BATI hayranlığı bir hastalıktır.
İttihatçı kafalar diyoruz biz onlara.
Amerika'yı, İngiltere'yi, Fransa'yı çok severler. Demokrasinin, insanlığın, refahın, hakkın, hukukun, özgürlüğün beşiği olarak görürler. İçimizde Amerikan mandası olma hayalini mektuplarına döken İnönü gibi Başbakanlar çıkmıştır. "İngiliz mandası olsak, ne güzel olurdu" diyen yazarlar kol gezmiş, el üzerinde tutulmuştur.
İngilizlere gönüllü hizmet eden nice paşalar, devlet adamları tarihimize damga vurup, bu topraklarda "Kahraman" ilan edilmiştir.
Ders kitaplarında hepsi çocukların beynine "Kurtarıcı", "Süpermen" olarak nakşedilmiştir.
Bu ülkede yıllarca "Ahh Paris Şanzelize'de içilen şarabın tadı ah" diye satırlarında iç çeken yazarlar türetilmiştir. Yıllarca diplomatlarımız Fransız hayranı monşerlerden seçilmiştir hep.
O monşerler Fransız kültürüyle yaşayıp, Fransızca konuşmayı büyük bir statü ve insanlığın gereği olarak hissedecek kadar bu ülkeye Fransız kalmışlardır. Bunların hiçbiri, hayranı oldukları ülkelerin nasıl bir cani olduğunu asla konuşmamış, düşünmek bile istememiştir. Alçak, insanlık düşmanı yüzlerini yok saymıştır. Milyonlarca insanı katlederek, ülkeleri sömürerek nasıl refaha konduklarını hiç gündeme getirmemiştir. O çok sevdikleri Fransa tam üç yüz yıl sadece Afrika'da 20 ülkede büyük katliamlar yaparak, yeraltı zenginliklerini sömürerek zenginleşmiştir. Bunu okurlar, Fransa tarihini su gibi bilirler ama, ittihatçı kafa dürtüleri onları katillere hayran olmaktan kurtaramaz.
Afrika'da 2 milyon, sadece Cezayir'de 1 milyon kişiyi katleden Fransa'dan bahsediyoruz. Paris aşkına, başka ülkelere Fransız üniforması ile ölüme gönderilmek istenen Cezayirlilerin isyanı bile kanla bastırılmıştır. "Fransa adına ölmek istemiyoruz" diyen binlerce Cezayirli bir günde mezara gömülmüştür. Ruanda'da bir ayda 800 bin kişiyi katleden Hutular'ın arkasından Belçika ve Fransa çıkmıştır.
Yüzbinleri kesen palaların üzerinde "Madein Fransa ve Belçika" mührü çıkmıştır. "O ülkelerde soykırım yaşanması önemli değil" diyen Fransa Devlet Başkanı Mitterand, bu röportajı yayınlayan da Le Figaro gazetesidir.
Soykırım yaptığı gerekçesiyle Fransa hakkında binlerce dava vardır. Bizim ittihatçı kafa monşerlerin bu umurunda değildir. "Aah Paris ah" diye yanıp tutuşurlar. "Medeniyetin beşiği" diye her muhabbette söze girerler. Kırmızı şarabı severler. Kan rengidir.
ABD'de önceki gün ilginç bir dava vardı. Anadolu Ajansımız, Fransız Lafarge çimento fabrikasının Suriye'de iç savaşta nasıl faaliyetini sürdürdüğünü belgeleriyle ortaya çıkardı. Gözü dönmüş Fransız şirketi, sattığı her çimento torbasından DEAŞ'a pay veriyordu. Hem de Fransız istihbaratının bilgisi ve izni dahilinde. Yüz milyonlarca dolar, Fransız Lafarge şirketinden DEAŞ'a gitti. DEAŞ da o paralarla pala satın alıp kafa kesti. Amerikan mahkemesi Lafarge'ı Anadolu Ajansının belgelerine dayanarak tam 770 milyon dolar ödemeye mahkum etti. Şirket yöneticileri "Evet ya, yaptık iste böyle bir yanlış. Affedin" falan gibi laflar etti. O kadar. İşin en garibi, Fransız Lafarge'ın verdiği yüz milyon dolarlarla adam devşirip silah satın alan DEAŞ, gitti Paris ve diğer şehirlerde de bombalar patlattı. Yüzlerce Fransız, Lafarge'ın teröristlere verdiği milyon dolarlarla toprak altına gönderildi. Sadece bir saldırıda tam 130 Fransız Paris'te DEAŞ tarafından öldürüldü. Kendi vatandaşını öldüren teröriste para yağdıran bir çimento fabrikasından bahsediyoruz.
Türkiye'de de, HDP'nin kazandığı belediyelerden şu ana kadar tam 600 milyon doların PKK'ya aktarıldığı ortaya çıktı. Teröristlere, saldırdığı bu devletin kasasından yüzlerce milyon dolar yağdıran HDP ve ona kucak açan, aynı masada oturup, aynı kaptan yiyen bir muhalefetle karşı karşıyayız. İş öyle bir hale geldi ki, PKKsever biri çıkıp "Türk ordusu kimyasal silah kullandı" diyor, CHP milletvekili de hemen zıpçıktı gibi atlayıp "Konuyu gensoru ile Meclis'e taşıyacağız" diye nara atıyor. İşte ittihatçı kafa dediğimiz bu. Beyinlere çimento dökülmüş. ABD'nin yönettiği teröristlerin yalanını eline alıp, devletine, ordusuna saldıracak, iftira atacak kadar betona saplananlar, Meclis'te dolaşanlar yeryüzünde sadece ve sadece Türkiye'de var. O yüzden bu Millete ittihatçı kafaları anlatmak hepimizin boynunun borcu!