MAALESEF adeta Türkiye'yi durdurmak için ter döken, takoz olmak için kendini yırtan bir muhalefetin olması bu ülkenin en büyük kaybı. İçeride yapmayı vaat ettikleri tek bir proje yok. Dışarıda ise hiç yoklar.
Ankara'nın uluslararası dış politikası nasıl olmalı konusunda tek bir fikirleri yok. Dünya nereye gidiyor umurlarında değil. Hayata geçirilen tüm projelere karşı olmak gibi bir akıl tutulması içindeler. Yapılan havaalanlarının, köprülerin isimleri ile uğraşacak kadar basiretsiz, "İsimleri değiştireceğiz" diyerek hazır projeler üzerinden nimetlenecek kadar da fukara ve çapsızlar. Tek dertleri var, Batı'nın yıllardır dört gözle beklediği, uğuruna ter döktüğü, bunun aşkıyla yanıp tutuştuğu bir projeyi hayata geçirmek. Yani Erdoğan'ı indirmek. Bunlara "Sonra ne olacak" diye sorsan bön bön birbirlerine bakarlar. Verecek cevapları yok. Hatta iktidar olsalar oturdukları masada birbirlerini yerler.
Halbuki hayal edemeyeceğimiz ölçekte büyük bir hızla bambaşka bir dünyaya doğru gidiyoruz. Daha 15 gün önce dünyanın en zengin işadamlarından Bill Gates "Coronavirüsün şiddetlisini henüz yaşamadık.
Yeni virüsler yolda" diyordu. Birden AB'nin Başkenti Brüksel'de düzenlenen "Fetiş festivalinden" tüm dünyaya yayılmaya başlayan Maymun Çiçeği virüsü ile karşı karşıya kaldık. Virüslerle ekonomiler alt üst ediliyor, ülkeler batırılmaya ve teslim alınmaya çalışılıyor. Amerika'nın eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, 3 başkan ile çalıştı. Bugün de ABD'de sözü geçen ve dış politikada ilk kapısı çalınan kişi olarak sahne alıyor.
Financial Times'a 15 gün önce verdiği röportajda "Eskiden olduğu gibi Rusya ve Çin'i asla yan yana getirmemeliyiz" diyordu.
Ukrayna yem olarak özellikle ABD tarafından Rusya'ya verildi. Moskova bir bataklığın içine sokuldu. Rusya bugün gelinen noktada ilginç açıklamalar yapıyor. "Ukrayna ile anlaşacağız" demiyor. Bu savaş üzerinden "Batı ile anlaşmaya hazırız" çağrıları yapıyor. Yakın bir gelecekte Çin'den koparılmış bir Moskova'yı Batı ile kol kola görürsek şaşırmayacağız.
NATO'yu kale almayan Avrupa da bu savaş sayesinde ABD'nin patronu olduğu askeri oluşumun kucağına tamamen oturdu. Yakında Avustralya'dan Japonya'ya kadar çok sayıda ülkenin NATO'ya katılımı gerçekleşip, Çin bölgesinde yalnızlaştırılacak. ABD, Avrupa'yı Polonya'ya, Ortadoğu'yu Türkiye'ye bağlayıp, Çin'le Pasifik'te kozlarını paylaşmaya hazırlanıyor. Bunu bir "ABD-Çin savaşı" olarak da beklememek lazım. Pakistan'da Çin yanlısı hükümeti devirip ABD yanlısı iktidarı kurdular. Şu anda ABD istihbaratı Hindistan'a yığınak yapıyor. Dünyanın en büyük nüfusuna sahip iki ülke arasında sınır kavgaları ile fitne tohumları ekildi, zaman zaman silah sesleri duyulmaya başladı. ABD'nin gazıyla yakın bir gelecekte "Çin-Hindistan savaşı" başlatılıp, Pekin'e diz çöktürülürse kimse şaşırmasın. ABD'nin en derin adamı ve mutlaka takip edilmesi gereken adamı Kissinger o son röportajda "Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Yine söylüyorum eğer savaş tamtamlarını duymuyorsanız, sağırsınız demektir" diye bas bas bağırdı. Demek ki planlar yapıldı, fitne tohumları ekilmeye başlandı. ABD'nin dış politikası tamamen Kissinger Doktirini üzerine kurulu. Dünyanın en derin adamı o doktrinde bakın ne diyor; "Birbirleriyle savaşan taraflar bizi kurtar diye ABD'ye gelmeli..." Evet ABD fitne tohumlarını attıktan sonra ayağına geleceklere hazırlanıyor. Yeni BM, yeni NATO yolda. Yeni savaşlar ve yeni ekonomik krizler kapıda. Afrika'da güç savaşları başladı bile.
Unutmayın her yeni dünya düzeni milyonlarca insan öldürülerek kuruldu.
Birileri yeni dijital ekonomik sisteme geçişi hızlandırmak üzere sabotajlar düzenliyor. Gıda savaşları kapıya dayandı. Batı başkentlerinde özellikle Amerika'da siber ordular kuruluyor.
Uzaya milyarlarca dolarlık yatırımlar yapılıyor, yüzlerce uydu fırlatılıyor. Filmlerde gördüğümüz uzay savaşları artık bir hayal değil. Birçok ülke lazer silahları geliştiriyor.
Uzaydan nokta atışı yapılarak lazerle her yeri imha etmek artık rüya değil.
Türkiye Devletini yönetenler tüm bu gelişmeler üzerine yoğunlaşıyor. Lazer silahları dahi geliştiriyor. Savunma hamleleri yapıyor.
Dış politikaya ağırlık veriyor. Yeni NATO'da söz sahibi oluyor, format atıyor. Yarınlara hazırlanıyor. Ya bizim ittihatçı kafa muhalefet..?
Dış politikada sıfırlar. Hatta sıfırın altında eksi.
Gündemlerinde "Ekrem'in kalabalık içinde sadece Mansur'a selam vermeden yanından geçmesi" var. O yüzden boşuna söylemiyoruz.
Birbirlerine selam bile vermeyenler yarın iktidar olsa birbirlerini yer. Dışarıya bakmaya zaten mecalleri yok. O yüzden iktidara gelemeyecekler ve tasfiye olacaklar. Dünyanın dünyayı yemeye hazırlandığını göremeyenlerin sonu tasfiyedir!..