Altın Çağ
OSMANLI, binlerce kilometre uzaklardan gelerek, Söğüt'te koca bir imparatorluğun adımlarını attı. Bu uğurda canını seve seve vererek, bizim bugün bu topraklarda yaşamamıza vesile oldu. O yüzden Söğüt, bizim için bir diriliş, bir ALTIN ÇAĞ'ın başlangıcıdır.
Üç kıtaya yayılan ve 600 yıl hüküm süren Söğüt doğumlu o muhteşem ALTIN ÇAĞ'ı yıkmak için yüzlerce yıl ecdadımıza Haçlı seferleri düzenleyerek, kan döktüler. Bizi kılıçla durdurmak, ortadan kaldırmak için Papalar, Patrikler seferber oldu. Ancak ALTIN ÇAĞ asla kılıçla halledilemedi. Osmanlı devletinde Rus sefîri olarak uzun seneler çalışan İgnatiyef, hâtıralarını kaleme aldı. O hatırlardan biri de ibret verici bir mektuptu. Sultan 2. Mahmud Han döneminde yazılmıştı o mektup. Fener Patrikhanesi'nde 1821'de Rum isyanını planlayan Patrik Gregoryos imzalıydı. Patrik, Rus Çarı Aleksander'a yazıyordu.
Aynı mektup, Osmanlı düşmanı Batı devletlerine de gönderilmişti şüphesiz. Patrik aynen şöyle diyordu satırlarında; "Türkleri maddeten ezmek ve yıkmak gayr-i mümkindir.
Çünkü Türkler, müslimân oldukları için çok sabrlı ve mukâvemetli insanlardır. Gâyet mağrûrdurlar ve izzet-i îmân sâhibidirler.
Bu hasletleri, dinlerine bağlılıklarından, kadere rızâ göstermelerinden, an'anelerinin kuvvetinden, pâdişâhlarına [devlet adamlarına, kumandanlarına, büyüklerine] olan itâ'at duygularından gelmekdedir.
Türkler zekîdirler ve kendilerini müsbet yolda sevk-u idâre edecek reîslere sâhib oldukları müddetçe de çalışkandırlar. Gâyet kanâ'atkârdırlar. Onların bütün meziyyetleri, hattâ kahramanlık ve şecâ'at duyguları da an'anelerine olan merbûtiyyetlerinden (bağlılıklarından), ahlâklarının salâbetinden gelmektedir.
Türklerde evvelâ itâ'at duygusunu kırmak ve ma'nevî râbıtalarını (bağlarını) kesr etmek (parçalamak), dînî metânetlerini (sağlamlığını) zâ'fa uğratmak (zayıflatmak) îcâb eder.
Bunun da en kısa yolu, an'anât-i milliyye (millî geleneklerine) ve ma'neviyyelerine uymayan hâricî fikirler ve hareketlere alıştırmaktır.
Ma'neviyyâtları sarsıldığı gün, Türklerin kendilerinden şeklen çok kudretli kalabalık ve zâhiren hâkim kuvvetler önünde zafere götüren asl kudretleri sarsılacak ve maddî vâsıtaların üstünlüğü ile yıkmak mümkin olabilecekdir. Bu sebeble Osmânlı Devletini tasfiye için mücerred olarak harb meydânlarındaki zaferler kâfî değildir. Hattâ sâdece bu yolda yürümek, Türklerin haysiyyet ve vekârını tahrîk edeceğinden, hakîkatlerine nüfûz edebileceklerine sebeb olabilir." Patrik mektubunda açık açık "Türkleri kılıçla yola getiremeyiz. Dinlerini hissettirmeden tahrip edip yıkmamız, gerekir" diyordu. Bugün bazı arkadaşlar şaşkın... İçimizde gezen, nefes alan, bu ülke topraklarında yaşayıp, ekmeğini yiyen ve devletine, inançlara saldıranları gördükçe kahroluyor ve "Anlayamıyoruz" diyorlar.
"Zulüm 1453'te başladı" diyenleri, ecdadına düşman olup, sövenleri aramızda gördükçe "Bu nasıl iş" diye sorguluyorlar.
Aslında buna hiç gerek yok. Patriğin yazdığı mektup aynen uygulandı bu topraklarda.
Söğüt'te "Altın Çağ"ı başlatanlar "Allah" diyordu. Bugün din düşmanı, Batı hayranı kitleler türetildi bu topraklarda. Kılıçla yapamadıklarını, bu kitleleri doğurarak hayata geçirdiler. Türkiye'deki gerilimin tek sebebi budur. Batı ile 600 yıl savaşan bir imparatorluktan, 100 yılda Batı aşığı yığınlar imparatorluğuna dönüştürüldük.
O yüzden batı ne derse "Emredersiniz" diye eğilen eziklerle yönetildik. "İngiliz- Amerikan mandası olalım" diyen liderlere devleti teslim ettik. Hala bugün "Batı ile ilişkilerimizi iyi tutalım" diye bağıran, Amerika ve Avrupa'ya şikayet edip müdahale isteyen liderler, siyasiler meydanlarda dolaşıyor, Osmanlı'nın torunlarından oy istiyor.
Bu ülkeye çivi çakanlara, yaptığımız, tanka, topa, füzeye, SİHA'ya, uçaklara ve uçak gemilerine saldırıyor.
Bunlara rağmen bugün tüm kıtalarda tıpkı ecdadımız gibi ekonomik imparatorluğun ve ağların temellerini attık. Kendi silahlarımızı ürettik. Batı'ya ezik olmayan, dik duran, ceza kesenler tarafından yönetilerek, uluslararası bir güç olduk. Osmanlı'nın torunları bugün Türkiye Yüzyılı'nı konuşuyor. Dünyanın enerji merkezi oluyor, kısa sürede 1 trilyon dolarlık doğalgaz buluyor. Teröristleri temizlediği Gabar'dan petrol çıkarıyor.
Dünyanın en büyük bor, hidrojen sülfür ve toryum yatakları ile geleceğe meydan okuyor. Söğüt'te başlayan ALTIN Çağ Allah'ın izniyle geri geliyor. Dün Söğüt'ten gelen "100 ton altın rezervi bulundu" haberi boşuna değil. Diriliş Ertuğrul'dan, yıkılıştan tam bir asır sonra Türkiye Yüzyılı'na, altın değerinde değil altının ta kendisi hüviyetinde bir armağan geliyor...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.