2 François, 1 Françoise
FRANSIZ milletvekili François Asselineau beni acayip güldürdü. İşi gücü bırakmış adeta gazetecilik yapmış. 8 tane fotoğraf paylaştı. Dördünde Başkan Erdoğan Ukrayna-Rusya-İsrail ve İran Devlet başkanları ile görüşüyor. François'i ter basmış. Dertli mi dertli. "Bakın Erdoğan arı gibi çalışıyor" diyor adeta. Diğer yayınladığı dört fotoğrafta ise Fransa Devlet Başkanı Macron'un fotoğrafları var. Macron birinde kadeh tokuşturuyor, diğerinde jet-ski'ye biniyor. Üçüncüsünde ise onu kano yaparken görüyoruz.
Dördüncüsünde ise yine tatilde çekilmiş ve elinde kadehle poz veren bir Macron var. François Asselineau kendi devlet başkanı ile Türkiye Başkanını kıyaslıyor.
"Bakın adam çalışıyor, bizimki yatıyor" diyor. Bir de balyoz indiriyor; "Macron şu anda dünyanın dört bir yanındaki devlet başkanları tarafından kabul edilmek ve davet edilmek konusunda en büyük zorluğu yaşıyor, o kadar evrensel olarak yalancı ve beceriksiz bir lider" diyor paylaşımında.
Bir tane daha Fransız François var. Onun adı da François-Marie Banier. Ünlülerin fotoğrafçısıydı. Yüksek sosyete avcısıydı. . 50 milyar dolarlık servetiyle dünyanın en zengin kadını gösterilen yaşlı Liliane Bettencourt'u avladı. Onunla büyük aşk yaşamaya başladı.
İhtiyar Liliane, sosyete avcısı sevgilisini tam 1.3 milyar euroluk hediyeye boğunca Fransa ayağa kalktı. Günlerce manşetlerden taşınca bu François, ihtiyar sevgilisi tarafından kovuldu.
Dünyanın en zengin iki kadınından biri olan Lilliane Bettencourt yeryüzünün kozmetik kraliçesi ve L'oreal'in sahibiydi.Ve bu iki François'in yanında bir de Françoise vardı.
O da Dünyanın en zengin kadını Lilliane Bettencort'un kızıydı. Dedesi Nazi hayranıydı ama bu François de gitti sülalesi hahamlarla dolu bir Yahudi ile evlendi. L'oreal'ın koltuğuna oturduğunda kendisi de Yahudiliğe geçiş yaptı. Ömrünü Yahudilik ve İsrail üzerine araştırmalarla geçirdi. Filistinli bebekleri katleden İsrail'in kadın askerlerine milyonlarca dolarlık hediye yağdırdı.
İsrail'de nükleer ve biyolojik silah üreten laboratuvarlarda çalışan akademisyenlerin cebine yüzbinlerce dolar koydu. İsrail'deki Ölü Deniz onun kozmetik ürünlerinin hammadde kaynağıydı. Tel-Aviv koca denizi adeta ona vermişti. İsrail'le yaşadığı aşkı ve küresel sermaye ile bağlantılarını burada anlatmaya kalksak sayfalar yetmez.
Şimdi bu İsrail aşığı Françoise Bettencourt'un ortağı olduğu bir Fransız yayın organı var. Adı; L'Opinion gazetesi… Dünyanın en zengin iki kadınından biri olan Françoise'in gazetesi işi gücü bıraktı, Türkiye'deki seçim sürecine kilitlendi. Taa Fransa'dan "Türkiye'deki 6'lı masa desteklenmeli" diye çığlık attı. "Amerikalıların ve Avrupalıların, kendilerini Erdoğan sonrası döneme hazırlamalarının vakti geldi." diye yazarak adeta nara attı. "En şanlı aday Ekrem İmamoğlu" yazarak İstanbul Belediye başkanını öne çıkardı.
"Adayım Ekrem" demeye getirdi. Seçimlerde muhalefetin kazanacağını coşkuyla haykırdı ve hem Amerikalıları hem de Avrupalıları, Türkiye konusunda uzun vadeli strateji belirlemeye çağırdı. Fransa ile Türkiye arası yaklaşık 3500 km. Binlerce km öteden dünyaya Türkiye'deki seçimler için seslendi. "Eyy yeryüzü" dedi. "Türkiye'de oylarını Millet İttifakı'na yani muhalefete vereceklere el uzatın" diye devam etti. El uzatmanın şekli nasıl olacaktı. Françoise'in gazetesi bu konuda henüz bir açıklama yapmadı. Gerek yoktu.
Nasıl yapılması gerektiğini bilen bilirdi. L'Opinion gazetesinin "Türk muhalefetine destek" ve "Ekrem İmamoğlu geliyor" konulu haberini okurken, aklıma Hatay'ın CHP'li Belediye başkanı geldi. "Adayımızın kim olacağını uluslararası karar vericiler belirleyecek" diyordu.
Onu bunu bilmem ama Françoise'i de barındıran ve L'Opinion gazetesinin de sahipleri arasında bulunan Bettencourt ailesi dünyada uluslararası karar vericiler arasında gösteriliyordu.
Tıpkı ABD Başkanı Biden gibi onlar da Türkiye'deki seçimlerde muhalefete destek verilmesini istiyordu. Pandemi, savaşlar, krizler, kaoslar… Fark etmezdi.
Ne kadar da meraklıydılar Türkiye'deki seçimlere… Ne kadar da sevdalıydılar bizim muhalefete. Acaba nedeni neydi? Tahmin edenler, edemeyenlere anlatsın bir zahmet. Ben yoruldum! Batılılar neden hep bizim seçimlere muhalefeti desteklemek ve zafer elde etmek için koşarak geliyor? Hadi düşünün. Bugün 26 Ağustos… Malazgirt zaferi ve Türklerin Anadolu'ya gelişinin yıldönümü… Ben biraz bununla ilgileneyim!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Katiller panikte (25.11.2024)
- CHP'ye Trump darbesi (24.11.2024)
- Yumruklar konuşuyor (21.11.2024)
- Musk savaşı başladı (18.11.2024)
- "Trump; "Ben deliyim" (16.11.2024)
- İyiler de kazanır ama... (14.11.2024)
- Ödleri neden patlıyor? (11.11.2024)
- “Türkiye Günleri” yolda (09.11.2024)
- Trump namlunun ucunda (07.11.2024)
- Amerikan "ot"ları (04.11.2024)