Sokak çağrısı ve kurultay kararının arka planı! Sokak olaylarıyla suçu perdelemek
Terör ve yolsuzluk suçlamasıyla gözaltına alınan Ekrem İmamoğlu'nun ifade verirken CHP Genel Başkanı Özgür Özel kurultay kararı aldığını açıkladı. Özel’in sokak çağrısı nedeniyle sokaklar karıştı. Güvenlik güçlerine saldıran şahıslar gözaltına alınırken çok sayıda polis de yaralandı. Gelişmeleri A Haber canlı yayınına katılan uzman isimler değerlendirdi.
CHP'de şaibeli kurultay soruşturmasıyla ilgili çarpıcı bir gelişme yaşandı. Özgür Özel sürpriz bir şekilde kurultayı olağanüstü toplama kararı aldı. CHP'liler 6 Nisan'da yani 2 hafta sonra yeniden "Genel Başkan" seçmek için sandık başına gidecek. Özel'in devam eden soruşturmada ön almaya çalıştığı iddiaları konuşuluyor.
Terör ve yolsuzluk suçlamasıyla gözaltına alınan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun ifade tutanağı ortaya çıktı. İmamoğlu, 121 sayfalık tutanağa göre, iddiaların neredeyse tümüne "Muhatap almıyorum, şiddetle reddediyorum" yanıtını verdi. İmamoğlu sorulara yanıt verirken soruşturmanın siyasi yönüne vurgu yapmaya da çalıştı. İmamoğlu'nun avukatları gizli tanık beyanlarına itiraz etti. Gelişmeleri A Haber canlı yayınına katılan uzman isimler değerlendirdi.
CHP BU İŞİN ORTAĞIDIR
Gazeteci Emin Pazarcı: Sokaklarda yapılan için barbarlık ve vandallık diyebiliriz. Ancak CHP bu işin ortağıdır. Sokaklara çıkma çağrısını Özgür Özel yaptı. Bunlara Türkiye ittifakı diyorlar ve yaptıklarından rahatsız değiller. Bunları kendilerine paydaş ve yandaş olarak görüyorlar. İşçi kesimi temsil ettiğini ifade eden bir kesim para kulelerini dizen adamların sözcülüğünü yapıyor. Çok mizahi bir durum. Bir de polise saldırıyorlar çok vahim bir durum.
Bu Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk operasyonudur. Sızan verilere bakılırsa bu çok net anlaşılacaktır. İşte bunu örtülemek için bu sokak eylemlerini yapıyorlar. Ortada örgütlü bir suç var İmamoğlu içeride Özel sokak çağrısı yapıyor bunun da bedeli olacak ve zaman için hesabı sorulacaktır. Başka çareleri yok sokakta demokrasi arıyorlar. Sokakta demokrasi arayanlar hüsrana uğramıştır.
ÇOK DAHA BÜYÜK BİR DOSYA KARŞIMIZA ÇIKACAK
İstanbul 2 No’lu Baro Başkanı Yasin Şamlı: Toplu suçlarda azami gözaltı süresi 4 gün. Emniyet tam 4 gün dolmadan savcılığa sevk sağlamış olacak. Kamuoyunun beklediğinden daha büyük bir dosyayla karşılaşılacak gibi gözüküyor. Çünkü şu anda bile işte basın yayın organlarına yansıyan şeylerin cesameti itibariyle baktığımız zaman çok büyük bir çerçeve karşımıza çıkıyor.
Ekrem İmamoğlu’nun sorulara cevap verip vermeme meselesini ayrı değerlendirebiliriz. Ceza muhakemesi hukuku anlamında da önemsiyorum. Özellikle 90'lı yıllarda bizim avukatlığımızın ilk başladığı yıllarda Emniyet soruşturmayı yürüten kolluk güçleri faili ya da işte şüpheliyi alırlardı. Ondan delillere ulaşmaya çalışırlardı. Onun ifadesinden delillere ulaşmaya çalışırlardı ve bu da şüphelilere baskı yapmayı da beraberinde getirirdi. O zaman hatırlarsınız işte AK Parti'nin ilk iktidar yıllarında şu şekilde bir slogan vardı; işkenceye sıfır tolerans. Dolayısıyla işkence yapılıyordu. Aleni işkence yapılıyordu 90'lı yıllarda.
EMNİYET ARTIK DELİLLERE ULAŞIYOR! KONUŞMAMAK ÖNEMLİ DEĞİL
Şimdi ise çok daha farklı belki bu kolluk güçlerinin teknolojiden çok iyi yararlanmaları nedeniyle artık böyle bir şeye gerek yok. Bu sefer delilden şüpheliye gidiyorlar. Bu çok önemli. Dolayısıyla artık şüphelinin o sorulara cevap vermesi çok çok önemli değil vermese de olur. Hatta birçok defa şuna şahit oluyoruz. Ya istersen susma hakkını kullanabilirsin. Tabii bu susma hakkını kullanma şüpheli açısından çok iyi bir şey değil. Çünkü sonuç itibariyle isnatlar var ki bu somut soruşturmayı göz önünde bulunduracak olursak çok çok sayıda isnatlar var. Bunların bir türlü izah edilmesi lazım.
Yani şüpheli tarafından hayatın olağan akışına uygun şekilde izah edilmesi lazım. Şayet izah edilmezse bu kendi aleyhine olacaktır. Yani soruşturmayı yürüten işte savcı tutuklama noktasında tutuklama kararı veya işte serbest bırakma kararı verecek olan hakim açısından bunlar önemli. Çünkü onların da ikna olması gerekiyor. Mesela eğer tutuklama talebinin reddine karar verecekse ya da savcılık serbest bırakacaksa teorik olarak bu da mümkündür. Savcı mesela şüpheliler geldiği zaman onların ifadelerini alacak, beyanlarını alacak. Bu izahatları isteyecek, soruları soracak. Ondan sonra da bir değerlendirme yapacak. Bu değerlendirme neticesinde ben tutuklanmaları için sebep görmüyorum deyip çok rahatlıkla serbest bırakma imkanına sahip teorik olarak veyahut da işte tutuklanmaları için yeterli sebep var. Dolayısıyla tutuklama talebiyle Sulh Ceza Hakimliğine sevk edebilir.
ÖZGÜR ÖZEL FIRSAT PEŞİNDE
Gazeteci Ekrem Kızıltaş: Burada oluşturulmak istenen algından çok CHP’de neler olup bittiğine dikkat kesilmek lazım. Özgür Özel kanıt olmadığını söylerken içten içe bunun doğru olmadığını bile bile konuştu. Bunu bir dilek temenni olarak söylüyor. Özgür Özel bu işin nereye gittiğini çok iyi biliyor. Ekrem İmamoğlu’nun kendini daha toplayamayacağını biliyor başkaları da kendini toplamadan partiyi Ekrem’den kurtarmak için fırsatı kullanıyor.
Kasım 2023 yılında Ekrem İmamoğlu tarafından Genel Başkanlığa getirilen Özgür Özel bir türlü genel başkan olmanın tadını çıkaramadı buna karşı bir takım ataklar yaptı ama başarılı olamadı. Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu’nun çıkma ihtimaline karşılık bildiği en iyi şeyi sokakları harekete geçirmeye çalışıyor. Ortada bir sürü şey var. Kanıtsız kimse bu işlere kalkışmaz. Çocuğa bile söyleseniz siz güler. Hadi canım der!!!
PKK İLE BAĞI KURAN İSİM
Avukat Hadi Dündar: Terör ile ilgili suçlamalar sabit hale gelirse bunun bedeli çok ağır olur. Ekrem İmamoğlu’nun bir terör örgütü üyesi olması kapsam dışında tutuluyor. İmamoğlu’nun buradaki hiyerarşi içinde olmadığını söylemek mümkün ancak teröre yardım etme durumu söz konusu. Kendi menfaatleri için terör örgütüne yardım ettikleri izlenimleri var. Bunun detayları dosya kapsamında mevcut. Kent uzlaşı kapsamında bunu görebiliyoruz.
Cemil Bayık ve Mustafa Karasu ile İmamoğlu’nun bir irtibatı yok ancak dosya kapsamında bulunan bazı şahıslar var. Burada Azad Barış ismine dikkat etmek gerekir. HTS kayıtlarında bunları net şekilde görüyoruz. Bu dosyadaki isimlerin PKK ile sıkı bir ilişki içinde olduğu ve buradan aldığı talimatları İmamoğlu ve ekibine ilettiği ve sıkı bir iletişim kurduğunu söyleyebiliriz. Burada PKK’dan gelen talimat iletiliyor ve İmamoğlu tarafında bunun uygulanması söz konusu. İmamoğlu ve PKK arasındaki bağı kıran isim Azad Barış’tır.
CEZA DOSYASI SİYASİ ZEMİNE ÇEKİLMEYE ÇALIŞILIYOR
Prof. Dr. Levent Ersin Oralı: Yürütülmekte olan 2 tane önemli soruşturma var 19 Mart tarihi Türk hukuk sistemi açısından da belediyecilik ve yerel yönetim bağlamında bir milat olarak kabul edilebilir.
Ekrem İmamoğlu durumu siyasi zemine çekmeye çalışırken çok kuvvetli olan 170 iddia ile ilgili ise cevap vermiyor. Terör soruşturmasında yine durumu siyasi zemine çekmeye çalışırsa ortaya bir gerçeklik çıkıyor.
Bu dosyanın ifade özgürlüğü ya da başka bir durumla alakası yok bu bir ceza dosyasıdır. Bu dosyanın içinde ağır itham ve iddialar var. Bunlar içinde yüz kızartıcı suçlar yer alıyor. Her suskunluğun altında bir tereddüt hali ortaya çıkabilir. Ceza dosyası siyasi zemine çekilmeye çalışırsa üstünün örtülmesine gayret ediliyor manasına gelir.
SOKAK ÇAĞRISI TÜRKİYE’YE ZARAR VERİYOR
Siyaset bilimci Prof. Dr. Serhat Ulağlı: Sokak çağrısı tüm dünyada muhalefetin başvurduğu yöntemlerden biridir. Bunu belirli sınırlar içerisinde yasal hak olarak görmek mümkündür. Ortada henüz yargının almış olduğu karar yokken sokak çağrılarının ülke huzuruna, güvenliğine ve ekonomisine zarar veriyor.
Sokak olaylarında güvenlik güçlerine saldırılar olduğunu görüyoruz. Yaralanan bir çok polisimiz var. Bunlar doğru yöntemler değil. Coğrafi olarak biz provokasyonlara açık bir toplumuz ve bunda sosyal medyanın, medyanın ve kanaat önderlerinin etkisi var.
TÜRK HALKI HUZUR VE GÜVENİ SEVER
23 yıldır Türkiye’yi yöneten Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dış politikada, savunmaya sanayi ve Irak, Suriye, Ukrayna ve Libya diğer bölgelerde attığı başarılı adımlardan memnun olmayan Batı medyası Ekrem İmamoğlu’na destek vermeye çalışıyor. Onlar bir direniş uyanış gibi lanse ederken yerli basında bunlara alet oluyor ve provokasyona yol açıyorlar. Buna benzer olayları daha önce Gezi döneminde yaşadık.
Türk halkının özen gösterdiği konuların başında huzur ve güven var. Gezi olayları Türkiye’de çok büyük bir infial uyandırdı ama beklemedikleri şekilde AK Parti hükümetinin daha da güçlenmesini sağladı Türk halkı bu tarz eylemlere değer vermiyor ve olaylara sükûnet ile yaklaşmak gerekir.
CHP Ekrem İmamoğlu’ndan büyüktür. Siyasi bir yasak alacak olursa 100 yıllık parti olan CHP’de bayrağı olacak birileri elbet çıkar. Tarihinde yerel seçimde ilk defa 1. olmayı başaran CHP’nin bunu koruması lazım. Huzur ve güven tehdit edilmemeli.
MAYFATİK SOYGUN DÜZENİ
Gazeteci Kurtuluş Tayiz: Özgür Özel sokağa çağırarak aslında çok büyük kabahatleri ve sorumlulukları üstünden atıyor. CHP’deki iç çekişmeler ve koltuk mücadelesi dışarıya iktidar-muhalefet çatışması gibi yansıtılıyor. Özgür Özel belediye başkanının yanında olmalıdır evet ama iddiaları kamuoyuna açıklayamıyorlar. Hiçbir açıklama yok ve ortada büyük bir yolsuzluk söz konusu. Siyasi tarihimizde böyle bir yolsuzluk yok. Firar eden isimler var ortada gerçekten mayfatik bir soygun düzeni var.
“DAHA AÇIK CEVAP VEREBİLİRDİ”
Avukat Zafer İşeri: Her soruya cevap verilmemesi ya da benzer ifadeler kullanılması bir savunma stratejisi olabilir. Kısa ve benzeri sözlerle mahkeme sürecine yönelik taktiksel bir hareket var. 50 milyon dolardan fazla değeri olan villaların sadece 15 milyona alındığına yönelik para transferleri konusuna daha açık bir cevap verebilirdi.
"SEÇİLMİŞLİK SUÇ İMTİYAZI VERMEZ"
Prof. Dr. Zakir Avşar: Seçilmiş olmak hesap vermekten uzak kalmayı gerektirmez. Kuşkusuz ki seçilenlerin de yapmış oldukları eylemlerden işlemlerden dolayı sorumlulukları vardır. Zaten modern demokrasilerde gün ışığında yönetim dediğimiz açıklık, aleniyet, şeffaflık dediğimiz hadise de tam bu gibi durumlarda ortaya çıkar.
“SEÇİLMİŞ OLMAK YARGI BAĞIŞIKLIĞI SAĞLAMAZ”
İmamoğlu yapmış olduklarından dolayı kuşkusuz ki yargı devletinden uzak olamaz. Büyükşehir Belediye Başkanı olması, seçilmiş olması bir yargı bağışıklığı sağlamaz. Dolayısıyla da burada bir yargı bağışıklığı talebi var. Yani hele de Cumhuriyet Halk Partililer buna artık bir alışkanlık haline getirdiler. Biz ne yaparsak yapalım konusu suç dahi olsa hiç kimse bize böyle bir muamele çekemez gibi bir anlayışı yerleştirmeye uğraşıyorlar. Tabii bu hukuk devleti içerisinde kabul edebileceğimiz bir şey değil. Bir kere onun altını çizmemiz lazım.
SOKAK OLAYLARIYLA SUÇU PERDELEMEK
Diğer taraftan ise sokakları hareketlendirerek bu olanı biteni perdelemek gibi bir çaba içerisine giriyorlar. Bu da tabii doğru kabul edilebilecek bir şey değil. Bunu da ifade etmemiz lazım. Eğer biz Anayasa’nın 2. maddesinde ifade edildiği gibi bir hukuk devleti isek ki öyleyiz burada herkesin hesap vermeye açık olması lazım. Özellikle de kamu gücü kullanan, kamusal kaynak kullanan insanların bu kaynakları nasıl kullandığına dair topluma hesap vermeye hazır olmaları lazım. Bazen hesap vermek bu şekilde ortaya çıkar. Şimdi burada çekinecekleri bir şey yoksa ne yapacaklar? Kuşkusuz ki kendilerini orada ifade edecekler. Savunma hakkı kutsaldır diyoruz. Masumiyet karinesi var diyoruz. Hiç kimseyi peşin peşin suçlu ilan etmiyoruz.
ŞAİBELİ KURULTAY KABULLENİLDİ
Birtakım iddialar var ve bu iddiaları dile getiriyor ve bunlar üzerinden konuşuyoruz. Şimdi bunlar üzerinden konuştuğumuz bir ortamda zımmen kabul anlamına geliyor şu eylemler. Bakın bu perdeleme çabasıdır. Bunun başka bir anlamı, izahı yoktur. Eğer ki kurultaylarında bir şaibe olmasaydı Özgür Özel böyle bir karar almazdı. Bu karar şaibenin kabullenişi anlamına gelir. CHP aslında üzüntü verici bir noktaya gelmiştir.