BEKİR HAZAR

Hoppala Richard

CHP'Lİ Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş'ı kutluyorum.
Dürüst davrandı, Millet İttifakı'nda kimin başkan adayı olacağı konusunda net konuştu ve nokta atışı yaptı; "Cumhurbaşkanı adayı, sadece bilgi ve başarıyla olmuyor.
Uluslararası karar vericilerin işaret edeceği bir aday olacak" dedi. Halk TV'nin genel yayın yönetmenliği görevini yürütürken Şaban Sevinç bir iddia ortaya atmıştı.
CHP Genel Merkezi'nde Tuncay Özkan ile yaptığı bir konuşmayı aktarmıştı. Şaban Sevinç'e göre Tuncay Özkan o görüşmede kendisine şunları söylüyordu; "Burada bir karar merkezi var ve önemli kararlar orada alınıyor. Ben daha çözemedim, gizli bir karar merkezi. Kararlar orada alınıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu o kararları MYK'ya getiriyor ve o kararları oradan geçiriyor. Biz de partinin kararları gibi kabul ediyoruz." Gizli merkez var mı? Varsa orada koltuklara kimler oturuyor? Bilmiyoruz. Yalnız son günlerde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu devamlı bir konuyu gündeme getiriyor. Millet ittifakının buluştuğu 6'lı masada hazırlanan bildiriyi Kemal Bey'in bir elçiyle yabancı bir başka büyükelçiye gönderdiğini söylüyor.
Yabancı büyükelçi düzeltmeleri yapıp, onay verdikten sonra 6'lı masadaki liderlerin bildiriyi imzaladığını söylüyor. Şimdi bu iddiayı sıradan biri ortaya atsa, düşünür dururuz. Ancak İçişleri Bakanı elinde belge var ki günlerdir bu iddiayı ortaya atıyor. Ve çok ilginçtir günlerdir CHP'den bu konuda tek bir yalanlama gelmiyor. O zaman bu toplumdaki herkese de "Türkiye'deki siyasi partilerin imza atacağı bildiriyi düzelten ve onay veren yabancı BÜYÜKELÇİ kim?" sorusunu yöneltme hakkı doğuyor.
Millet İttifakı'nın da üzerinde olan bir Büyükelçi mi var? Bu tabi olma doğru mu?
Ancak sömürge ülkelerinde büyükelçi liderleri yönettiğine göre Millet İttifakı bu soruya neden tatmin edici bir cevap vermiyor ya da yalanlamaktan ısrarla kaçıyor? Muharrem İnce CHP'den istifa ettiği gün "Amerika'dan demokrasi dilenenlerle aynı çatı altında olamam" diyordu. Dünyadaki solcuları anlayamadığını söylüyor ve şöyle devam ediyordu; "Türkiye'deki muhafazakarlar önceden bize komünistler Moskova'ya diyorlardı. Ben şimdi sağcılara Moskova'ya diyeceğim. Solcuların bir kısmı da Amerikan taraftarı olmuş. PYD'yi savunuyor bana. PYD kim? Trump diyor, geri çekildiği zaman Amerikan kuyularının bekçisi. Amerikan petrol kuyularının bekçisini bana solculuk adına savunuyorlar." O günlerde PYD'yi savunan "Ülkelerini koruyorlar" diyen Kemal Kılıçdaroğlu'ydu.
Amerikan Fox TV'nin desteklediği CHP'nin eski genel sekreteri Süheyl Batum da CHP'deki küresel sisteme çalışan isimleri açıklıyordu. Amerika'nın yeni büyükelçisi işe başlıyor ve ilk olarak Ekrem İmamoğlu'nu ziyaret ediyordu. Parti lideri dururken, 81 ilden bir tanesinin belediye başkanını ziyaret etmek ilginçti. Çok enteresan bir partiydi CHP. İstanbul'u karların teslim aldığı günde belediye başkanı Boğaz'da İngiliz elçiyle rakı-balık yapıyordu 3 saat.
16 milyondan daha önemli olan bu İngiliz elçiyle buluşmada neler konuşulduğu hâlâ açıklanmıyordu. Şeffaf parti ve şeffaf iktidar vaad edenler İngilizle rakı-balığın içeriğinden kaçıyordu. "Yahu sadece kalkan balığı ciğeri yiyip, rakı içtik" de diyemiyorlar. O zaman adama "16 milyondan daha değerli mi bu?" diye sorarlar. Demek ki içerik 16 milyonu kenara attıracak kadar önemli.
Ama ne? Böyle bir soruyu sorsak da cevap gelmeyeceğini biliyoruz. Ancak çok ilginç bir şey oldu. ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nde "Doğu Akdeniz'de Fırsatlar ve Sınamalar: ABD'nin Çıkarlarını ve Bölgesel İşbirliğini İncelemek" başlıklı bir oturum düzenlendi. Sonuçta kendisinden binlerce kilometre uzaktaki bir denizdeki çıkarları için toplanıyordu Amerikalılar.
Toplantıya başkanlık eden William Richard Keating "Türkiye'nin yeniden Batı rotasına girmesi kaçınılmazdır. Bu doğrultuda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'yla görüştük" diyordu.
Hoppala Richard yandan gel! Adam rotadan saptığımızı söylüyor. Rusya ile ilişkilerimizin mantıklı olmadığını iddia ediyor. "Türkiye değişecek" diyor. Kıbrıs'ta işgalci olmakla suçlandığımız toplantıda "Türkiye'nin istediğimiz noktaya gelmesini bekleyemeyiz" diyerek binlerce km uzakta Amerikan çıkarları için bir belediye başkanından medet umduklarını açıklıyor resmen. Allah Allah!
Çok özel hareketler bunlar. Bana bunu Millet İttifakı'ndan 6 artı 1'den o kadar lider arasından bir kişi izah edemez. Sadece Hatay Belediye Başkanı açıklayabilir. Ona mı sorsam acaba? Alo Hatay!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.