AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten A Haber'e özel açıklamalar! Kılıçdaroğlu'na sert tepki: Sahte milliyetçilik peşinde!
Son dakika haberi... AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik Adana'da A Haber muhabiri İlter Yeşiltaş'ın sorularını yanıtladı. 7'li koalisyonun cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'na tepki gösteren Çelik, "Sahte milliyetçilik peşinde" dedi.
7'li koalisyon 14 Mayıs sonrası neden söylem değiştirdi? CHP seçimden sonra neden afetzedeleri hedef aldı? Muhalefet seçimi neden manipüle etmeye çalıştı?
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, A Haber canlı yayınında İlter Yeşiltaş'ın sorularını yanıtladı.
İşte o açıklamalardan satır başları;
Saat 17'yi Sinan Bey'in açıklamasını beklemek lazım. Onun adına konuşuyor gibi olmayayım. Kendileri bir istişare süreci yürüttüler Sayın Cumhurbaşkanımızla görüştüler sonuç olarak da kararlarını saat 17 gibi açıklayacaklar.
SİNAN OĞAN'IN KARARI NE OLACAK?
Ama yaptığımız değerlendirme şu bizim bütün bu ilk turdaki sonuçlardan sonra bizim partimizin çok güçlü bir kapasitesi vardır biz her yeri sandık sandık analiz ederiz. Her bölgeyi analiz ederiz. Vatandaşlarımızın tercihlerini daha doğru anlamaya daha doğru konumlandırmaya çalışırız. Çünkü siyaset nihayetinden toplumdan devlete doğru yapılan bir iştir. Toplumsal talebi iyi görmek lazım. Zaten toplumsal talebin temsiline siyaset diyoruz. O açıdan diğer adayların aldığı oylara da bakıyoruz. Biz bütün vatandaşlarımızın oylarına talibiz. Bu çerçevede baktığımızda Sinan Bey'in aldığı oyları analiz ettiğimizde Türkiye'nin birlik ve bütünlğü konusunda oy veren vatandaşlarımızın son derece hassas olduğunu yine Sinan Bey'e oy veren vatandaşlarımızın terörle mücadele konusunda, terörle mücadelenin güçlü bir şekilde sürmesi konusunda hassas olduğunu görüyoruz.
KILIÇDAROĞLU VE ÇEVRESİ SESSİZ!
Terör örgütlerinin Avrupa'daki faşistlerin çeşitli terör örgütlerinin ciddi bir şekilde bu Türkiye'ye dönük beyanlarından dolayı rahatsızlık duyduklarını görüyoruz. Bu beyanlar karşısında Sayın Kılıçdaroğlu'nun sessiz kalması hatta etrafında ona destek verenlerin destek açıklayan siyasilerin bu terör örgütlerinin beyanlarının üstüne koyarak işte cumhuriyeti yıkacağız yeniden kuracağız özerklik ilan edeceğiz diyorlar bir kısmı da terörist başına bir imtiyaz verilmesinden bahsediyor. Bütün bunlar karşısında Sinan Bey'e oy veren vatandaşlarımızın da çok yüksek bir tepkisi olduğunu bu yaklaşımları güçlü bir şekilde reddettiklerini görüyoruz.
"CUMHUR İTTİFAKI'NIN DEĞERLERİNE YAKINLAR"
Dolayısıyla Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Cumhur İttifakı'nın ortaya koyduğu prensiplerle daha uyumlu bir daha yakın bir yaklaşımları olduğunu değerlendiriyoruz. Ben Sinan Bey'e oy veren vatandaşlarımızın bu bakımdan ikinci tur açısından Cumhur İttifakı'nın ortaya koyduğu değerlere Cumhurbaşkanımızın özellikle tek vatan tek millet tek bayrak diye kampanyasının ana mottosu üzerinden ifade ettiği değerlere daha yakın olduğunu değerlendiriyorum.
KILIÇDAROĞLU SAHTE MİLLİYETÇİLİK ÜRETMEYE ÇALIŞIYOR
Tabi Kemal Kılıçdaroğlu sahte milliyetçilik üretmeye çalışıyor. Bir yaklaşım koydu ortaya ki bunu uzun zamandır koyuyor ve deniyor. PYD/YPG ile sorunu olmadığını söyledi. Buna benzer birçok ifade kullandı. Aynı şekilde TSK'nın sınırlarımızı korumak güvenliğimiz sağlamak için ortaya koyduğu tavır karşısında tezkere Meclis'e geldiği zaman 'hayır' oyu vermişlerdi. İşte bütün bu çerçeveye baktığınız zaman aslında şu anda yapmaya çalıştığı şey kendisinin asli yaklaşımının dışında taktik bir duruştur. Böyle yaparak vatandaşlarımızın oylarını ve tercihlerini manipüle etmeye çalışıyor. Şu anda bir sahte milliyetçilik üretmeye çalışıyor, sahte siyaset peşinde koşuyor.
14 Mayıs'a kadar bizim bir sürü beyanımız olmasına rağmen 'siz terör örgütlerine destek veren siyasetçilerin size dönük beyanları karşısında sessiz kalıyorsunuz' diye uyarmamıza rağmen burada söylemeleri gereken şey eğer size verilen destek terör örgütlerine müspet bakan siyasetçilerin verdiği destekse bu siyasetçilerin ve bu partilerin açık şekilde ret etmeleri gerekirdi. Ama Kılıçdaroğlu bunların hiçbirini yapmadı. Aynı çizgiyi 14 Mayıs'a kadar sürdürdü. Şimdi birileri akıl vermiş milliyetçi seçmenin oylarını manipüle etmek üzere sahte milliyetçilik üretiyor. Bazı yerlere 'hudut namustur' diye pankartlar asmışlar. Evet hudut namustur ama bu hudutları korumak üzere tezkere Meclis'e geldiğinde Kılıçdaroğlu ve CHP buna karşı çıktı. Bu sahtelik o kadar ortada ki artık her tarafından dikişleri çözülüyor.
Şu anda çok daha ciddi bir yalan siyaseti ile karşı karşıyayız. CHP genel merkezindekiler sustular 2 belediye başkanı çıkıp resmen vatandaşlara yalan söylediler. Anadolu Ajansı'na saldırdılar sonra 'Biz açık ara öndeyiz. Ankara ve İstanbul gelen oylarla sonucu ila edeceğiz' dediler. Türk siyasi hayatında en büyük saygısızlıklardan birine imza attılar. Milli iradeye saygısızlık yaptılar. Bakın sandıklar açılmış sayım bitmemiş daha milli irade tecelli etmemiş sandığa ipotek koyar gibi seçim sonucu ilan ettiler.
Ben hemen basın toplantısı yaptım. Sandığa ve vatandaşın iradesine saygı gösterin dedim. Kılıçdaroğlu 14 Mayıs'tan önce sakın sokağa çıkmayın çok büyük olaylar olacak ifadelerini kullandı. O gün bir kişinin bile burnu kanamadı. Ufak tefek olaylar dışında seçim süreci sakin şekilde yapıldı. Herkesin elinden gelen gayreti gösterdi. Buna bakıldığı zaman bu yalan siyasetinin devam ettiği vahim bir şey söyledi Mansur Yavaş. Yavaş kendisinin ait olduğu sosyoloji karşısında düştüğü zor durumdan İmamoğlu ile birlikte çıkmak için '3 kere terörist başı Öcalan'ı serbest bırakmak istediler' diyerek bizim ittifakımıza bizim partimize saldırdı. Baştan aşağı yalan söylüyorlar. O düzenlemelere bakılsa teröristlerin ve elebaşlarının bütün düzenlemelerden istisna tutulduğu onlara herhangi bir imtiyaz verilmesinin söz konusu olmayacağını açık şekilde görecekler. Bunu neden yapıyorlar? Çünkü açık şekilde Mansur Yavaş "Selahattin Demirtaş'ın sözlerini olumlu buluyorum. Demirtaş kazanırsak 'PKK'nın silah bırakma sözü var.' diyor." İşte bunu esas alıyor ve konuşuyor. Öte yandan Meclis'in ve AK Parti'nin ortaya koyduğu iradeyi karalamaya çalışıyor. Selahattin Demirtaş'ın beyanı esas alarak Meclis'in iradesine ise manipülasyon yaparak ortaya bir yaklaşım sergiliyor.
Mansur Yavaş kendisini milliyetçi olarak ifade ediyordu ama 14 Mayıs'a kadar gelen süreç boyunca Türkiye'nin büyün milli değerlerine hakaret edilirken suskun kaldılar. Bunu iyi görmek lazım. Şimdi sağa sola milliyetçi temalı pankartlar asıyorlar. Bunu yaparak daha büyük bir tepki ile karşılaşıyorlar. Seçmen kendisine yalan söylediğini görüyor. Burada daha saygısız işler ortaya çıkıyor. 2-3 tane pankartla seçmen iradesini manipüle edebileceklerini vatandaşımızı kandırabileceklerini düşünüyorlar. Vatandaşlar 'yalan söylüyorlar' diye sesini çıkarıyor. Onların 'PKK'ya silah bıraktıracağız' demesinden kasıtları PKK'yı dağdan indirip şehirde meşrulaştıracak milis gücü haline getirme stratejisi. Mansur Yavaş bu siyasetlerin arka planını bilmediği için konuştuğu konularda bilgisiz olduğu için bu tip bir tuzağa rahatlıkla düşebiliyor. Üstelik bunu savunup AK Parti'ye ve Cumhur İttifakı'na saldırıyor.
SEÇİM ÜZERİNDEN AFETZEDELERE HAKARET
Terör örgütlerine söylemedikleri sözleri işçiye, çiftçiye, esnafa ve öğretmene söylediler. Geçmişte bunu Kemal Kılıçdaroğlu yaptı. Hepsini tek tek tehdit etti. Niye yaptı? Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti'ye destek veriyorlar diye bunu yaptı. Bunları demokratlıkları sahte bir demokratlık. Depremzedelere yönelik linç kampanyası yine devam etti. Farkı görüş belirten sanatçılara bunu yaptılar. Muharrem İnce'ye karşı büyük bire linç kampanyası yaptılar. İnce'ye dönük linçlere karşı suskun kalıp onay verdiler. Gelinen nokra depremzedelere dönük sistematik bir saldırı var. Yurt dışındaki vatandaşlara dönük olarak da bunu yapıyorlar. Ne için? ? Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti'ye destek veriyorlar diye yapıyorlar.
Seçim kampanyası boyunca kalp işareti yapmaya çalıştılar seçimden sonra masaya yumruk atmaya başladılar. İşte gelinen nokta bu. Depremzedelere söyledikleri bu zehirli söyleri terör örgütlerine söylemiyorlar.
ERDOĞAN MİLLETİN RUH KÖKÜNE BAĞLI BİR SİYASETÇİDİR
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın temel siyasi bakışı toplumun taleplerini en ince ayrıntıya kadar dinleyip onu siyasette temsile dönüştürmek. Bu yöntem tamamen demokratik bir yöntemdir. Cumhurbaşkanı Erdoğan milletin ruh köküne bağlı bir siyasetçidir. Devletin halkın yapmanın arkasında siyasi bir mücadele ve ömrünü feda etmiş bir irada var.
BAŞKAN ERDOĞAN'IN REHAVET UYARISI
Rehavet siyaset ve toplum için tehlikelidir. Sıfırdan seçim yapıyoruz, herkes sandığa gitmeli.