Yenidoğan Çetesi'nin katlediği bebeklerin aileleri konuştu: Yerde kan vardı! Bebeğimizin dizi mosmordu
Yenidoğan Çetesi'nin işlediği bebek cinayetlerinin mağduru ailelerinin paylaşımları, Türkiye'nin gündemine oturdu. Yüreği yanan anne ve babaların çete ve anlaşmalı oldukları hastanelerde yaşadıkları sorunlar akıllara durgunluk verdi. Mağdur anneler paylaşımlarında, herhangi bir hastalık tespit edilmemesine rağmen çocuklarının yanlış tanılarla günlerce hastanede kaldıklarını belirtti. Gayet sağlıklı doğmasına rağmen çocuğunun başka bir odaya alındığını belirten bir anne ise "Odaya gittiğimde yerlerde kan, bebeğimin dizinde mosmor bir iz vardı." dedi.
Geçtiğimiz günlerde İstanbul'da kan donduran bir olay meydana geldi. Yenidoğan bebekleri anlaşmalı hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarla 10 bebeğin ölümüne neden olan çete çökertildi. Davada 22'si tutuklu olmak üzere 47 şüpheli yargılanırken, mağdur annelerin sosyal medya üzerinden Reyap Hastanesi ve Yenidoğan çetesi hakkında yaptığı paylaşımlar kan dondurdu. Mağdurların anlattıkları olayın iğrenç yüzünü bir kez daha gözler önüne serdi.
"UMARIM CEZAEVİNDEN ÖLENE KADAR ÇIKAMAZ"
Mağdurlar arasında yer alan Sümeyra isimli bir kadın, çocuğunu 2018 yılında Esenyurt'ta bulunan Reyap Hastanesi'nde dünyaya getirdiğini belirterek, "ciğerine su kaçmış" denilerek çete lideri Doktor Fatih Sarı tarafından bebeğinin 1 hafta yoğun bakıma alındığını söyledi.
Mağdur kadın, paylaşımında şu ifadeleri kullandı:
"Benim oğlum 2018 Ekim sonunda Esenyurt Reyap Hastanesi'nde doğdu. Ciğerine su kaçmış denerek bu doktor Fırat Sarı tarafından yoğun bakıma alındı ve 1 hafta yoğun bakımda kaldı. Doktora kalsa 3 4 gün daha kalması gerekiyordu ama biz imza verip çocuğu çıkarttık. O zaman da durumdan şüphelenmiştik çünkü bize 2-3 gün deyip 7 günde çocuğu taburcu etmemişlerdi. Çocuğum yoğun bakımda biberona alıştı beni reddetti. Aramızda bağ kurmamız çok zorlaştı. Hakkımı helal etmiyorum. Umarım cezaevinden ölene kadar çıkamaz."
"BANA 'ANİ BEYİN ÖLÜMÜ GERÇEKLEŞEBİLİR' DEDİLER"
Şule isimli bir sosyal medya kullanıcısı ise, Reyap Hastanesi'nde 1 ay önce doğum yaptığını belirterek, hastanede başına gelen ilginç olayları anlattı.
Mağdur anne, şu ifadeleri kullandı:
"Reyap Hastanesi İstanbul'da 1 ay önce doğum yaptım. Doktorum N.J. Hanım, doğum hatası sebebiyle (sıvı yutmuş) bebeğimi daha göremeden yoğun bakıma almışlar. Yenidoğan yoğun bakımda bebeklerin başında gece doktor yok, sadece hemşire ve görevlilere emanetler. Hemşire ve görevliler birbirinden habersiz, maske ve eldiven takmıyorlar. Bebek sağlığıyla ilgili biri iyi diyor. Her neyse, ben çocuğumu 8. günün sonunda aldım, 15 gün kalacak dediler. Hemen başka bir doktora götürdüm çünkü bana ani beyin ölümü gerçekleşebilir dediler. Çocuğumu çıkardığım için doktor, çocukta hiçbir sorun olmadığını söyledi. Kanında mikrop da yokmuş, neden benim çocuğuma antibiyotik kullanıldı? Beni neden çocuğumdan 8 gün ayrı bıraktınız? Enfeksiyon, sarılık, solunum sıkıntısı dediniz… Doktor tatile çıktı, yalandan her gün kontrol ediyormuş gibi yapıyor. Dediniz ki bunların hepsini devletten para almak için yapıp çocuğumu kullandınız ve bana uygulanan tedavi dokümanlarının çoğunu hala vermediniz. Sizin yaptığınız her şey planlı, yazıklar olsun! İlk doğumumu da orada yaptım ama artık sizin gözünüzü para hırsı bürümüş.
"ÇOCUĞUMU 5 AYRI DOKTORA GÖTÜRDÜM"
Bakın ben çocuğumu aldığım gecenin sabahına kadar tek bir dakika uyumadım, solunum sıkıntısı olduğunu söyledikleri için olur da nefesi kesilir diye! Sizi yönlendirmek istemem ben 5 ayrı doktora götürdüm hepsi de çocuğun hiçbir sorunu yok boşuna tutmuşlar dedi. Çoğu doktor Reyap Hastanesi deyince gülümsüyor, garipsemiyor. Yerinizde olsam o para gözlere çocuğumu yem etmem."
"1 HAFTA BEBEĞİMDEN AYRI KALDIM UYKU UYUMADIM"
Bir başka mağdur ise, hastanede benzer senaryolarla insanların mağdur edildiğine dikkat çekerek, "Hep aynı hikaye zaten, ya su yutmuştur ya da solunum sıkıntısı var gerçekten yazık ya. İnsanlar bebekleri hasta diye gözyaşı döküyor. 10 gün o kapıda yaşamış biri olarak söylüyorum. Ben de bebeğimi görünce baktım gayet sağlıklı kendim tüm sorumluluğu alıp imza atıp çıkardım ki bebeğim de hiçbir şey yoktu. Hakkımı helal etmiyorum. Ben 1 hafta bebeğimden ayrı uyku uyumadım." ifadelerini kullandı.
"YERLERDE KAN, BEBEĞİMİN DİZLERİNDE MOSMOR BİR İZ VARDI"
Yenidoğan çetesi tarafından mağdur edilen Dilay isimli kullanıcı ise gayet sağlıklı doğmasına rağmen çocuğunun başka bir odaya alındığını belirterek, "Odaya gittiğimde yerlerde kan, bebeğimin dizinde mosmor bir iz vardı." dedi.
Mağdur anne şu ifadeleri kullandı:
"Şu an gündem olan yenidoğan bebek çetesi ile ilgili Muğla Menteşe'de özel bir hastanede yaşadım. Çocuğum gayet sağlıklı doğdu ama hemşireler gün içerisinde odaya gelip benden alıp başka odaya götürdüler, getirdiler. Sürekli bu sabahtan gece 12'ye kadar devam etti. Sonrasında götürdükleri odaya gittiğimde yerlerde kan, bebeğimin dizinde mosmor bir iz vardı. Bir tane hemşire de bir günlük bebeğe ağlamasın diye Youtube.com'dan çizgi film açmış, onu dinletiyordu. Ben kanları görünce şoka girdim, kahroldum, sonrasında iyice gerildim.
"BELKİ DE BENİM BEBEĞİM DE BUGÜN OLMAYACAKTI"
Sonrasında Dr. Hanım'ı görmek imkansızdı, bir 5 dakika mesai bitimi kontrol etti, gitti. Gece 11 gibi solunum sıkıntısı var, enfeksiyon var diye bebeğimi yoğun bakıma almak istediler ki Yücelen'de bebek yoğun bakımı bölümü yok. Ben çıldırdım. Allah'ın verdiği hissiyatla mı bilmiyorum. İlk anne oluşumdu, hastaneyi birbirine katıp gece 12'de sevkini kestirdim Sıtkı Koçman'a. Belki benim bebeğim de bugün olmayacaktı. 4 yıldır yaşadığım bu travmayı unutmadım, her gün beddua ediyorum. Yücelen Hastanesi'nin geçmiş yıllarının araştırılmasını talep ediyorum. CİMER'e de şikayet edeceğim."
İDDİANAMENİN DETAYLARI ORTAYA ÇIKTI
Öte yandan, Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar ve Terör Suçları Soruşturma Bürosunca yürütülen soruşturma sonucunda hazırlanan fezlekenin gönderildiği Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı 494 sayfalık iddianamesini tamamladı.
İddianamede, şüphelilerin, hastaların mevcut durumlarını olduğundan daha ağır göstererek, olması gerekenden daha uzun süre yatışlarını sağlayarak SGK'den yüksek ücret tahsil ettikleri, bazı hasta yakınlarından fazladan para alınarak maddi çıkar elde edildiği ve karın çoğunluğunun sağlık çalışanı olan örgüt üyesi şüphelilerle paylaşıldığı belirtildi.
ŞÜPHELİLERİN AMACI BEBEKLERİN İYİLEŞMESİ DEĞİL MADDİ KAZANÇ
Hastane sahipleri ve başhekimlerin örgüt hiyerarşisine dahil olmamakla birlikte örgüte yardım ederek maddi çıkar sağladıkları ifade edilen iddianamede, şüphelilerin yaptıkları bu işlemlerle yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde elde edilen kazancı 3-4 katı artırdıkları kaydedildi.
Bebek hastaların, uygun sağlık hizmeti almasını sağlayacak hastanelere sevki yerine şüphelilerin seçtiği örgüt adına karlı görünen hastanelere yatırıldığı anlatılan iddianamede, bu noktada esas amacın bebeklerin sağlık durumunun iyileştirilmesi değil maddi açıdan en fazla kazanç elde edilmesi olduğu kaydedildi.
"BEBEKLERİN ENFEKSİYON KAPIP ÖLÜMÜNE NEDEN OLDULAR"
İddianamede, maktul bebeklerin her türlü enfeksiyona açık olan yenidoğan yoğun bakım ünitelerine yatırıldığı, bu şekilde bazı bebeklerin enfeksiyon kapmasına, bazılarının da ölümüne neden olunduğu aktarılarak, şüphelilerin usulsüz şekilde düşümünü yaptıkları ilaçları hastaneden çıkarıp satarak maddi kazanç elde ettikleri vurgulandı.
Özel Hastaneler Yönetmeliğine aykırı şekilde işletme devri yapılarak danışmanlık hizmeti adı altında şüpheli Fırat Sarı'nın elebaşısı olduğu "yenidoğan suç örgütünün" çok sayıda hastaneye az sayıda doktorla hizmet vermeye çalıştığı belirtilen iddianamede, sağlık hizmetinin doğrudan hemşire ve hemşire yardımcılarıyla verildiği, bu nedenle bebek ölüm sayılarının arttığı ifade edildi.
İddianamede, tıbbi yöntemlerden uzak tek düze, bebeklerin mevcut özel sağlık durumlarıyla bağdaşmayan uygulamalar gerçekleştirildiği, hemşirelerin kendisini doktor olarak tanıttığı ve doktor olarak müdahalede bulundukları aktarılarak, bazı şüphelilerin yenidoğan yoğun bakımlarını kapasitenin üzerinde doldurduğu, hemşirelerin usule aykırı epikriz raporları yazdığı anlatıldı.
Şüphelilerin incelenen dijital materyallerinde "kötü hasta değerleri, iyi hasta değerleri" gibi şablonlar bulunduğu dile getirilen iddianamede, şüphelilerin çoğu zaman hastaların kan değerleri ve enfeksiyon olup olmadığı gibi hususlarda gerçekte bir tetkik veya tahlil yapmaksızın kendi gözlemlerine göre bebeği iyi veya kötü olarak kategorize ettikleri, raporların şablon olarak tek elden hastane dışındaki merkezden yazıldığı kaydedildi.
"ANNE KARNINDAYKEN BEBEĞE İĞNE YAPTILAR"
İddianamede, ölen bebeklerin ailelerinin ifadelerine de yer verildi. Soruşturma kapsamında ifadesi alınan Hakan H., eşinin hamilelik sürecinde bir hastaneye gittiğini, ancak doğum aniden başladığında doktorlarının bel fıtığı sorunu yaşadığı için başka bir hastaneye gittiklerini söyledi. Gittikleri hastanede yeni doğan yoğun bakımı servisinde yer olmadığı cevabını alan Hakan H. özetle şunları anlattı: "112'ye bildireceklerini ve müsait hastane bakacaklarını söylediler. Yaklaşık yarım saat sonra Bağcılar'daki özel bir hastaneden bizi kabul ettiklerini söylediler. Hastanenin özel ambulansı gelerek bizi aldı. Hastaneye vardığımızda bizimle ilgilenen bir doktor yoktu. Sadece ebe vardı. Sabaha Barış Y. isimli doktor eşimi muayene etti ve sezaryen doğum gerektiğini söyledi. Hamileliğin henüz 25. Haftası olduğu için bebeğin daha gelişimini tamamlamadığı bu yüzden anne karnından bir iğne yapacaklarını söylediler" dedi.