Bir bilen
Pakistanlı nükleer silah uzmanlarıyla teknisyenlerimizin bir araya geldiği ve Saddam'ın bu oluşuma sermaye ile ortak olacağı konusunda CIA bilgi götürmüştü Beyaz Saray'a. Demirel ajanın iddiaları karşısında şaşkına dönmüştü. "Böyle bir oluşumdan HABERİM yok" diyordu.
O dönemde Demirel'in lakaplarından biri de "BİR BİLEN"di. Ancak o CIA ajanına "Asla böyle bir şey olamaz. Yoksa haberim olurdu. Kesinlikle olamaz" diyordu. CIA ajanı Demirel'i dinlemiyordu.
"Bakın Saddam sermayesi ile atom bombası yapmaya kalkmanız sizin, Saddam'ın ve Pakistan'ın akıbetini belirler" diye uyarıyordu. Türkiye'deki nükleer enstitünün başkanı, Stockholm'de ASEA Atom Merkezi'ni ziyaret ederek uzmanlarla gizli anlaşmalar yapmıştı. Ajan tüm bunların CIA merkezinde başkanın masasında rapor olarak durduğunu söyledi.
Fransızlar'ın da Saddam ile işbirliği içinde olduğunu İsrail'in bunu adım adım takip ettiğini açıkladı. Saddam ya tek başına yapacaktı nükleer silahı ya da Türkiye ile ortak. CIA ajanı, Demirel'e "Asla buna müsaade etmeyiz" diyordu. Brezilya, Kazakistan ve Türkmenistan'a müracaat ettiğimizi, uranyum anlaşması peşinde koştuğumuzu söylüyordu. Demirel hala "Tüm bu olanlardan haberim yok" diyordu şaşkın şaşkın. CIA ajanı Demirel'in yüzüne baktı ve "Sayın Başbakan istifa ederek herhangi bir ülkeye kısa bir süre için dinlenmeye gitmek ister misiniz" diye sordu. Demirel öfkelendi, "Devamlı darbeler yaparak ülkeyi hep 50 yıl geriye götürüyorsunuz. Sizinkiler mi bizimkileri yönetiyor, yoksa bizimkiler mi sizi" diye çıkıştı. Bu görüşmeden üç ay sonra 12 Eylül darbesi geldi.
ABD Başkanının kulağına eğildiler ve "Türkiye'de bizim çocuklar başardı" diyerek darbeyi haber verdiler. O dönemler askerlerin ülkeyi yönettiği, hükümetlerin herşeyden habersiz olduğu dönemlerdi.
Askerler de NATO kanalıyla Pentagon'a bağlıydı. Her darbede hükümetler yıkılırken, askerler içinde hata yapıp raydan çıkanlar, NATO dışındaki yerlere yönelip pusulayı şaşıranlar derhal tasfiye ediliyordu. Son dönemde Türkiye içinde bazı askerler ABD'ye karşı çıkarken, Avrasya'ya yönelim başlatıyorlardı.
FETÖ işte bu noktada harekete geçirildi.
Avrasyacı askerleri içeri attı. Donanmayı adeta dağıtarak hemen her noktada FETÖ'cü subayları kilit noktalara getirdi. Bugün o donanmanın ne kadar önemli olduğunu Akdeniz'de bulunan doğalgazdan anlıyoruz. 15 Temmuz'un darbe girişiminin nedenlerinden birini de artık görüyoruz. Tüm uzmanlar "Hayal edemeyeceğiniz kadar petrol de var" diyorlar. Daha da ötesi Ege ve Karadeniz'in de doğalgaz ve petrol kaynadığını açıklıyorlar. "Akdeniz'den daha fazla hem de" diyerek... Darbeyle Türkiye'yi parçalara ayırıp haklarımızı peşkeş çekeceklerdi. En son Fransa, Kıbrıs Rum kesiminden adada askeri üs isteyerek anlaşma imzaladı. 7 ülke üs için sırada.
Akbabalar bölgemize akın ediyor. Çakallar pusuya yatıyor. Savaş gemileri cirit atıyor.
Rum Bakan çıkıyor "Artık Türkiye'nin daha da büyümesini engelleyemeyiz.
Geçmiş olsun" diyor. Kaybetmemizi istiyorlar. Ankara avuçlarının içinde olsun diye yanıyorlar. İstanbul'a göz dikiyorlar...
Yıkmak istedikleri donanmamızdan 130'u aşkın savaş gemimiz aynı anda tatbikata başlayarak sırtlanlara "Bölgede denizlerde en güçlü benim" mesajını veriyor. Böyle bir ortamda S-400'lerin teslimatını Temmuz'dan da öne aldığımızı açıklıyoruz. Artık kendi silahlarımızı yapıyor, tank, füze, helikopter, savaş uçağı, İHA-SİHA filoları, uçak gemileri üretiyoruz. Ve Allah'a şükür, neleri ürettiğimizi BİLEN, karar veren, imza atan Cumhurbaşkanları ile yönetiliyoruz.
Ve artık içimizdeki herşeyden bihaberlere rağmen darbeleri gömen, tezgahları gören bir BİLEN MİLLETİMİZ de var.
Artık farklıyız...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Ninni (29.11.2024)
- Putin’in köpeği (27.11.2024)
- Katiller panikte (25.11.2024)
- CHP'ye Trump darbesi (24.11.2024)
- Yumruklar konuşuyor (21.11.2024)
- Musk savaşı başladı (18.11.2024)
- "Trump; "Ben deliyim" (16.11.2024)
- İyiler de kazanır ama... (14.11.2024)
- Ödleri neden patlıyor? (11.11.2024)
- “Türkiye Günleri” yolda (09.11.2024)