Tüm mesele!
YILLARCA bize Avrupa'nın nasıl demokrasi ve insan hakları kahramanı olduğunu beyinlerimize zerk eden bir diplomat, siyasetçi, yazar, aydın, enteldantel enflasyonu ile yaşatılmış neslin bir üyesiyim. Halbuki oturdukları refahın altında kan var, cinayet var, katliam ve sömürünün dibi var. Bunları hiç anlatmadılar bize. Hiç göstermediler. "Bu katiller gibi olmalıyız, sistemlerimizi Batı'ya endekslemeliyiz" diye avaz avaz bağırdılar. Biz bugün seçime kilitlenmişken, Avrupa kölelik ve sömürgecilik tarihini tartışıyor. "Evet 3. Dünya ülkelerine gittik, insanları kestik, biçtik, toplu mezarlara gömdük. Madenlerine çömdük. Aileleri parçalayıp, köle olarak yurtlarından koparıp, işkenceyle çalıştırdık" diyorlar. Fransa Afrika'da katliamlar yaptığını kabul etti.
Hollanda geçtiğimiz günlerde sömürgeci olduğunu, vahşetle ülkeleri sömürdüğünü kabul eden resmi bir açıklama yaptı. Bizzat başbakanı tarafından yapılan açıklamada "Yüzyıllar boyunca insan onurunu Hollanda tarafından ayaklar altına alındı" dendi. Devlet resmi olarak "Özür dileriz" dedi. Ancak bize, bizim entel dantellerimiz tarafından medeniyetler kıtası olarak tanıtılan Avrupa'nın o Hollanda'sından "Başbakanımızın katliamlar ve sömürü için dilediği özür için özür diliyorum" diyen siyasi parti liderleri fışkırdı. Ne alemi vardı, durduk yerde katliamlar için özür dilemenin?
Özellikle Afrika'da milyonlarca insanı öldürerek madenlere konan ve dünyanın en büyük elmas tüccarlarından biri haline gelen Belçika hala özrü tartışıyor. Afrika'dan işkenceyle, ailelerini öldürerek getirdikleri insanları hayvanat bahçesinde sergiler gibi sokaklarda dolaştıran Avrupa Birliği'nin başkenti Belçika'dan bahsediyoruz. 7 partili koalisyon hükümetinden "Yahu özür dilersek tazminat öderiz. Deli miyiz?" düşüncesiyle "Özüre red" kararı çıktı. Barbarca öldürerek, soyup soğana çevirerek aç bıraktıkları Afrika halklarından özür dilemeyi konuşurken bile "Cep"lerini düşünen, "Para kaybederiz" diyen ve insan hakları, özgürlük, demokrasi savunucusu diye yutturulan mezar kazıcı alçak katillerden bahsediyoruz.
Bunların bugün "Özürü" tartışacak duruma gelmesi de hayvanlıktan insanlığa geçtikleri için değil tabii... Tek neden artık milyonları öldürerek, sömürdükleri ülkelerde halklar uyanmaya ve direnmeye başladı. Bu ülkelere girmeleri her geçen gün zorlaşıyor.
Afrika'dan atılıyorlar. Güney Amerika'dan ve Asya'dan onlara lanet yağıyor. Çığ gibi büyüyen öfke onlara trilyonlarca dolar kaybettirecek. "Bir özürle durumu kurtarabilir miyiz?" zavallılığına düşen bir Avrupa artık yok hükmündedir. 2003'e kadar bizlere köşelerinde, kitaplarında, gazete sayfalarında Avrupa'yı büyük güç olarak gösteren yerli ittihatçı kafalardan bugün tıs çıkmıyor. Kanlı katilleri, PKK teröristlerini tüm Avrupa başkentlerinde besleyen, öpen, koklayan, paraya ve silaha boğan bu sahte medeniyet kahramanı kanlı Avrupa'nın, Türkiye düşmanlığı boşuna değil. Çünkü onların kovulduğu ülkelere Türkiye artık elini kolunu sallayarak, alkışlarla karşılanarak, kucaklaşarak giriyor.
Tamamının Türkiye'ye kızgınlığı da var. Onu da "Nerede kaldınız? Niçin geciktiniz?" diyerek gösteriyorlar.
Avrupa artık bir güç değil. Hiçbir masada yok. AB lideri Almanya tamamen Amerika'nın kuklası haline getirilmiş zavallı bir ülke durumunda. 2. Dünya savaşından sonra egemenlik haklarını dahi devredebileceğini ilan ettiği bir anayasayı ABD dayatarak ve imzalatarak affetti onları. Ordu bile kuramıyor doğru dürüst. Savunmasını tamamen ABD'ye, ekonomisinin tamamını da Yahudi Şirketlere teslim etti. Tıpkı savaşta onunla ortak eden Japonya gibi... Amerikalılar Japonya'nın anayasasına bile "Bir daha savaşmayacağız" diye adeta yemin koydurarak, ülkeyi tamamen teslim alarak köle bir devlet oluşturdular.
O ABD şimdi, Almanya'nın 300 milyar avro borç vererek ayakta tuttuğu Yunanistan'a yığınak yapıyor. Dibimize kadar geliyor. "Neden" diye sormanın alemi yok. Çünkü "Türkiye yüzyılı" başlıyor.
Karadeniz'den tutun, Ege'ye, Akdeniz'e kadar dört tarafımızdan kısa bir zamanda petrol ve doğalgaz fışkıracak. Kendi karasularımızda kendimiz çıkarıp, kimseye koklatmayacağız. Sadece deniz alanında 200 trilyon dolar doğalgaz rezervi olan Libya'ya boşuna mı gidip ortak doğalgazpetrol anlaşması imzaladık? Türkiye'yi dünyanın enerji merkezi haline boşuna mı getiriyoruz? Savunma Sanayii'nde dünyanın sayılı ülkeleri arasına laf olsun diye mi giriyoruz? Afrika'ya ve dünyanın her yerine uçak kaldıran birinci ülke konumuna "Laylay lom" olsun diye mi geldik? Dünya halklarındaki Türkiye umudu fantezi yapalım diye mi oluştu.? Barbarların masalarını deviren, musluklarını kapatmaya başlayan ve diz çöktüren bir Türkiye geldiği için tüm bunlar. Önemli olan biz ne yapacağız?
"Aman ha Batı ile iyi geçinelim. Ne işimiz var Libya'da, Akdeniz'de, dışarlarda?" diyenlere mi vereceğiz ülkenin anahtarını devleti
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.