RUSYA-UKRAYNA savaşı ile birlikte doğalgaz fiyatları son 3 yılda 25 kat, petrol fiyatları 2 kat arttı.
Rusya'dan gelen doğalgazı Avrupa'ya taşıyan kuzey Akım 1 ve Kuzey Akım 2 boru hatlarının esrarengiz bir şekilde bombalanması ile birlikte buralardaki enerji sevkiyatı da tamamen durdu.
Dünya muazzam bir enerji savaşlarının içinde hayatta kalma mücadelesi veriyor.
Zavallı Ukrayna, özellikle Ruslara, ABD tarafından altın tepside sunuldu. Avrupa'ya ölümcül darbe indirmek için kullanıldı. Haydi gelin biraz gerilere gidelim. Savaş başlamadan önce ABD Avrupa'ya baskı yapıyordu.
"Bizden sıvılaştırılmış gaz alın.
Boş verin Rusya'yı" diyerek.
ABD'den gelecek gaz kat kat pahalıydı ama Washington'un umurunda değildi. "Rusya'ya değil bana bağımlı ol, daha pahalı da olsa" diye bastırıyordu.
ABD'ye Başkanlık yaptığı dönemde Trump, "Almanya enerji için Rusya'ya yüksek düzeyde ödemeler yapıyor. Bu nedenle Almanya Rusya'nın bir esiri" diye ekranlarda bağırıyordu. Hatta "Avrupa'yı Rusya'dan korumamız gerektiği söyleniyor. Öyleyse neden NATO ülkeleri enerji için Rusya'ya milyarlarca dolar ödüyor? Ruslarla enerji anlaşmaları nedeniyle Almanya'nın yüzde 70'ini Moskova kontrol edecek" diye nara atıyordu. Trump bir işadamıydı. Böylesine siyasi ve askeri konularda uzman değildi. Ona bu cümleleri söyleten ve istediği gibi konuşturan Pentagon'du.
Amerikan generalleri Trump'ın önüne bir not daha koyuyordu. Trump da onu NATO toplantısında okuyor ve "Biz Almanya'yı, Fransa'yı, herkesi koruyoruz. Çok fazla para ödüyoruz. Yıllardır da bu şekilde devam ediyor.
Başka ABD başkanları da bunu gündeme getirdi ama bu konuda hiçbir şey yapmadı.
Ya anlamadılar ya da müdahil olmak istemediler. Ama bu bizim ülkemiz için büyük haksızlık. Almanya zengin ülkedir. Anında artırabilir" diyor, Avrupa'ya "Pamuk eller cebe" çağrısı yapıyordu.
Avrupa ülkelerine ve özellikle Almanya'ya enerjide Ruslarla işbirliği ve NATO'ya para vermiyor diye yaptırım tehdidi savuruyordu. "Durdurun Kuzey Akım 1 ve 2'yi yoksa yaptırım geliyor" diye şantaj yapıyordu.
ABD, Avrupa'ya "Moskova'dan doğalgaz almayı kesin" derken, Rusya'dan her ay 18 milyon varil petrol satın alıyordu. Bu da işin başka bir yönüydü. O dönemde Almanya Maliye Bakanı olan ve şimdilerde Başbakanlık koltuğunda oturan Olaf Scholz "Bu egemenlik haklarımızın ihlalidir" diye şiddetle karşı çıkıyor, Dışişleri Bakanı Heioko Maas da yaptırımların "Avrupa'da alınan özerk kararlara müdahale" olduğunu haykırıyordu.
Avrupa Birliği'nden, ABD'ye "Enerji politikalarımıza karışma" çağrıları geliyordu.
Dinlemediler ve Ukrayna- Rusya sopasını yediler.
Savaştan sonra sıvılaştırılmış doğalgazın Avrupa'ya ithalatı neredeyse rekor seviyelere geldi ve bunun yarısı Amerika'dandı. Yani Amerika'dan Avrupa'ya çok miktarda sıvılaştırılmış doğalgaz gidiyor.
Uluslararası Enerji Ajansı'na göre, Amerika'nın Avrupa'ya sıvılaştırılmış doğalgaz ihracatı, 2021'in son çeyreğinde geçen yılın toplamından yüzde 40 daha fazla arttı. Bu rakamlar sürekli artıyor. Fiyatlar yükseldikçe Avrupa'ya enerji satan ABD ile Çin ve Asya ülkelerine doğalgaz gönderen Rusya'nın kasası ağzına kadar doluyor.
Enerji savaşları koca bir kıtayı, yani Avrupa'yı bu kış hem donduracak hem de ekonomik olarak batıracak.
Türkiye bu savaşların geldiğini gördü, alternatif yollar buldu, boru hatları döşedi.
Adeta bir enerji üssü haline geldi. Durmadı, yola devam etti. Karabağ'a müdahale ederek Türkiye ile Türk Cumhuriyetleri'nin bağını kesen geçidi geri aldı. Ve gelinen noktada şimdi Avrupa bu geçitten boru hatları ile taşınacak Türkmen ve Kazak doğalgazı ile petrollerini konuşuyor. Türkiye'den miktar konusunda izin almadan Azerbaycan ile doğalgaz anlaşması yapamıyor. Türkiye'nin Karadeniz'de bulduğu ve 2023'te kullanmaya başlayacağı doğalgazdan medet umuyor.
Türkiye enerji konusunda 20 yıl önce tamamen dışa bağımlıydı. Kimsenin aklında doğalgaz veya petrol aramak yoktu. Çünkü buna ne mecali, ne ekonomisi, ne de cesareti vardı. İktidarlar "Enerjiyi ararsak bizi darbelerle asarlar" diye korku içindeydi. İlk defa bir iktidar Karadeniz'de doğalgazı buldu. Daha da bulacak. Bitti mi? Hayır!. Ege de Akdeniz de enerji kaynıyor.
Ve Türkiye onları bulup çıkaracak güce, ekonomiye, cesarete sahip artık. Bu günlere boşuna gelinmedi.
20 yıldır nakış gibi işlenerek planlar yapıldı ve uygulandı.
Önemli olan biz ne yapacağız.
Bu tüm saldırılara göğüs gerip kurulan milli oluşumu devirecek miyiz? Doğalgaz bulduğumuzda sevinemeyen, itibarsızlaştırmak için her yolu deneyen, daha aday seçmekte bile anlaşamayan ben diyeyim 6, siz deyin 8, o desin 9 ayaklı masalarla mı yola çıkacağız?
Karar sizin!