TÜRKİYE'NİN ve Başkan Erdoğan'ın önlenemez yükselişi global kriz ortamında da sürüyor. Enerji kriziydi, yok küresel enflasyon, yok savaşlar, yok açlık kapıda derken bile Türkiye'nin büyümesi herkesi şaşırtıyor. Türkiye'nin ikinci çeyrekte yüzde 7.6 büyüme yakalamasının ardından değerlendirmede bulunan Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) Başekonomisti Robin Brooks, "Türkiye'nin net ihracatı son 2 yılda büyümeye katkı sağladı. Türkiye ekonomisinin büyük bir patlama yapması için piyasalara yönelik küçük bir adım atması bile yeterli. Politikada küçük bir değişim bu büyük patlamanın önünü açacak" diye konuştu.
Rahmetli anneannem "Maşallah Maşallah şu ayva bolluğuna bakın. Bu yıl kış çok çetin geçecek!" derdi.
Almanların, İngilizlerin, Fransızların ve hatta bütün Avrupa'nın kışı geçirmek için Türkiye'de otel, motel, devre mülk her türlü konaklama tesisini kapatmaya başlamaları ve rezervasyonların şimdiden doluluğa yaklaşması bana rahmetli anneannemin ayva bol deyişini hatırlattı.
Enerji krizine giren, vanaları kapatılan bütün Avrupa'yı, kendi ülkelerindeki ayva bolluğuna aldanmadan bir an önce Türkiye'ye kapağı atmaya davet ediyoruz.
Yoksa kış gelmeden "ayvayı yemek" durumuna düşecekler.
Londra'sından Berlin'ine, Paris'ine, Brüksel'ine; İsveç, Norveç ve Kuzey Avrupa'dan ortasına güneyine her yerde binlerce seyahat acentası, vatandaşlarına Türkiye'de "Kışı geçirme" turlarına paket satmakta yarışır oldular. Açıkçası Putin enerji vanalarını kapatınca daha kış gelmeden ayvayı yiyen Avrupalılar, can simidi Türkiye'ye sarılmak ve ısınmak için sıradalar… Fransa'da devlet halka "Vücudunuz yıkamayan, kriz var. Sadece bölgesel temizlik yapın" çağrıları yapacak duruma geldi. Bölgesel temizliği de siz anlayın artık.
İngiltere'de devlet halka "Kışın Türkiye'ye gidin" diyor.
Almanya'da mekanlara, klima çalışırken kapı açık kalırsa 750 euro para cezası kesilmeye başlandı. "Araba kullanmayın bisiklete binin" çağrıları yapan devletler var. Evlerde klimayı fazla kullananları tek tek tespit edeceğini ilan eden bir İspanya ile karşı karşıyayız.
Dünya enerji krizi ile bunalıma girerken, Başkan Erdoğan da Balkan turuna çıktı. Bosna'dan "Bizi yeni bir Sırp saldırısından Erdoğan kurtaracak" açıklaması var. Erdoğan bu ay içinde Birleşmiş Milletler olağan genel kurulu için New York'a gidecek. Ayrıca Şangay 5'lisinin toplantısına "'özel davetle" katılacak. Bütün dünyada problem çözücü güçlü lider olarak tanınan ve aranan Başkan Erdoğan, dünya liderleriyle yaptığı telefon diplomasisi ile de hayli revaçta.
Bir Amerikalı dostum bana, "Eğer Erdoğan'ın yerinde Batılı bir lider olsa ve yaptıklarının birkaçını başarsa, çoktan Nobel Barış ödülünü alırdı" dedi. Ve ekledi: "Bu sıralar dikkat edin.
Eğer Erdoğan Nobel Barış ödülüne aday olarak açıklanır ve ödülü de alırsa benim için hiç de sürpriz olmaz!" Önceki gün Bakan Çavuşoğlu ile basın toplantısında Fransa Dışişleri Bakanı'nın bile "Türkiye ile işbirliğine hazırız" diyerek övgüler sıralamasına çok güldüm. Ne kadar Türkiye Afrika'da, Ortadoğu'da canlarını yakarsa yaksın, hepsinin yolu Ankara'ya çıkıyor.
Bakan Varank attığı tweette haklı olarak şöyle soruyor:
"Dünyada ilk denizde gaz keşfi 1947'de yapıldı; ama biz Karadeniz gazını 2020'de bulabildik. Dünyada ilk uydu 1957'de yörüngeye fırlatıldı; ama biz ilk yerli uydumuzu 2011'de yapabildik. Dünyada ilk yüksek hızlı tren 1968'de kullanıldı; ama biz 2009'da ülkemize getirebildik.
NEDEN?"
Erdoğan ve karşıtlığında sınır-ölçü tanımayan ittihatçı kafalar ve Türkiye düşmanlarının emrine girmiş zehirli ahtapotun kolları, bu nedenlere cevap verebilir mi?
Hayır. Çünkü kalpler mühürlü.
Başkan Erdoğan, Altılı Masa'nın diğer 2 gizli ortağını, "FETÖ ve HDP" olarak açıkladı. Aslında ortada 6'lı veya 8'li masa falan yok.
Çünkü Erdoğan ve Türkiye düşmanlığında, içerdendışardan birleşenler, ahtapotun kolları gibi binbir ayaklı bir aparat ortaya çıkardılar. Öyle ki kimin eli kimin cebinde ve kim altta kim üstte belli değil.
İnsanın bu ne ayak diyesi geliyor. Başkan Erdoğan, Afrika'dan Ortadoğu'ya, Kafkaslar ve Balkanlar'dan Avrasya'ya, Latin Amerika'ya, Uzakdoğu'ya; "Müşfik güç Türkiye kollarıyla" bütün dünyayı sarıp sarmalarken, bilmem kaç ayaklı ahtapotun kollarından zehir saçan ittihatçı kafaları içeride gördükçe insanın kan beynine sıçrıyor.
Kim ne yaparsa yapsın, hangi masanın ayağı olursa olsun Türkiye durdurulamayacak.
Her zaman olduğu gibi yine söylüyoruz. Uçak artık havalandı!