Etleri lime lime edilen Osmanlı sadrazamı! 1000 parçaya böldüler
Osmanlı dönemindeki sadrazamlar, devletin en üst düzey yöneticileri olarak büyük bir sorumluluk altındaydılar. Ancak, bazıları bu sorumluluğu kötüye kullanarak yolsuzluk, rüşvet ve zimmete para geçirme gibi suçlar işlediler. Tarihte, bu tür suçlar işleyen hırsız sadrazamların sayısı hiç azımsanmayacak kadar çoktu. Ancak, adalet sistemi bu tür suçlularla sert bir şekilde mücadele etti.
Suç işleyen sadrazamlar, genellikle ağır cezalara çarptırıldı ve hükümet tarafından derhal görevden alındılar. Bazılarının ise hemen hepsinin akıbeti aynı oldu; halkın gözünde itibarlarını kaybettiler ve tarihte kötü bir şöhretle anıldılar. Osmanlı'nın adalet anlayışı, devletin temel değerlerine olan bağlılığı ve halkın hakkını koruma konusundaki kararlılığıyla bilinirdi. Bu da hırsız sadrazamların sonunun kaçınılmaz olduğunu gösteriyordu. İşte 1000 parçaya bölünen sadrazam...
İşte, para hırsları yüzünden hayatları celládın baltasında yahut ilmiğinde noktalanan sadrazamlardan birkaçının öyküsü:
Kemankeş Ali Paşa:
Dördüncü Murad döneminin sadrazamı olan Kemankeş Ali Paşa, padişahın çocuk yaşta tahta çıkmasıyla devlette güç kazandı. Ancak, gurura kapılarak rüşvet ve yolsuzlukla suçlandı. Bağdat'ın İranlılar tarafından işgal edilmesiyle suçlarına bir yenisini ekleyen Ali Paşa, sarayda boğularak infaz edildi ve tüm malvarlığına el konuldu.
Hezarpâre Ahmed Paşa:
Sultan İbrahim'in sadrazamıydı. 7 Ağustos 1648'de, askerin baskısıyla görevinden alındı. Ancak, yeniçeriler Paşa'nın idamını talep edince, rüşvetle biriktirdiği hazinesinden bir çuval altın alıp saklanacak bir yer aramaya başladı. Kapı kapı dolaşan Ahmed Paşa, her seferinde reddedildi. Sonunda bir konağa sığındı, ancak konak sahibi onu ihbar etti. Yakalandı ve Sadrazamlık makamına götürüldü, o zamanki adıyla "Paşakapısı".
Yeni Sadrazam Sofu Mehmed Paşa'nın huzuruna çıkarıldı. Mehmed Paşa, af garantisi verince, Ahmed Paşa sakladığı parayı söyledi. Ancak hemen idam edildi. Cesedi çıplak bir şekilde bir çınar ağacının altına bırakıldı. Bir rivayete göre, etinin mafsal ağrılarına iyi geldiği söylentisi yayıldı ve halk, Ahmed Paşa'nın cesedini parçaladı. Sonunda, sadece kemikleri kaldı.
Bu olaydan sonra, rüşvetçi sadrazam "hezarpáre" yani "bin parça" olarak anıldı.
Sarı Süleyman Paşa:
Dördüncü Mehmed döneminin sadrazamı olan Süleyman Paşa, beceriksizliği ve rüşvetçiliğiyle tanındı. Savaşta başarısız olunca İstanbul'a kaçtı ve servetini saklamak için bir Yahudi'nin evine sığındı. Ancak hükümdarın emriyle yakalanarak idam edildi ve servetine el konuldu.
Siyavuş Paşa:
Sarı Süleyman Paşa'nın idamından sonra sadrazamlığa getirilen Siyavuş Paşa, kısa süre sonra askerlerin ayaklanmasıyla karşılaştı. Konutu basıldı ve Paşa zorla parçalanarak öldürüldü. Bu karanlık olaylar, Osmanlı tarihindeki hırsız sadrazamların sonunun ne kadar korkunç olduğunu gösteriyor.
Osmanlı İmparatorluğu'nun hırsız sadrazamları, kendi hırslarının ve ahlaksızlıklarının sonucu olarak trajik ve utanç verici bir şekilde hayatlarını kaybettiler. Bu olaylar, tarih boyunca güçlü ve zengin yöneticilerin bile adaletin önünde hesap vermeleri gerektiğini göstermektedir.