Hudutta kahramanlık destanı! Bizim kahramanımız Türkiye
Rusya-Ukrayna savaşında 14'üncü güne gelindi. Harbin gölgesinde tahliyeler devam ederken, bu tahliyeler altında binlerce hikayeyi taşıyor. İşte Kapıkule ile Hamzabeyli sınır kapılarından kesitler… 70 yaşındaki Aytaç amca Karabağ gazisi. Ukrayna'da okuyan kızının sınav gününe savaş denk gelince hiç düşünmeden kızını kurtaran, sığınaktaki insanlara maddi manevi destek sağlayan bir kahraman...
Rusya-Ukrayna savaşında 14'üncü güne girildi. Savaşın gölgesinde tahliyeler devam ederken, bu tahliyeler geride binlerce hikayeyi barındırıyor. 70 yaşındaki gazi Aytaç amca Karabağ gazisi. Ukrayna'da okuyan kızının sınav gününe savaş denk gelince hiç düşünmeden kızını kurtarmaya, sığınaktaki insanlara maddi manevi yardım eden bir kahraman... Aşçı Hüseyin down sendromlu oğlunun kahramanı. Sanki dünyada hiç savaş yokmuşçasına gülümseyen Misha, "Babam benim kahramanım" diyor...
"BENİM KAHRAMANIM TÜRKİYE"
Gözleri barış yeşili olan Anya kızlarının kahramanı. Küçük kızı Abida, "Annem bana 'savaşa hayır' demeyi öğretti" diyor mutlulukla... Sahra Küçük henüz 16 yaşında bir lise öğrencisi fakat vatanseverliği, duyarlılığı ve farkındalıkları yetişkinlere taş çıkaracak cinsten. Sahra, "Benim kahramanım Türkiye" diyor ve ekliyor "Yollarda çok korktuk. Ama sınır kapılarında bizi bekleyen Türk hükümeti görevlileri ve sivil toplum kuruluşları vardı. Türk olmak demek dünyanın hiçbir yerinde kendini yalnız hissetmemek demektir."
"KIZIM SAVAŞ BÖLGESİNDEYKEN BEN AZERBAYCAN'DA KALAMAZDIM"
Aytaç İslam Aslanov: "Ben gaziyim. 1992 yılında Hocalı Katliamı sırasında gazi oldum. Başımdan vuruldum kafatasım parçalandı. Aylarca hastanede kaldım. Azerbaycan bana gazilik unvanını verdi. Biz Azerbaycan'da yaşıyoruz. Kızım Ukrayna'da üniversitede Ekonomi okuyor uzaktan eğitim ile. Kızım sınavı için 24 Şubatta Ukrayna'ya gitti. Ve 25'inde savaş başladı. Biz çok korktuk. Hemen kızımın yanına gittim. Çok korkmuştu. Kızım savaş bölgesindeyken ben Azerbaycan'da kalamazdım. Kızımla bir süre Ukrayna'dan çıkamadık sığınakta kaldık. Eşim Azerbaycan'da kaldı. Ben gazi olduğum için deneyimliyim. Sığınaktaki insanlara yardım ettim.
"BİZ SAVAŞ NEDİR MAĞDURİYET NEDİR BİLİRİZ"
Onlara bir bomba patladığında veya silahlı bir çatışma olduğunda nasıl davranmaları gerektiğini anlattım. Onlara maddi ve manevi yardım ettim. Azerbaycan'daki arkadaşlarımı aradım. Sığınaktaki kişilerin iş yerleri evleri yanmıştı onlar için yardım istedim. Arkadaşlarım binlerce dolar gönderdi. Biz savaş nedir mağduriyet nedir biliriz. Her zaman mağdurların yanındayım."
"TÜRK HÜKÜMETİ BİZE SAHİP ÇIKTI"
Hüseyin Orbay: "Bir Türk restoranında baş aşçıyım. İki oğlum ve eşim ile birlikte geldik. Oğlum Misha down sendromlu onunla yolculuk çok zorlu geçti. Yolda hastalandı. Ama çok şükür ben ve ailem sağ salim ülkemize geldik. Kiev büyükelçimiz Yağmur Ahmet Güldere'ye, Türk Hükümeti'ne çok teşekkür ederiz oradayken bile bize sahip çıktılar. Allah hepsinden razı olsun."
"TANIDIĞIM BÜTÜN RUS'LAR SAVAŞA ÇOK TEPKİLİ"
Anya Yegerova (35): Ben iki kızım ve kocam Kami ile geldik. Savaş çıkınca sığınağa gittik. Siren seslerine göre hareket ediyorduk. Sığınaklar çok soğuk. Işık yok, yemek yok, su yok. Hissettiğim tek şey korku. Bombalara silahlara şahit olduk. 4 günde Türkiye'ye geldik. Buradan Azerbaycan'a geçeceğiz. Tanıdığım bütün Rus'lar savaşa çok tepkili. 'Savaşın kazananı olmaz, biz savaş istemiyoruz. Çıkıp sokaklara eylem yapmak, savaş istemiyoruz diye bağırmak istiyoruz. Ama Putin'den korkuyoruz. Bizi hapse atar. Bizim televizyonlarımızda gerçekler yansıtılmıyor. Biz savaş çıkartmıyoruz bizim Ukrayna ile problemlerimiz farklı, Ukrayna günahlar'diyorlar. Biz Ukrayna'da çok huzurluyduk. Yazık oldu her şeye. Savaşın bir an önce bitmesini diliyorum.
'TÜRKİYE'YE ULAŞABİLİRSEK HEMEN YERLERİ ÖPECEĞİM.'
Sahra Küçük(15): "Biz ailece Ukrayna'da yaşıyoruz babamın işlerinden dolayı. Biz sadece Türk kanallarını izliyoruz, onlara güveniyoruz. Bomba düştüğü andan beri tedirginlik hayatımızın merkezi oldu. Annem ben ve kız kardeşim geldik Türkiye'ye. Romanya'dan Bulgaristan'a oradan da Türkiye'ye geldik. Babam orada kaldı çünkü bizim sokaktan sahiplendiğimiz 5 kedimiz 3 tane de köpeğimiz var. Onların hepsini taşımamız mümkün olmadığı için babam ben burada onlarla kalırım dedi. Kedi ve köpeklerimiz için babam onları terk etmemek için Ukrayna'da, bombaların ortasında kaldı. Bizi Türkiye'ye gelmemiz için zorladı. Yolculuğumuz iki gün sürdü. Yoldayken dedim ki 'Türkiye'ye ulaşabilirsek hemen yerleri öpeceğim.' Romanya sınır kapısında otobüsümüz durdu ve bizim iner inmez sorduğumuz ilk soru 'Türkler nerede?' oldu. Türk bayrağını görünce içimiz ferahladı. AFAD, UMKE, KIZILAY... Onları görünce gözlerimiz doldu. Hemen bizi yanlarına aldılar. Çorap, ayakkabı, mont, battaniye, yemek, su verdiler. Biz Türk olduğumuz için çok şanslıyız. Türk olmak demek dünyanın hiçbir yerinde kendini yalnız hissetmemek demek."