14 Mayıs’a doğru tehdit dili neden arttı? 7’li koalisyon tehdit dili ile ne amaçlıyor?
14 Mayıs'taki “Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Seçimlerine” doğru 7'li koalisyon tehdit dilini artırmış durumda. Koalisyonun görünür ya da görünmeyen tüm unsurları hem iktidarı hem seçmeni tehdit ederek sindirmeye çalışıyor. “Bakın artık iktidar değişecek. Ama acılı ama acısız, bu iktidar değişecek. Onun için herkes aklını başına devşirmeli. Hapislerde çürüteceğiz. Ağır cezalar getireceğiz.” naraları atılarak korku yayılıyor. Peki ama 7'li koalisyon tehdit dili ile neyi amaçlıyor? Siyasetin öne çıkan gelişmelerini A Haber canlı yayınına katılan Akşam gazetesi yazarı Murat Özer ile avukat Serkan Toper değerlendirdi.
Söyleyecek sözü olmayanların başvurduğu yöntemlerden biridir tehdit ve hakaret. Fikri yönden yaşanan acziyetin de en bariz göstergesidir. Şüphesiz gerilim de tartışma da siyasetin gerçekleri arasında. Ancak; kurulan bu cümleleri sorgulamak ve buna dur demek muhakkak ki demokrasiye inananlar için milli bir görev.
Tehdit, rakibinin bileğini bükemeyenler, siyasi iflas bayrağını çekenler için kaçınılmazın adıdır. Demokrasilerin er meydanından yani sandıktan umudunu kesenlerin çıkış noktası olarak gördüğü garabetin de ta kendisidir. 14 Mayıs seçimlerine günler kala tehdit dili yine kendini göstermeye başladı.
7'li koalisyonun ve destekçilerinin toplumun sinir uçlarına dokunan siyaset yapma tarzından geri adım atması beklenirken giderek hırçınlaşan üslup demokrasiyi hedef almaya başladı.
Muhalif siyasetçiler içinde tehdit dilini en çok kullanan isim 7'li koalisyonun ortak cumhurbaşkanı adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu. Kılıçdaroğlu'nun tehdit etmediği toplum kesimi neredeyse yok gibi. Tehditlerin odağındaki isimler kimi zaman hakim ve savcılar kimi zaman da yerli ve mili medya oldu. ''Türkiye'de can ve mal güvenliği yok'' diyerek yabancı yatırımcıya Türkiye'ye gelmeyin mesajı veren CHP, kendi ülkesinin iş insanlarına da parmak sallamaktan geri durmadı. Ana muhalefet partisinin tehdit dili hemen hemen her alanda kendini gösterdi.
CHP'nin başını çektiği 7'li koalisyon ve destekçilerinin tansiyonu yükseltme girişimi ilk değil elbet, son da olmayacağı aşikar. İktidarın, halk desteğini daha çok arkasına aldığı dönemlerde birçok kez gerilim siyasetine başvurdu ana muhalefet partisi ve ortakları. Türkiye'de demokrasiyi bir türlü özümseyemeyenler bu tür tehditlerle millete diz çöktürmeye çalıştı, çalışıyor. Demokrasiye inananlar ise bu zihniyetin karşısında dimdik durmakta kararlı. Bedeli ne olursa olsun.
7'li koalisyon tehdit dili ile ne amaçlıyor? "Hesaplaşacağız, AK Parti'yi kapatacağız" sözüyle ne amaçlanıyor? Muhalefet temsilcileri milleti seçimden önce neden tehdit ediyor? Tehdit siyaseti ile ne yapmak istiyorlar? "Ama acılı ama acısız" sözüyle sokağı karıştırmak mı istiyorlar? Siyasetin öne çıkan gelişmelerini A Haber canlı yayınına katılan Akşam gazetesi yazarı Murat Özer ile avukat Serkan Toper değerlendirdi.
Murat Özer'in önce çıkan sözleri:
"CHP'nin helalleşme ifadesi başında beri yalandı. Hiçbir şekilde gerçeklikle alakası yoktu. CHP önce kendi tarihiyle hesaplaşmaya başladı. Dersim ve diğer olaylar örneğine bunu görürüz. CHP, Türkiye ile onun duruşu ile bin yıllık Türk devleti ile hesaplaşmak istiyor. Kavga ettikleri de bu ülkenin tarihi ve değeridir. 15 Temmuz'da isteklerine ulaşamayan çevreler, darbecileri tanklarının eskortluğunda Genel Başkanları kaçıp gittiğinde görev bekleyenler hüsrana uğradı. Millet bedenleri ile vatana siper olarak onları tarihin çöplüğüne attı.
İşte oradan kalan öfkeleri hala bugün devam ediyor. Özgür Özel ağzından köpükler saçarak tehditler savuruyor. Peki Özgür Özel PKK'nın kanallarına konuşurken hiç böyle bir tavır gösterdi mi? Teröristlerle program yaparken o TV'nin altında '3 tane Türk askeri leşe döndü' diye altyazı geçtiğinde bir kez olsun Özgür Özel utandı mı? Hayır! İşte öfkesinin sebebi bu, çünkü bu devlet TSK aslına dönüp içindeki pislikleri temizledikten sonra Suriye, Irak ve Türkiye toprak sahasında PKK'nın başını kaldırmayacak hale gelmesini sağladı. İşte öfke buradan…
Her gün bir PKK elebaşı ortadan kaldırılıyor. Örgütün sözde yöneticileri Murat Karayılan, Mustafa Karası, Duran Kalkan bağırıp çağırıyor; 'Eğer bu iktidar gitmezse biz artık yok olacağız' diyor. Her gün ağlıyorlar öfkeleri buradan geliyor. PKK yok olmuş durumda, FETÖ Türkiye topraklarında silinmiş durumda. Sadece 40 bin tanesi Almanya'ya sığındı. Hepsi Türkiye'ye dönmek için hayal kuruyor. Ama hepsinin hayalleri 14 Mayıs'ta çöpe atılacak. Sefalete döndüklerini gördükçe daha fazla öfkelenecekler. Terörün beli kırıldıkça bu öfke daha da artacak."
Hukukçu Avukat Serkan Toper:
"FETÖ bir ihanet şebekesidir. FETÖ bir ABD ajanlık çetesidir. FETÖ bütün dünyada örgütlüdür. Türkiye'de biz buna FETÖ derken her ülkede ABD'nin menfaatlerine göre siyaseti ve devleti dizayn etmek isteyen bir yapılanmadır. FETÖ sadece bir dini cemaat kisvesiyle Türkiye'de siyasete kitlelere devlete sızmamıştır. Ülkücü kisvesiyle de Atatürkçü kisvesiyle de solcu kisvesiyle de milli görüşçü kisvesiyle de siyasete ve bürokrasiye karışmıştır. ABD'nin menfaatleri doğrultusunda siyaset güderler.
İşte bu hesaplaşma dilinden anladığımız şudur; siz misiniz ABD'nin menfaatlerine aykırı davranan, siz misiniz tam bağımsız lider Türkiye diyenler? Siz misiniz bölgesel ve küresel güç hayali kuranlar, siz misiniz Kızılelma'dan bahsedenler, İ'la'yi Kelimetullah'tan bahsedenler, siz misiniz Mustafa Kemal'in muhasır medeniyetler seviyesinden bahsedenler? İşte hesaplaşmaktan bahsettikleri tam da budur. Kitlesel olarak. Bunu bir dönem FETÖ eliyle yapmayı denediler 15 Temmuz sabah büyük Türk devleti her birini yerlere iç çamaşırlarıyla serdi. Bir daha denemek istiyorlar. Emin olsun ki vatanperverler korkmazlar."