti, kendi dönemlerinde depremden haber dahi alamazken, bugün yaraları sarmaya ilk andan koşan devlete saldırmak için adeta yarışma başlattı. Yapılan tüm çalışmaları itibarsızlaştırmak için, türlü yalanlarla sosyal medyada adeta birbirini ezdi.
Son gelinen noktada beni hayretlere düşüren, "Yok artık" diyeceğim bir manzarayla karşılaştık.
Yaraları sarmak için "Türkiye Tek Yürek" bağış kampanyası yapıldı. Tüm televizyonlar ortak yayına geçerken, kalabalık bir güruh eline kağıt kalemi almış olmalı ki, ekran başına geçip akbaba gibi pusuya yattı. "Biz bu yardım kampanyasına nereden saldırırız" diye saatlerce kafa patlattı. İçlerinde hızla harekete geçip, görüntü montajlayıp, yardım kampanyası ile dalga geçenler, tereyağından nasıl kıl çıkarırız diye sosyal medyada kafalarını duvarlara vuranlara tanık olduk. Bu güruh, Merkez Bankası'nın yaptığı 30 milyar liralık yardımı twitter'da TT yapıp, yerden yere vurdu. "Bizim vergilerimizle nasıl yardım yapar" diye. Akla, matematiğe, insanlığa sığmayacak cümlelerle hem de… Bu zihniyetteki güruhun bu tavrı "Devlet nasıl yardım eder" sonucuna çıkıyor, bunun farkında bile değiller.
Devlet tabii ki yardım edecek. Bankalarıyla, hatta tüm kurumlarıyla depremzedelerin yanında olacak. "Neden daha fazla değil de 30 milyar yardım da bulundu Merkez Bankası?" deseler anlarım. "Vayy bizim vergiler depremzedeye gitti" diye twitter'da ağlayacak ve devletine saldıracak kadar zıvanadan çıkmaları şaşırtıcı... Siz buna devam edin.
Durmayın. Bu Millet sizin afetlerde bile zıpçıktı gibi ortalığa fırlayan bu insanlık dışı zihniyetinizi görüyor… Sizi daha iyi tanıyor. Neyin peşinde olduğunuzu çok iyi anlıyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.