Türkiye’nin karanlık yılları | 1990’lar ve faili meçhul cinayetler! CHP-HDP'nin ortaklığı yeni değilmiş
A Haber’in hazırladığı Kayıp Yıllar özel programının bugünkü bölümünde 1990’lar yaşanan ve karanlık dönem olarak geçen faili meçhul cinayetler ele alındı. O dönem yaşananları Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Furkan Kaya değerlendirdi.
12 Eylül 1980'de Kenan Evren'in yaptığı darbeden sonra 8 yıllık Turgut Özal hükümetlerinin kurulup ülkenin istikrar ile tanışması süreci yaşandı, kalkınma hamleleri için mücadele edildi. Ancak 1990'lar koalisyon ve Kayıp Yıllar olarak tekrar ülkenin kaderini esir aldı.
O yıllar aynı zamanda Karalık Yıllar olarak da geçiyor çünkü suikastlar, şüpheli cinayetler ülkenin her yerinde görünüyor. İşte o dönem Türkiye'nin içine düştüğü buhranı A Haber'e konuk olan Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Furkan Kaya anlatı.
Furkan Kaya'nın öne çıkan sözleri:
"Türkiye'nin özellikle 70'li yıllar yani sokaklardaki o anarşi kaosun artık 90'lı yıllarda terör faaliyetlerine ve suikastlara döndüğü görmekteyiz. Aslında bunlar birbirlerini tetikleyen şeyler yani Türkiye'nin istikrarına karşı kaos, anarşi ve terör kartlarının aynı anda sahaya sürüldüğünü görüyoruz.
Rahmetli Turgut Özal'ın 1989 seçimi ve partinin yavaş yavaş güç kaybetmesi Özal'ın Köşk'e çıkması ve BAŞKANLIK sistemini getirmeye çalışması, bunun altyapısını hazırlamaya çalışması yavaş yavaş milli dediğimi kurumları da MİT başta olmak üzere yeniden tasnif etmeye çalıştı. O günlerde Kürt sorunu diye çok köpürtülen ve PKK ile Kürt vatandaşlarımızı yan yana getirenlere karşı kesin çözüm ortaya koyduğu bir süreçtir.
Dolayısıyla Özal'ın ölümüne kadar olan süreçteki suikastlara dikkatli bakmak lazım. 31 Ocak 1990 Muammer Aksoy suikastı… Kendisi çok önemli bir isimdi ve Adalet Komisyonu'nda yer alıyordu. Evinin önünde öldürüldü. Türk İstihbarat tarihinin önemli isimlerinden biri olan Hiram Abas suikasta kurban gitti. Ve Turgut Özal'ın MİT başına geçirmek istediği bir isimdi. Ancak cinayete kurban gitti.
Türk tarihinin en şerefli komutanlarından olan Eşref Bitlis 17 Şubat 1993 yılında hayatını kaybetti. O da cinayete kurban gidenlerden. Uçağının düşmesi hala aydınlatılamadı. Eşref Bitlis o dönemde Irak'ın kuzeyine giderek oradaki Kürt liderle bir araya geldi ve Kürt soruna kalıcı çözüm bulmak PKK ile Kürtler arasına mesafe koyacak kalıcı çözümleri bulduğu zaman suikasta kurban gitti.
Eşref Bitlis'ten sonra 17 Nisan 1993'te Cumhurbaşkanı Turgut Özal şüpheli bir şekilde öldü. İşte tüm bunların hepsinin arka arakaya gerçekleşmesi ve Türkiye'nin o dönemki milli politikalarını tam anlamıyla sahaya yansıttığı dönemde bu suikastlar zincirinin yaşanması ve Turgut Özal'ın şüpheli ölümü bence çok önemlidir. Bundan sonra 24 Mayıs 19993'te 33 asker Elazığ-Bingöl yolunda otobüsten indirildi ve kurşuna dizildi.
19991-1993 KOALİSYON YILLARI
1983'ten 1991'e kadar Anavatan Partisi hükümet oluyor fakat 1989 yerel seçimlerinde oy kaybetmesi Turgut Özal'ın Köşk'e çıkıp seçimi erken almasıyla koalisyon dönemi başlıyor. O dönemde Türkiye için siyasi ve toplumsal kaos tezgahlanıyor. İnsanların hükümete ve güvenlik güçlerine olan güvenini sarsmaya çalışıyorlar.
Siyasi yasakların bitmesiyle Süleyman Demirel geri dönüyor ve DYP seçimden yüzde 28 oyla çıkıyor. Ve yine pazarlılar dönemi yaşanıyor. SHP'nin HEP yani Hürriyetçi Emek Partisi yani bugünkü HDP'nin ilk siyasal organizasyonu olan HEP'in Meclis'e girmesidir. Burada SHP (1980 darbesi sonrası kapatılan CHP'nin içinden çıkan parti) Meclis'e girmek ve oylarını artırmak için Hep ile ittifak kuruyor. Bu ittifak DYP nezdinde ciddi bir sıkıntı oluşturuyor. Süleyman Demirel, o dönem HEP'in PKK'nın siyasi uzantısı olduğunu söylüyor.
Bunlar Meclis'e girdiği zaman Meclis'in güvenirliği ve korunurluğu sıkıntıya düşüyor. Ama SHP ittifak yaptığı için HEP'i içeri sokarak SHP'nin koalisyona girmesini sağlamıştır. Demirel'in gönlünde HEP'siz SHP var o dönem için. 24 saatlik bakanlık pazarlığı yapılıyor. O zaman ekonomi de ciddi bir problem. Enflasyon var ekonomik kriz yaşanıyor. Cumhurbaşkanı Özal bu koalisyonun kurulsa bile ömrünün olmayacağını ifade ediyor."