BEKİR HAZAR

Kuruluş Türk Devletleri

TÜRKİYE açık bir şekilde uluslararası sahnede önemli bir role sahip... Bölgesel etkinliğe sahip ve NATO üyesi olarak önemli uluslararası bağlantıları olan bir ülke konumunda...
Türkiye akıllıca bir şekilde Rusya ile tarihsel olarak bazen çok sancılı olsa da ilişkilerini düzenlemeyi ve yürütmeyi başarmış, aynı zamanda son yıllarda kendisi için tarihsel açıdan önemli olan Orta Doğu'daki rolünü yeniden kazanmayı ve bölgedeki etkinliğini artırmayı başarmış bir ülke. Bu nedenle ABD'nin Türkiye ile karşılıklı ilişkilerini geliştirmesi için çok hayati nedenleri var.
Türkiye'nin, ABD'nin gerçek bir müttefiki...
Jeostratejik önem taşıyor. AB'ye girmek istiyor. Müslüman bir demokrasi; Orta Doğu için istikrar niteliği taşıyor. Enerji yolları için alternatif oluşturuyor. Ve dahası Orta Asya ülkeleri için örnek teşkil ediyor.
Yukarıdaki iddialı cümlelerin tamamı ABD'nin en derin iki adamından biri olan dünyaca ünlü stratejist Brezinsky'e ait.
Danışmanlık yapmadığı Başkan yok. Obama başkanlığı döneminde onu "En önemli 10 Amerikalı düşünürden biri" ilan etmişti.
Yıllarca perde arkasından Amerikan dış politikasına yön veren bir isimdi o. Beni en çok etkileyenlerden biri de son cümleleriydi.
Türkiye'nin enerji yolları için alternatifler oluşturduğunu ve Orta Asya ülkelerine örnek teşkil ettiğini söylüyordu.
Bugün gelinen noktada zengin doğalgaz ve petrol yataklarına sahip Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile ekonomik ve askeri anlaşmaların imzalandığı, vanaları ve kuyuları elinde tutan Türk Devletleri Teşkilatı'nın hayata geçirildiği muazzam bir dönemden geçiyoruz. Bambaşka bir Türk dünyası daha da ötesi ortak alfabeyi kullanmaya hazırlanan "Türk Birleşik Devletleri" geliyor. KKTC'yi de gözlemci ülke olarak bünyesine alan ve tanıyan Türk Devletleri Batı'yı çıldırtacak duruma geldi. En büyük feryat da AB'den geldi. KKTC'nin gözlemci üye yapılmasına bile çıldırıp, Türk Birleşik devletleri oluşumuna tepki yağdırdılar. Yıllardır bizi kapısında bekleten AB'nin bu çıkışı artık Türkiye için sinek vızıltısı bile değil. Çünkü eski Türkiye artık yok. Dahası bugün Türk Cumhuriyetleri ile kolkola girip "Semerkant" ruhuyla örgütleniyor, yeryüzünde alternatif yepyeni birliğe imza atıyor. Yani dünyanın geleceğine damga vuruyor. 1 trilyon doları aşkın bir ticaret hacmine sahip olan 180 milyon nüfuslu Türk Dünyası el ele, omuz omuza dünya ekonomisine, siyasetine ve vizyonuna şekil vermek üzere ilk kez bu kadar kararlı harekete geçiyor. Bunun yansımalarını önümüzdeki yıllarda Orta Doğu'dan, Kafkaslar'a, Balkanlar'dan Afrika'ya kadar her yerde, tüm dünyada gururla izleyip, muazzam dönüşlerini alacağız.
Adam bunları öngörüyor ve diyordu ki;
"Türkiye'nin eski Osmanlı coğrafyasında kuracağı egemenliğin izlerini şimdiden görebilirsiniz. süreç zaten başladı. Eğer İslam coğrafyasına bakarsanız, Türkiye'nin bu ülkelerdeki ağırlığının giderek arttığını görebilirsiniz. Bölgeyi domine etmeye başladı bile. Balkanlar'da ise Arnavutluk ve hatta Sırbistan'la ilişkileri gelişiyor. Kafkasya'da ise Gürcistan ve Azerbaycan ile güçlü bir ittifak kurdu. Gelecekte olmasını öngördüğüm şeylerin şu anda gelişmekte olduğunu görüyorum..." Adam hızını alamıyor ve devam ediyordu;
"Türkiye, Osmanlı'nın sahip olduğu topraklara yeniden hükmedecek. Elbette, Osmanlı'dan çok farklı bir formda yapılanma olacak.
Türkiye, bölge ülkelerine valiler atayacak veya 'Türkiye Birliği' adında bir örgütlenmeye gidecek. Nasıl bir örgütlenme kurulacağını süreç gösterecek." Adamın adı George Freidman'dı. Gölge CIA Stratfor'un Başkanı'ydı. Türkiye'nin bastırılmış gücünü biliyor ve bir gün kabuğundan, dışarıya odaklanmış bir liderle sıyrılıp çıkacağını biliyor, Türk Birliği'nin yolda olduğunu söylüyordu.
Rahmetli Ecevit Başbakan olarak, ABD Başkanı Clinton'u ziyaret ettiğinde kendisine çağrı yapılıyordu. Clinton, "Sayın Ecevit, Balkanlardan Kafkaslara, Ortdoğu'dan Orta Asya ve Afrika'ya kadar uzanan yelpazede muazzam bir gücünüz var. Gelin birlikte ortak eylemler yapalım" diyordu. Ecevit, "Türkiye laiktir laik kalacak" cevabını veriyordu. Clinton, isteğini tekrarlıyor, Ecevit yine "Türkiye laiktir, laik kalacak" ısrarını sürdürüyordu. 80 yıl tek derdimiz bu oldu.
80 yıl sadece laikliği konuştuk. Artık son 20 yıldır bambaşka bir Türkiye var. Sadece dışarıya odaklanan, gönül coğrafyasına koşan, Türk Birleşik Devletleri'nin "KURULUŞ" çalışmalarını yapan bir Türkiye... Dünyaya ve Türk-İslam coğrafyasına hayırlı olsun.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.