Avrupa’da yükselen ırkçılık ve İslam karşıtlığı! Irkçılık siyasi tutum mu?
Batı'da özellikle Müslümanlara ve Türklere karşı ırkçılık günden güne yükseliyor. Peki Avrupa'da halkın, siyasetçiler ve medya tarafından körüklenen ırkçılığa karşı bakış açısı nasıl? A Haber muhabirleri kıtanın farklı noktalarında Avrupalılara mikrofon uzattı.
Irkçılık ve İslam düşmanlığı Batı'nın değişmez gerçeğine dönüşüyor. Öyle ki siyasetçiler ve medya tarafından körüklenen bu gerçek ayrımcılık, taciz ve hatta şiddete varan boyutlara ulaştı. Almanya'da göç, Mülteciler ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Radovan, "Almanya'da ırkçılık, mevcut durum, eylem alanları ve önlemler" başlıklı raporu tanıttı.
Raporda ırkçılık Almanya'da çok sayıda insanın günlük yaşamında karşılaştığı 'acı veren bir durum' olarak vurgulandı. Yine rapora göre Almanya'da yılda yaklaşık 22 bin aşırı sağcı saldırı gerçekleşiyor, her 24 dakikada bir ırkçılık suçu işleniyor.
Müslümanlar Almanya'da en az kabul gören azınlıklar arasında. Özellikle iş dünyasında Başörtülü Müslüman kadınlar sıklıkla ayrımcılığa maruz kalıyor. Başörtülü Müslüman kadınların, iş bulabilmesi için diğer kadınlara göre 4,5 kat daha fazla başvuru yapması gerekiyor. Müslüman kadınlar, yüksek nitelik gerektiren mevkiler için 8 kat daha fazla başvuru yapmak durumunda kalıyor.
İngiltere'de de durum farklı değil. Ülkede yaşayan Müslümanlar ırkçılığın artık şiddet boyutlarına ulaştığını dile getiriyor. Diğer yandan İngiltere'de birçok insan ırkçılığı cehaletle eş anlamlı görüyor. İnsanların doğuştan ırkçı olmadığını bunun siyasi bir tutum olarak ortaya çıktığını savunuyor. İngilizlere göre ülkede korkutucu boyutta bir ırkçılık var. Bunun nedeni ise kutuplaşma.
Bir diğer Avrupa ülkesi İtalya'da da, ırkçılık hayatın her alanında hissediliyor. İtalyanlar da İngilizler gibi ırkçılığın bir cehalet olduğu görünüşünde ırkçılığın ancak toplumsal eğitimle yenileceğini düşünüyor.
Avrupa Vatandaşlarının A Haber mikrofonlarına söyledikleri:
- Irkçılık maalesef her yerde var, resmi kurumlarda, halk arasında, okullarda. Şu anki hükümetin bu sorunu düzeltmek adına bir şeyler yaptığından eminim, özellikle SPD ve Yeşiller bu konuda daha duyarlılar. Önceki hükümetlerden daha hassas olduklarını düşünüyorum. Müslüman kadınlar her yerde kendini rahat hissedemiyor, ayrımcılık görüyorlar.
- Evet ırkçılığın olduğuna inanıyorum, ben köken olarak Yunanistan ve Polonya'dan geliyorum. Ben çok fazla bunu hissetmiyorum ama yaşlı insanların koyu tenli insanlara farklı baktıklarını gözlemliyorum. Buna hiç gerek yok. Özellikle Müslümanlar ayrımcılığa uğruyor.
- Bazen ırkçı muamelelere maruz kalıyorum. Örneğin bir eğlence mekanında adamın birisi yanımdan geçerken tükürdü.
- Irkçılık ve ayrımcılık her yerde var. Size kişisel bir tecrübemden bahsedebilirim. Müslüman kardeşlerimiz için ırkçılık konulu bir etkinlik yapmak istedik, ırkçılığa karşı nasıl davranmalıyız, böyle bir şeyle karşılaşınca nereye başvurabiliriz sorularına yanıt aramak için toplantımıza belediye başkanını da davet ettik. Belediye başkanı bize tepki gösterdi, sohbet sırasında ben de ırkçı ve ayrımcı ifadelerle karşılaştım. Her yerde, iş hayatında bu sorun var.
- Irkçılıkla alakalı yayımlanmış raporda özellikle şunun altını çizme ihtiyacı duyuyorum. Siyaset olarak zaten bir ayrımcılık söz konusu olduğu için başlı başına bir problem söz konusu. Ama bunun dışında elde edilen verilerin hiçbiri aslında bizim için sürpriz değil. Çünkü başörtülü olarak iş başvurusu yapıldığında ya da ev aradığınızda birçok konuda ayrımcılığa uğradığınızı görebiliyorsunuz.
Hem dil yeteneğinizi sorguladıkları hem de kişiliğinizi ve karakterinizi daha farklı bir şekilde algıladıklarını gösteriyorlar. Günlük hayatımızın içinde yaşadığımız bütün ırkçılıkla ilgili tecrübelerimizi sadece aktaramadığımız için biraz üzgünüm çünkü aslında rakamlar ya da yaşanan olaylar çok daha fazla ve çok daha yoğun.
- Herhangi bir işini ihlal etmek istediğinde düz yoldan ziyade o kadar zorlaştırıcı bir yol gösteriyorlar ki, "sen ya o işini halletme ya da çok zor şartlar altında hallet" diyorlar. Veya bizim kanunen haklarımız neler onları da bizim tırnaklarımızla kazıya kazıya öğrenmemiz gerekiyor. Çarşıda veya herhangi bir yerde bir şey sormak istediğimde benimle böyle Almanca anlamıyormuşum gibi Almanca konuşuyorlar. Daha sonrasında da düzgün bir Almanca konuştuğumda da şöyle bir ilk önce bakıyorlar çünkü beklemiyorlar aslında öyle bir Almancayı.