Sedef Kabaş hakaret talimatını kimden aldı? CHP neden hakarete sahip çıktı?
Cumhurbaşkanlığı makamına ve Başkan Recep Tayyip Erdoğan’a TELE 1’de hakaret eden Sedef Kabaş dün gece saatlerinde gözaltına alındı. Konuya ilişkin Adalet Bakanı Abdulhamit Gül "Milletimizin oylarıyla seçilmiş Cumhurbaşkanımızı hedef alan edepten nasipsiz, çirkin sözleri lanetliyorum. Haset ve nefretten doğan bu hadsiz ve hukuksuz ifadeler, milletin vicdanında ve adalet önünde hak ettiği karşılığı bulacaktır." ifadelerini kullandı. Sedef Kabaş’a tepkiler çığ gibi büyürken CHP yine hakaret dilini savunarak Sedef Kabaş’a sahip çıktı. Peki kim bu Sedef Kabaş? Hakaret talimatını FETÖ’den mi alıyor? Gündemin öne çıkan başlıklarını A Haber canlı yayınına katılan gazeteci Gaffar Yakınca, AK Parti İstanbul Milletvekili Serkan Bayram ve kamuoyu araştırmacısı İhsan Aktaş değerlendirdi.
AK Parti İstanbul Milletvekili Serkan Bayram'ın açıklamaları:
"Sedef Kabaş'ın gazetecilik adına yazmış olduğu kelimeler ve söylemiş olduğu kelimeler utanç verici. Bir bayana yakışmayan cümleler kullandı. Ülkemizin seçilmiş Cumhurbaşkanına ve bu makama yönelik cümleleri bir utanç vesikasıdır. Şiddetle ve nefretle bunu kınıyoruz. Bu bir gazetecilik değil soytarılıktır.
Olay adliyeye intikal etmiştir, bunun gereği yapılacaktır. Herkes bu ülkenin seçilmiş cumhurbaşkanına saygı duymak zorunda. Sevmeyebilir, oy da vermemiş olabilir ama saygı duymak zorundadır. Oy vermeme hakkın var ama hakaret etme hakkın yok. Maalesef son dönemde bu tip olaylar gittikçe artıyor.
Artık bu hakaret söylemleri ve süreci yıpratıcı bir noktaya geldi. Ağza alınmayacak cümleler kullanılıyor ve bunu muhalefet kanadı da yapıyor. Biz bunları esefle karşılıyoruz. Bunlar seçim sonucunda bir şey alamayacaklarını hissettikleri için geçmişte yaptıkları gibi saldırgan tavırlarını sürdürüyorlar.
Sedef Kabaş'ın hakreti, Sezen Aksu'nun şarkı sözleriyle peygamberimiz Hz. Adem'e yönelik ifadeleri bunlar son zamanlarda toplumun hassas damarlarına bu tür baskıların uygulanması bilerek yapılıyor. Toplumda infial oluşturma seçim ile yapılamayanı toplumsal olaylarla kaşıyarak yapma girişimleri var.
Meclis'te HDP'li vekil 'Kürdistan toprağı' diyor ama orada Cumhur İttifakı dışında tepki gösteren yok. Yine HDP'li bir vekilin teröristle fotoğrafları çıkıyor ama ona Cumhur İttifakı dışında tepki gösteren yok. Millet İttifakı ağzının ucuyla konuştu ve şiddetli bir tavır sergilemedi. Örtülü destekleri var."
Gazeteci Gaffar Yakınca canlı yayında şunları söyledi:
"Bu nefret söylemi muhalefeti ele geçirmiş durumda. Hukuksal yaptırımdan ziyade toplumsal ve mesleki yaptırımlar daha etkilidir bu durumlarda. Fakat bizde bu yaptırımlar çalışmıyor. Bunun sebebi de Türkiye'ye yabancı devletler yüklü miktarda para ve fon geliyor.
İşte bu tip hareketlere olaylara karışan ve gazetecilik mesleğinden kovulan insanlar gazeteci kimliğiyle hakaret etmeye devam ediyorlar. Bu mecralara akıtılan paralar milyonlarca doları buluyor. Sözde meslektaşlarımız yurt dışından para alarak hakaret etmeye devam ediyorlar. Basının finansmanıyla ilgili çok acil düzenlemeler yapılmalı.
Bu hakaretin edildiği kanal ile ilgili çok ciddi şaibeler var. Bu kanalın yöneticileri de bunları inkar eden bir açıklama yapmıyor. Yasada bunlardan hesap soramayınca ipini koparan televizyon ekranına çıkıyor ve ağzına geleni söylüyor.
Millete hakaret etmek bu kadar ucuz olmamalı. Millete hakarete zeminini oluşturmak da bu kadar ucuz olmamalı. Yasalara uyulursa zaten bunu yapamazsınız. Ekranlara çıkan isimler bir sorumluluk duygusuyla hareket etmeli. TV kanalı bir anonim şirkettir ve kurumsal bir sorumluluk gerekiyor.
Bu kanal RTÜK'e ve yayıncılık yasasına tabidir. Ağzımıza geleni buralarda söyleyemeyiz. Çok ilginç bir durumla karşı karşıyayız. Sanki burası bir köy. Köyde sanki taşları bağlamışlar, köpekleri salmışlar böyle bir durum olmaz. Bir insanın mağdur olması için haksız fiil ile karşılaşmış olması lazım. İşlediğiniz suçun cezasını çekmelisiniz.
Bu tip olaylara kalkışan sözde meslektaşlarımız ben kabul etmiyorum. Ben gazeteciysem Sedef Kabaş olamaz. Ben hayatım boyunca devlet başkanına hakaret etmedim. Bu mesleğin bir sorumluluğu var. Sedef Kabaş yaptığı yanlışı kabul edip özür dilemeli. Bu olayın asıl mağdurları Türk milletidir."