Sosyal medyanın seçimlere müdahale tehdidi! Seçimlerde sosyal medyanın rolü
Sosyal medya günümüzde önemli bir yer kaplıyor. Pek çok kişi bu platformları ya eğlence için kullanıyor ya da ilgi duydukları konularda içerikler üretiyor. Peki milyonları buluşturan sosyal medya platformları bu kadar masum mu? Aslında sosyal medya devleri, manipülatif içeriklerle seçimlere de yön veren bir hal almış durumda. İşte sosyal medyadaki seçim oyunu…
Bir zamanlar dikkat kesildiğimiz bilgisayar sesi bize masan dünyanın kapılarını aralıyordu. Evet internetten bahsediyoruz. Yani, dijital devrimin ayak seslerinden. Peki bugün internet, insanların hayatlarını kökten değiştiren hatta, sosyal yaşamdan, siyasi seçimlerine kadar yön veren bir dijital devrime nasıl dönüştü? Bundan tam 19 yıl önce bir kolej odasında kurulan Facebook önceleri sadece Harvard Üniversitesi öğrencilerinin kullandığı bir sosyal etkileşim platformuydu. Kısa süre içinde çevre üniversitelere, liselere ve şirketlere yayıldı.
Hızla büyüyen sosyal ağ sadece 2 yıl içinde milyonları buluşturan bir platforma dönüştü. Spordan ekonomiye magazinden siyasete insanların ilgi alanlarına hizmet eden sayfalar dahi açıldı. Bu sosyal ağı kullanmak için ise paradan daha değerli bir şey vermek gerekecekti. Kişisel verileri kullanan sosyal ağlar, insanların hayat görüşünü değer yargılarını olaylara bakış açısını hatta siyasi görüşünü en yakınından daha iyi bilen bir şekle büründü. Kitleleri yönlendirmede son derece etkili hale gelen sosyal medya bir anda seçim kampanyalarının merkezi oldu.
Seçimlerde veri sömürgeciliğine yönelik ilk büyük örnek ise 2008'de ABD'de Barrack Obama'nın yürüttüğü seçim kampanyasıydı. Sosyal medyanın gücünü manipüle ederek hedef kitleye ulaşan Obama iki kez başkanlık koltuğuna oturdu. Peki ne yapmıştı Obama? Ve nasıl yapmıştı? Sosyal medyada hedef kitleye ulaşmak için yapması gereken ilk şey projenin başına en uygun kişiyi getirmekti. Bu isim Mark Zuckerberg ile birlikte Facebook'u kuran Chris Hughes'den başkası değildi.
Hughes 2007'de Facebook'tan ayrılarak Obama'nın dijital seçim kampanyasının başına geçti. İlk olarak barackobama.com'da düzenlemelere gitti. Bir diğer site de mybarackobama.com'du. Hughes, burayı gençlerin sosyal etkileşim ağı haline getirdi. Taraftarların Obama'ya destek veren içerik üretmeleri için bir mecra oluşturuldu. Obama'yı öven yaklaşık 400 bin video üretilerek Youtube'a yüklendi. Çok sayıda blog oluşturularak da yazılı içerikler hazırlandı. Hedef kitle, bu çalışmalarla sosyal medyada sık sık Obama ile ilgili reklam ve içeriklerle karşılaşıyordu. Djital kampanya o kadar büyüdü ki gençler sitedeki bağış yap tuşu ile Obamanın seçim sürecini dahi fonlamaya başladı.
Tüm bu çalışmaların sonunda obama gelmiş geçmiş en başarılı sosyal medya kampanyası ile iki kez ABD başkanlığına seçildi. Obama'nın seçimi kazanması, bunun öncesinde sosyal medya üzerinden milyonlarca seçmene ulaşması ve dahası, gençlerden önemli miktarlarda bağış toplaması ABD siyasetinde yeni bir döneme kapı aralamıştı. Sosyal medyanın politik propaganda amacıyla kullanılması konusunda bir aydınlanmaydı bu. Seçimler artık meydanlarda değil, bilgisayar başında kazanılıyordu! Çok geçmeden 2018'de Cambridge Analytica skandalı patlak verdi. Sosyal medyada yapılan algı yönetimi bu kez Donald Trump'a ABD başkanlığını getirdi.
Cambridge Analytıca İngiltere merkezli iş dünyası ve siyasi partiler için veri analizleri yapan bir araştırma şirketi. Kişisel verileri kullanan şirket oluşturduğu profiller ile hedef kitlenin seçimlerini etkiliyor. Şirketin CEO'su Alexander Nix'ın verinin gücü ve psikografik hakkında verdiği çarpıcı örnek ise her şeyi özetler nitelikte. 2018 başkanlık seçimlerinde Trump için çalışan şirket 50 milyon Facebook kullanıcısının verisini "This is your djital life" uygulaması aracılığıyla elde etti. Bu verilerle seçmenlerin karakteristik özellikleri hakkında profiller oluşturuldu. Özellikle kararsız seçmen üzerinde duruldu. Bu seçmenlere isim dahi verildi: ikna edilebilirler. Sosyal medyada kararsız seçmenlere yönelik özel içerikler oluşturuldu. Seçmenler farkında bile olmadan gösterilen haber ve içeriklere maruz kalarak seçimlerini Trump'tan yana kullandı. Şirket Brexit'te de aynı yöntemle İngiltere'deki referandumun sonuçlarını etkilemeyi başarmıştı. Skandal veri sömürüsünün ortaya çıkmasının ardından Facebook'un yargılanma süreci başladı. Zuckerberg Facebook'un kullanıcı verilerinin izinsizce kullanıldığını kabul etti. Ve izinsiz kullanılan verilerle seçim kampanyalarının etkilediğini de itiraf etti.
Mahkemede özür dileyen Zuckerberg 5 milyar dolarlık rekor ceza ödedi. Skandalın ardından Delete Facebook yani Facebook'u sil kampanyaları başlatıldı. Facebook'un itibarı sarsılırken Trump başkanlık koltuğunun keyfini çıkarıyordu. Ta ki bir sonraki seçim dönemi gelene kadar. Ancak bu kez seçimin baş aktörü Twitter'dı. İbre ise Joe Biden'ı gösteriyordu. 2018'deki başkanlık seçiminin ardından Amerika Birleşik Devletleri görülmemiş protestolara sahne oldu. 6 Ocak'ta Başkanlık Kurulu Seçiciler Kurulu Başkanı resmi olarak seçmek üzere toplandığında Trump Beyaz Saray önünde miting düzenledi. Kısa süre sonra Trump taraftarları Kongre binasını bastı. Sosyal medya devleri ise kanlı baskına ilişkin paylaşımlarının kışkırtıcı olduğu gerekçesiyle Trump'ın hesaplarını önce askıya aldı. Bir süre sonra da kapattı. Başkanlığı süresince attığı tweetler ile dünya gündemini değiştiren Trump artık tek bir tweet bile atamıyordu.
Peki aynı sosyal medya hesapları Joe Biden için ne yaptı? Twitter ve Facebook Biden'ın imajına zarar verecek olan haberlere sansür uygulamaya başladı. New York Times gazetesinin Biden'ın oğlu Hunter Biden'ın Ukrayna'daki biyolojik silah laboratuvarının fonlanmasını organize ettiği yönündeki haberler Facebook ve Twitter gibi mecralarda sansürlendi. Yine aynı gazetenin Biden'ın bir münazarada kulaklık taktığına dair haberleri de sosyal medyada sansürledi. 2016'de Trump için Cambridge Analytica ile işbirliği yapan Facebook ile 2020'de Biden'ın imajı zarar görmesin diye sansür uygulayan Facebook aynı. Ancak çıkarlar farklı.
Sosyal medyada siyasi çıkarlara göre şekillenen algı operasyonları Elon Musk'ın Twitter'ı satın almasının ardından bir kez daha gün yüzüne çıktı. Matt isimli gazetecinin hesabından paylaşılan ifşa dosyalarında 2020'deki başkanlık seçimlerinde hem Biden'ın hem de Trump'ın ekibini bazı paylaşımların kaldırılması için Twitter ile iletişime geçtiği ancak şirket çalışanlarının demokratlardan gelen talepleri dikkate alırken cumhuriyetçilerin taleplerini göz ardı ettiği ortaya çıktı. Şirket çalışanlarından birinin yazışmalarda "Biden ekibinden incelenecek daha çok şey var." şeklinde bir mail attığı da belirlendi. Hatta New York Post gazetesinin Biden'ın oğlu Hunter Biden ile ilgili haberlerine uygulanan sansürde "çocuk istismarı içerikli eklenti" dahi kullanılmıştı.
Musk'ın ifşa dosyalarında 6 Ocak'taki kanlı baskın sonrası Trump'ın sosyal medya hesaplarının askıya alınma süreci de paylaşıldı. Bir Twitter çalışanının "Bu ilk kez görevdeki bir devlet başkanını yasaklamak mı oluyor?" yorumu oyunun büyüklüğünü gözler önüne seriyor. Elon Musk ifşa dosyaları ile sosyal medya üzerinden bir devlet başkanının dahi hesaplarının ortadan kaldırılabileceğini tüm dünyaya gösterdi. Musk algı operasyonlarının en büyük parçası bot olan hesaplar için de harekete geçti. Twitter'daki bot hesapların silinmesine yönelik bir operasyon başlatılacağını duyurdu. Resmin daha büyüğüne baktığımızda ise karşımıza çıkan tam olarak dijital bir devrim. İnsanların hayatlarını önce kökten değiştiren sonra da etkileyip yönlendiren bir devrim.
Peki, 14 Mayıs'ta sandık başına gidecek olan Türkiye bu dijital devrimin neresinde? Aynı güç bu kez Türkiye'deki seçimler için sahnede. Twitter yeni algoritma düzenlemesi adı altında Türkiye'ye yönelik algı operasyonlarına başladı. Seçimlere 2 ay kala FETÖ ve PKK yanlısı hesaplar "sana özel" ve "takip edilenler" algoritmasıyla bilinçli olarak kullanıcıların karşısına çıkarıldı. Twitter'da gerçek hesaplar kadar bot hesaplar da seçmenlere yönelik manipülasyonda büyük rol oynuyor. Bu hesaplar belirli bir amaca hizmet eden kişiler ve terör örgütlerinin kitlelere rahatlıkla ulaşabilecekleri bir alana dönüşmüş durumda. Bot hesaplar aracılığıyla asrın felaketinin yaşandığı 6 Şubat'ın ardından Twitter'da özellikle endişe ve korku oluşturmak amacıyla yanlış bilgiler paylaşıyor.
Twitter'da son bir ayda paylaşım alan 30 etiket incelendiğinde, toplam 21 milyon 493 bin 445 hesaptan 266 milyon 334 bin 80 paylaşım yapıldığı görüldü. Bu paylaşımların 5 milyon 362 bin 730 yani yüzde 25'ten fazlası algoritmaların yönettiği bot hesaplar tarafından yapıldı. 1 milyon 493 bin 256 paylaşımın da FETÖ/PYD ve PKK'nın yönettiği bot hesaplardan yapıldığı belirlendi. CHP'li belediyelere ait ajanslar da 81 ilden seçmen izlenimleri adı altında algı operasyonlarını sürdürdü. Twitter'da "Artık milletin adamı Kılıçdaroğlu'na oy vermenin zamanı geldi. Oyum Kılıçdaroğlu'na" paylaşımı aynı anda birçok bot hesap tarafından yayıldı. Bu twettlerin deşifre olmasının ardından da hesaplar kapatıldı.
En başa döndüğümüzde Obama'ya ABD başkanlığını kazandıran sosyal medya ekibinin 6 kişilik beyin takımı da Amerika'dan kalkıp Türkiye'ye geldi. Ve muhalefetin seçmen algısını nasıl yönlendirebileceğinin üstünde duruyorlar. Bunun en somut örneği 6'lı koalisyonun cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlunun kendi mutfağından yaptığı konuşma. Kılıçdaroğlu'nun bu adımı yine aynı ekip tarafından Obama'nın Chicago'daki evinin mutfağında seçim kampanyası döneminde çekilen ve daha sonra yayınlanan fotoğrafları getiriyor akıllara. Daha önce 2015 ve 2019 seçimlerinde de Türkiye'ye gelen ekip Taksim'de bir otel odasında çalışmalarına başladı. Bu ekip neler mi yapıyor? Türkiye'deki seçmenlerin sosyal medyada attıkları her adımı analiz ediyorlar.