Suriye’de haritalar değişiyor! Esad'dan Akdeniz kıyısında yeni devlet planı
Suriye'de 27 Kasım'da başlayan muhalif operasyonları dengeleri değiştiriyor. Muhaliflerin Hama'daki M-5 Otoyolu'nu kontrol altına almasıyla Esad, İran ve Rusya'nın ikmal yolları kesilmiş durumda. Suriye'deki güç mücadelesi, yeni bir aşamaya girdi. Şam'dan önceki son durak Humus'ta rejim güçleri çekilmeye başladı. Öte yandan muhaliflerin öncü birlikleri Şam'a doğru ilerliyor. A News Haber Koordinatörü Orhan Sali, Esad’ın Akdeniz’e kıyısı olan Şam, Lazkiye ve Tartus’e elde tutarak yeni devlet kurma planı olabileceğini söyledi.
Çatışmaların 27 Kasım'dan bu yana devam ettiği Suriye'de, önemli bölgeler el değiştirdi, harita kısa sürede değişti. Halep'in büyük bölümünde ve İdlib'in tamamında kontrolü ele geçiren muhalifler Hama merkeze girdi. Suriye Milli Ordusu'nun Tel Rıfat'ı YPG'nin elinden almasının ardından, yıllar önce yerinden edilen bölge halkı evlerine geri dönmeye başladı.
Rus jetleri ise Suriye savaş uçakları ile birlikte muhalifleri bombalamaya devam ediyor. Askeri kaynaklar, Haşdi Şaabi dahil İran yanlısı Şii milislerin, Esad güçlerine yardım etmek için Irak'tan Suriye'ye girdiğini duyurdu. Sıcak gelişmelerin yaşandığı bölgede neler olduğunu uzman isimler A Haber'de değerlendirdi.
MUHALİFLERDEN SURİYE'DE ORTAK HAMLE
Askeri Stratejist Doç. Dr. Kemal Olçar: Şimdi bu tablo içerisinde Şam her iki grubunda hedefinde. Bu bölgede kontrol çok kısa sürede gerçekleşecek. Rus desteği olmaksızın Suriye Hava Kuvvetlerini aktif etmek mümkün değil. Yapılan bu hareketi organize edenler daha çok zırhlı olmayan araçlarla hareket ediyorlar. Her gittikleri yerde İdlib'den çıkan kuvvetlere takviye eden sivil bir takım örgütler katılıyor. Muhalifler her gittikleri yerde mutlaka şehir içinden bir destek görüyorlar.
Humus'tan sonra buradan temin ettikleri güçlerle beraber Şam'ın kuzey bölgesindeki bazı noktalara ulaşabilirler. Şam merkezinde bulunan Genel Kurmay Başkanlığı'nın boşaltı. Şam'da bulunan direniş rejim kuvvetleri tarafından sokak çatışmaları şeklinde olacaktır. HTŞ ile Dera'da başlayan hareket Şam'da buluşacak muhtemelen. Şam'a geldiklerinde iki muhalif grup da Esad'ın oradaki unsurlarını ortadan kaldıracaktır. Bazı Esad bilgilerinin dağıldığı ve teslim olduğu söz konusu. Suriye muhalif grupların hareket etmesi koordineli bir harekat gibi gözüküyor. Suriye Milli Ordusu, HTŞ ve Dera muhalifleri 3'ü bir organizasyon içerisinde hareket ediyorlar. Bunlar plan dışı hareket ederse Şam'da parçalanırlar. Şu ana kadar yapılan tüm askeri anlamdaki operasyonlar muhalefetlerin başarısıyla sonuçlanıyor.
BÖLGEDE YENİ DÜZEN İNŞA EDİLİYOR
SETA Orta Doğu Araştırmacısı Muhammed Hüseyin Mercan: Artık bölgede ezberler bozuldu, Pandora’nın Kutusu açıldı. Yeni bir bölge düzeni inşa ediliyor. Bu anlamda devrimciler çok önemli bir inisiyatif aldılar. Sağlık bir şekilde devam etmesi gerekir. İstikrarın, barışın hakim olduğu bir Suriye’yi hep beraber görmek isteriz.
ŞAM’A GÜNEYDEN CEPHE AÇILDI
A News Haber Koordinatörü Orhan Sali: Çok hızlı şekilde Suriye’nin siyasi haritası değişmeye devam ediyor. Tüm gözler Halep, Hama ve Humus bölgelerine çevrilmişken Esad için çok kritik olan güneydeki Süveyda ve Dera bölgesinden yeni cepheler açıldı. Buradaki rejim askerleri Şam’a doğru çekilmeye başladı. Dera ve Süveyda bölgeleri muhaliflerin kontrolü altına girdi. Burada Esad karşıtı muhalifler ve Durziler bulunuyor. Bu ayaklanma sonrası Şam’a doğru güneyden bir cephe açıldı.
TAHRAN MUHALİFLERİ TANIMAK ZORUNDA
Muhalifler Şam’a kadar gidecek. Humus’ta derinlik şehir merkezine kadar ilerledi. Kritik olan Rastan ilçesi de muhaliflerin eline geçti. Burada Şam’a kadar giden bir otoyoldan bahsediyoruz. Esad rejimi Halep ve Hama’da çok ciddi kayıplar verdi askeri mühimmatları terk edip kaçtı. Yakında Humus’tan da haberler gelecek. Rejimin şu anda muhalifleri karşılama gibi bir kapasitesi şu anda yok. Asıl olay Şam çevresinde yaşanacak. Esad’ın burayı ne kadar savunabileceği şüpheli bir durum. Hizbullah’tan askeri bir destek yok. İran’ın da askeri destek gönderme şansı kalmadı. Güney ve kuzeyden muhalifler cepheyi kapatırsa İran’ın askerleri geçemez. Tahran yönetimi Suriye’de olanları kabullenme dönemine girdi. İran artık burada muhaliflerle anlaşmak, masaya oturmak ve tanımak zorunda kalacak.
ESAD’IN YENİ DEVLET PLANI
PKK çöllük bir bölgede nüfusun az olduğu noktada Suriye’nin topraklarını işgal etmiş durumda. PKK burada boş durmuyor Esad’ın çekildiği yerlere yerleşiyor. Esad rejimi PKK ile çatışmıyor ya da mukavemet göstermiyor ve topraklarını terör işgaline bırakıyor. Muhalifler Rakka’ya doğru da bir ilerleme kaydediyor. Bundan sonraki süreçte muhaliler ve PKK’nın çatışmasını göreceğiz. Esad da televizyon çıkıp direneceğini söylemiyor. Suriye’nin bu kadar parçalanmasını sebebi Esad’dır ve o da şu anda ne yapacağını bilmiyor. Esad belki de Akdeniz’ye kıyısı olan Şam, Lazkiye ve Tartus’tan oluşan bir devlet kurmanın peşinde olabilir. Şu anda bütün bölge ülkeleri Esad sonrası döneme hazırlanıyor. Eğer Esad ortaya çıkmazsa kaçtığı yönündeki iddialar doğru çıkacak.
MUHALİFLER İLERLİYOR
Askeri stratejist İbrahim Keleş: İdlib, Afrin, Cerablus ve Barış Pınarı bölgesi Türkiye’nin kontrolü altındaki yerler. Şu anda muhalifler Halep’ten başlayarak Fırat’a kadar olan bölgeyi aşağı kadar indirdiler Humus’a dayandılar. Şu anda mahallelerinde çatışmalar yakında zamanda merkeze girip burayı da kontrol altına alırlar.
ÖNCÜ BİRLİKLER ŞAM YOLUNDA
Buradan Şam’a doğru da inişler var. Şu anda öncü birlikler ilerlemeye kaydediyor. Humus merkez tam kontrol altında diyemeyiz ancak çatışmalar sürüyor. Rejimin savunma hattı bitti. Hama rejim için çok kıymetliydi fakat burada tutunamadılar. Humus sonrası pazartesi ya da Salı günü Şam’a inmiş olurlar. Şam’ı konuşacağız bundan geri dönüş olmaz.
ESAD’A KUZEYDEN GÜNEYDEN KUŞATMA
Şu anda 3 cephe birden var. Şam’ın güneyinde Süveyda, Dera Kuveytra noktaları var ve burada Durziler de bulunuyor. Dera ayrı bir nokta burada kontrol sağlandı. Muhalifler şehir merkezinde ve çevresinde kontrolü kendi elinde tutuyor. Buradan Şam’a 40 KM mesafe var. Şu anda Şam kuzeyden ve güneyden sıkıştırılıyor. Rejim ordusunda düzen de bozulmuş durumda. Generallerden er seviyesine kadar kimse savaşmak istemiyor.
İçeridekiler umudu kesmişken İran ve Rusya da umudu Esad rejiminden umudunu kesti. Rejimi ayakta tutan 2 tane koltuk değneği vardı. Bunlar İran ve Rusya’ydı. Artık ikisi umudu kesti. İran, Irak üzerinden desteğe gelecekti, gelemiyor. Rusya, Ukrayna ile uğraşıyor ve önceliği de orası. İşte bu yüzden Şam rejimine destek vermekten vazgeçtiler. Rusya’nın Tartus ve Lazkiye’de 2 tane üssü var bunlar muhafa olduğu sürece sıkıntı görmüyor.
DOHA’NIN ŞİFRELERİ…
Doha’da Türkiye-Rusya ve İran’nın yapacağı toplantı da önemli kararlar alınacak. Burada Rusya yeni isimler verebilir. Artık bir Meclis oluşturulacak. Şam’da rejimden hemen sonra bir kurucu Meclis oluşturulacak. Doha’da bundan sonra Suriye’nin yönetiminin nasıl olacağının tartışması yapılacaktır. Bu görüşmelerde artık en güçlü aktör Türkiye’dir. Şam düşüyor, rejim dağılıyor. Yeni bir masa kurulacak herkes buraya oturup söz hakkı isteyecek. İran, Suriye coğrafyasında istenmiyor. İnsanlar Halep, Tel Rıfat’ta yaptıklarını unutmuyor. Hele ki İdlib’de yapılanlar var ki onlar hiç unutulmuyor. Halep’i virane hale getiren İran, Hizbullah ve Rusya’dır. İran burada istenmeyen devlettir. İran şu anda kurulacak masaya oturmak için söylem değiştiriyor. Doha’da ki toplantıda Türkiye’nin talepleri konuşulacak.
Türkiye, Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanmasını talep edecek. Burada İsrail’in de işgal politikası var. Golan Tepeleri’ni tamamen kontrol altına almak istiyor. Su konusunda sıkıntı yaşayan İsrail bu nedenle işgal planı yapıyor. Kendine yetecek suya el koymaya çalışacaktır. Karışıklıktan fayda sağlamak isteyecektir.
MUHALİFLERİN HEDEFİ ŞAM
Akademisyen Doç. Dr. Faik Tanrıkulu: Öncelikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasını yani süreç başladığından beri, deyim yerindeyse, daha açık, net ve bir yönüyle de hedef, gösterme açısından çok anlamlı. Ve bu zamanki yani Türkiye'nin, en son mesela İran Dışişleri Bakanı Arakçı ile görüşmede Sayın Fidan özellikle dış aktörlerle Türkiye bu sürece müdahil değil diye altın çizmişti. Diplomasi diliyle Cumhurbaşkanı Erdoğan hedefin Şam olduğunu söyledi. Bu bence altı çizilecek bir nokta.
Hama çok kritikti. Zaten burada bir mukavemet oldu. Ve özellikle Hama'nın çözülmesiyle beraber adım adım Humus'a ve Şam'a doğru ilerleme ihtimali çok daha yüksek bir şekilde arttı. Ve nitekim Hama'daki o mukavemetten sonra Humus'a şu an 1-2 kilometre kaldığı söyleniyor. Kimilerine göre şu an hatta Şam'ın bazı köylerine muhaliflerin girdiğine yönelik yorumlar var. Dolayısıyla bölgeden yoğun bir bilgi akışı var. Ama en nihayetinde Humus'un da çözüldüğünü ve Şam'a adım adım ilerlediklerini söyleyebiliriz.
Bakın bölge yeniden kurgulanıyor. Yani Rusya, Ukrayna, İsrail, Gazze meseleleri. Dolayısıyla Türkiye bu bölgede olan bitenlere sessiz kalma gibi bir ihtimali yok. Bir gün Türkiye'yi de doğrudan hedef alma durumu olabilir. Şimdi Türkiye'yi direkt ilgilendiren iki başlık var. Bir göç ama en önemlisi hiç şüphesiz ki, terör örgütleriyle mücadele. Şimdi bu yaşananlardan istifade eden bir PKK terör örgütü varlığını unutmamamız gerekiyor. Şimdi Deyr Zor'dan, pek çok noktadan askerini çekiyor. Buralar terör örgüt yerleşiyor.
İŞTE REJİMİN ÇÖKÜŞ HİKAYESİ
Askeri stratejist Dr. Eray Güçlüer: Rusların yüzde 100 askeri desteğine bağımlı olan rejim güçleri, Ukrayna savaşından sonra yeterli desteği alamamasında dolayı kendi kendini tüketmeye başladı. Askeri güçleri sürekli beslemek lazım yoksa tükenir.
Humus’un doğu kısmında hava üssü ele geçirildi 8 tane Mig-25 ve 1 tane Rus uçağı atıl şekilde duruyor. Rusya’dan yedek parça gelmediği için bir takım uçakları uçurmak için diğer uçakları söküp parça tedariği oluşturmaya çalışmışlar. Bu sökme işlemleri Rusya’dan yedek parça gelmiyor, bakım malzemesi gelmiyor. İşte bunlar olmadığı için hava araçları kendi kendini tüketti.
Suriye’nin enerji kaynaklarının ve gelir kaynaklarının olduğu yer Habur ile Fırat nehirlerinin birleştiği alanda yer alıyor. Burada su kaynaklarının yüzde 85’i enerji kaynaklarının yüzde 80’i yer alıyor. Buraya PKK çöktü böylece rejimin parası da tükendi. İşte para olmayınca Ruslara olan bağımlılık neredeyse yüzde 100 seviyesine geldi. Ruslar da Ukrayna savaşından dolayı parça veremeyince muhalifler hızlı şekilde ilerledi. İşte rejim askeri böyle çöktü.
İRAN SAHADA YENİ DENGE PEŞİNDE
Sabah gazetesi Ankara Temsilcisi Okan Müderrioğlu: İran’ın doktirini bir Şii Hilali kurmak üzerine ilerliyor. Sahada gelişmeleri okumaya aynı zamanda kendi güvenliği ile ilgili olarak oyalamaktan ziyade zamanı kullanarak sahada yeni bir denge oluşturmaya çalışıyor. Şu anda yaşananlar iç savaştan Astan-Soçi süreçlerine oradan da bugüne çok büyük bir değişimi ifade ediyor.
Suriye’de bir 3’lü bölünmeden bahsediyorlar. Burada tehlikeler var Bu yüzden Türkiye’nin ve Recep Tayyip Erdoğan’ın sözünün dinlemesi gerektiği özellik isteniyor. Türkiye’nin atacağı adımlar çok önemlidir.
ESAD'IN GÜVENDİĞİ YAPI ÇÖKTÜ
Terör ve güvenlik uzmanı Coşkun Başbuğ: Artık eldeki güç Şam’ı korumaya yetmez. Takviye almadığı sürece bu mümkün değil. Şam’ı korumak için detaylı planlar yapılmış vaziyette. Bunu Halep, Hama için denediler ama muhalifler bunu geçti. Kurdukları savunma ve sistem işlemedi. Esad’ın güvendiği yapı çöktü.
Esad, Şam’ın savunmasını Hama’da konumlandırdı ancak burada tutunamadılar. Sırada Humus var oradan sonra zaten Şam geliyor. Hama’da birçok tertibat alınmasına rağmen rejim askerleri direnemedi. İşte Hama düştükten sonra gerisi kolay çözülür.
TAHRAN ŞAM’A ASKER GÖNDERECEK Mİ?
A Haber muhabiri Ekrem Karabağ: İran tam olarak harekete geçmiş değil. Ancak diplomatik faaliyetlerine devam ediyor. İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi Bağdat’a gelecek. Sürpriz bir gelişme yaşandı ve Suriye Dışişleri bakanı da bu görüşmeye katılacak. Aslında İran elinden geleni yapıyor direniş grupları üzerinden. Bu süreçte Irak’ın rolü çok önemlidir ve İran Dışişleri bakanı da Bağdat’ta bulunacak. Nasıl bir karar verilecek bekleyip göreceğiz.
REJİM ASKERİ KAÇTI
DİPAM Başkanı Dr. Tolga Sakman: Şehir savunulması şehrin dışında yapılmaz. ‘Geride savunma yapacağız’ ifadesinin tercümesi aslında ‘şehirden kaçtık’ demektir. Meskun mahal muharebesi her zaman daha zordur. Bunu önde yapmak gerekir ancak kaçtılar.
ŞAM’A 180 KM KALDI
Askeri stratejist Dr. Eray Güçlüer: Hama ile Halep arası yaklaşık olarak 200 KM’dir. Hama ile Şam arası 180 KM’dir. Şam’a ulaşmaya az kaldı. Buralar düz bölgeler ve Rusların burada muhalifleri durdurmak için bir saldırı yaptığını da görmüyoruz. Şu anda İdlib’e 1-2 saldırı oluyor ama Şam’a giden yolda bir saldırı yok. Bunu bir kenara not etmek lazım. Rusya bu süreci içinde olmak istemiyor. Şu anda rejim ile muhalifleri karşı karşıya bırakmış gibi görünüyor. Rejime destek olunuyor ama saha gerçekliği aynı şeyi göstermiyor.
HALEP DÜŞTÜ ŞAM GÖRÜNDÜ
Halep’e girildiğinde rejim güçleri Rakka ve Deyr Zor’dan buraya takviye gönderdi ama bunlar dayanamadı ve çekildi. Meskun mahalde savunma avantajdır eğer bunu Halep’te yapmadılar Hama’da da yapamadılar. Eğer Ruslar dengeyi değiştirecek bir hamle yapmazsa muhalifler yakında Şam’ın kapılarında soluğu alırlar. Hama’ya tahkimat yaptıklarını söylediler ama durum ortada Humus’da da benzeri olur. Halep kaybettiği ancak Şam’da gitmiştir.
Rejim askerlerinin verdiği görüntü aklını yitirme halidir. Bu kaçmak isterken düşmanın kucağına düşme halidir. Normal bir düşünce yok. Rejim askerlerinde tam bir panik hali var. Bunlara artık asker diyemeyiz. Artık rejim ordusu diye bir şey kalmadığını söyleyebiliriz. Düşmanın çevirmesi bir anlam ifade etmez silahı kullanır etkisiz hale getirirsiniz ancak burada farklı bir durum var. Rejim askerleri aklını yitirmiş. Rejim artık askeri kuvvet olma özelliğini yitirmiştir.
HTŞ SİVİLLEŞİP SİYASALLAŞACAKTIR
Orta Doğu araştırmaları uzmanı Haydar Oruç: Şu anda rejimi kimse düşünmüyor aslında rejimden sonra Suriye’yi kim yönetecek? Aslında bu soru çok önemli. Herkes bu konuyu çok merak ediyor. Ben şu anda iç savaşın başladığı yerden farklı bir konumda olduğumuzu düşünüyorum. Muhalif denilen HTŞ denilen grubun bu bölgenin insanları olduğunu belirtmek gerekir. Yani Hizbullah, PKK, Şii milisler gibi kökü dışarıda olan unsurlar değil.
Belli bir zamandan sonra HTŞ’nin sivilleştiği ve siyasallaştığı bir süreci görebiliriz. Bu da hem bizi hem Suriye halkını hem de Suriye ile ilgilenen herkesi rahatlatır.
ESAD’IN ORDUSU PARÇALANMIŞ DURUMDA
Gazeteci Merve Şebnem Oruç: Son 10 yılda Esad’ın dışarıdan çağırdığı Rusya ve İran olmasa gücü hakkında bir fikir sahibi değildik ancak son harekatlar gösterdi ki bir gücü yok. Halep’te buna şahit olduk. Oradan kaçtılar.
Bunun görülmesi iyi olduk çünkü rejim gerçekten zayıf ve askeri tek başına hareket edemiyor. Şam’a bağlı olan bir Esad ordusu yok. Uzun süredir İran ve Rusya bağlı rejim askerleri olarak 2’ye ayrılmış bir ordudan bahsediyoruz. Şu anda Esad’a bağlı olan çok az bir elit güç kalmış durumda. Çoğu İran ve Rusya’nın etki alanında. Zaten bunların çekilmelerinin temelinde de bu var.
ESAD VE PKK ORTAKLIĞI
Askeri stratejist Doç. Dr. Kemal Olçar: Suriye’de şu anda 2 tane harekat yürütülüyor. Biri Suriye Milli Ordusu’nun yürüttüğü doğu-batı eksenli olan PKK’ya yönelik bir hareket ve bunun nerede duracağını kestirmek mümkün değil. Diğerinde ise güneye doğru sivil araçlara yapılan harekat değil bir hareket var. Burada müşterek bir durum yok. Bunların tek ortak noktası ise muhalif olmaları. Esad’a karşılar.
Güney doğru olan hareket Esad ve Rusya’nın İdlib’i vurmasından sonra başladı. Esad ve Rusya burada sivillerin yaşadığı yerleri vurdu. Halep’e girilmesinden sonra Esad elindeki yerleri PKK’ya bıraktı. Havalimanını bile teröristlere teslim etti. Askeri havalimanını bile PKK’ya bıraktı. HTŞ buraları teröristlerden ele geçirdi.
RUSYA NE YAPACAK?
Rusya, Esad güçleri çekilirken kritik noktaları bombaladı. İşte İdlib ve Mare bu yüzden vuruldu. Burada Esad güçlerine çekilme emri verildiğini görüyoruz. Burada hedef zayiat olmasını engellemek ve esir düşmenin önüne geçmekti. Rusya sembolik işler yaptı. Esad’ın emniyetle çekilmesi için yapılan saldırılardı. İran kara gücü Ruslar ise hava desteği sağlamaya çalıştı zaten onların anlaşması da böyleydi. Hama’ya girildi. Esad Lazkiye ve civarında asker alımlarına başladı zorla yapılıyor ve 100 dolar maaş veriliyor. Esad askeri konuda yetersiz eldeki silahlar bakımsız ve eski. Muhalifler Hama’yı geçerse ve ilerleyiş sürerse Rusya bura hava kuvvetleri topyekun harekete geçirip vuracaktır. Şam’ın güvenli ile Lazkiye ve Tartus’un güvenliğine eş değer bakılıyor.
DIŞ GÜÇLERİN ETKİSİ YOK! ESAD SİYASİ SÜRECE YANAŞMADI
Uluslararası hukuk uzmanı Prof. Dr. Selami Kuran: Konuştuğumuz ülke olan Suriye 1516 tarihi itibarıyla Yavuz Sultan Selim’in fethiyle başlayan 1918 yılına kadar Osmanlı’nın olan bir yerdir. Türkiye’nin 911 KM sınırı olan bir yerdir ve komşu ülkedir. Sahada yaşanan askeri boyutlar çok önemli. Rejim karşıtı güçlerin 27 Kasım’da başlayan ilerleyişini hala devam ediyor.
Suriye’de şu anda yaşanan askeri hareketlilik dış güçlendirin yönlendirmesiyle olmuyor ben böyle düşünüyorum. Çünkü 2011 yılında itibaren devam eden bir iç savaştan bahsediyoruz. Türkiye-Rusya ve İran’ın taraf olduğu Soçi ve Astana süreçleri ile bölgede kısmı bir istikrar sağlanmıştı. Bölgede siyasi süreç işletilmedi Esad buna yanaşmadı. Mesele çözümsüzlüğe sürüklendi. Yani son 1 haftadır yaşadıklarımız Suriye’nin iç dinamikleriyle ilgili.
M-4 VE M-5 YOLLARININ KALBİ HALEP
Uluslararası ilişkiler uzmanı Dr. Filiz Katman: Tüm gözlere Halep’e çevrildi. Bizim aldığımız bilgilere göre bu operasyon başlamanda 3 gün önce hazırlıkların tamamlandığı yönünde. Tüm yollar ve dükkanlar kapatılmış. Orada halk içerisinde şu anda endişeler olabilir ancak geri dönüşlerle birlikte farklı bir süreç başlayacak.
Suriye’de 2 ana yolu var ve bunlar M-4 ve M-5 yolları. Halep tam bunların kalbinde bulunuyor. Halep ve Tel Rıfat nu yüzden çok büyük öneme sahip. Burası enerji transit hattı aynı zamanda. ABD petrol yatakları olan Deyr Zor’dan çıkmayacak. Buradan kimin nemalanacağı çok önemli.
SÜPÜRME OPERASYONU BAŞKA YÖNE EVRİLDİ
Uluslararası ilişkiler uzmanı Dr. Cihan Günyel: Muhaliflerin başlattığı bu operasyon herkese sürpriz oldu. Aslında Esad ve Rusya’nın saldırılarında sonra bir süpürme operasyonu olarak başladı ancak Esad birliklerinin çok hızlı şekilde geri çekilmesi nedeniyle Halep sonrası Hama, Humus ve oradan Şam’a gidecek olan bir yola evrildi. Muhalifler burada M-5 otoyolu üzerinden hareket ediyor. Şu anda çok hızlı bir gidiş ve Şam’ı hedefliyor olabilirler.
MUHALİFLER ESAD’I KİLİTLEDİ
Suriye Milli Ordusu, uluslararası anlaşmalar ve terörle mücadele kapsamında Suriye’nin doğusuna doğru ilerliyor. SMO burada hem terörü bitiriyor hem de toprakları özgürleştiriyor. Muhalifler M-5 otoyolu üzerinde ilerleyerek hem Esad’ın hem İran’ın hem Rusya’nın bütün ikmal hatlarını kesmiş durumda. Gelinen noktada Esad’ın kağıttan kaplan olduğunu gördük.
ESAD DESTEKÇİLERİ İRAN VE RUDYA ZOR DURUMDA
İran’ın İsrail savaşında vekil güçlerini kaybetmesi ve yaşadığı diğer darbeler var. Burada dışa bağımlı bir Esad’dan bahsediyoruz. Rusya’nın devam eden Ukrayna savaşı ile yaşadığı sorunlar var. Rusya’nın Kuzey Kore’den asker getirdiğini bile görüyoruz. Rusya’nın öncelik noktası da zaten burasıdır. Esad’ın destekçileri İran ve Rusya zor durumda. ABD’nin bölgedeki amacı İsrail korumak ve İran’ın Şii Hilali’ni kırmak. İsrail’in Suriye’ye asker sevk etmesi demek İsrail ve ABD’nin alarma geçmesi anlamına gelir. Eğer İran asker gönderirse İsrail hava operasyonlarıyla İran birliklerini hedef alır. İsrail burada Golan Tepleri’nin Suriye’de kalan kısımlarını da işgal edebilir. Buradan hem Rusya çekildi hem de Hizbullah güçleri Lübnan’a kaydı.
TÜRKİYE’NİN ADIMLARI HUKUKA UYGUN
Türkiye uluslararası hukuk ve ikili anlaşmalar çerçevesinde hareket ediyor. Türkiye meşru müdafaa hakkını kullanıyor. Suriye ile 98 yılında yapılan Adana Mutabakatı var. Şam hükümeti hiçbir zaman bu anlaşmaya riayet etmedi. Rusya ve İran Astana ve Soçi mutabakatlarını Şam üzerinden deldi ve bunlara uymadı. Ne İran ne Rusya ciddi adımlar atmadı. Türkiye’nin attığı tüm adılar hukuka uygun olarak ilerliyor.
TEL RIFAT’TAN EL BAB’A UZANAN TÜNEL AĞI
Askeri stratejist İbrahim Keleş: PKK’nın bu tünel ağı sadece El Bab’a değil Afrin’e de uzanır. Bunlardan Afrin’de çok fazla vardı ve biz onları imha ettik. Bu arazi dümdüz bir arazi savunma hattı kurmak kolay değildir. Terör örgütü kendi savunmasını tüneller aracılığıyla yapmaya çalıştı ama sonunda bırakıp kaçtılar. Bu yapılan tüneller rastgele değil beton ile yapılmış tüneller. Bunlarda Fransa’nın Lafarge firmasının betonları. Burada bu betonları terör örgütü için üretip verdiler. Teröre destekten dolayı mahkumiyet alan bir şirkettir.
Fransa hala buradan elini çekmemiş. 1952 yılına kadar Fransız mandası olan bir yerden bahsediyoruz. Fransa Suriye ve Lübnan ile hala çok yakından ilgileniyor. Suriye devletini kuran zaten Fransa’nın kendisidir. Bizimle sınır anlaşması yapan da Fransadır.
ESAD ORDUSU ÇÖZÜLDÜ
Gazeteci Güngör Yavuzaslan: Muhalifler Hama’yı alacak gibi görünüyor. Çünkü etrafında 5 KM’lik bir hatta özellikle çok stratejik konumda olan dağı ele geçirdiler. Bölgede bulunan rejim birliklerinde çözülme var. Halep olduğu gibi ciddi bir çatışma ve etki oluşturmadan Hama hattına çekilmişlerdi. 4 gündür muhalifleri durdurmaya çalışıyorlar ancak genel olarak bakıldığında başarısızlar. Görüntülere bakıldığı zaman karşısında ordu olan bir silahlı grubun bu kadar kolay ilerlememesi lazım ancak köyleri ala ala ilerliyorlar.
ŞAM KAPILARINA DAYANACAKLAR
Esad sahada İran’dan istediği desteği alamadı. Hama ve Humus hattına İran destekli milisleri gelmesi bekleniyordu bu gelmedi bunun üzerine Şam’dan bölgeye güçler geldi. Eğer ki burada Hama düşerse Humus cephesinin açılacağını düşünüyorum. Bu da Şam’ın kapılarına dayanmaları anlamına gelir. 2012-2013 yılında Hama-Humus hattında şiddetli çatışmalar olmuştu. Hama-Humus ve Guta bulunan insanlar o zamanlar açılan koridordan İdlib’e gelmişti. İşte şimdi burada İdlib’de bulunan gruplar önce Halep’e girdi ardından Hama ve Humus’a yöneldiler.
İRAN SURİYE’DEN TASVİYE EDİLDİ
Uluslararası ilişkiler uzmanı Prof. Dr. İrfan Kaya Ülger: Muhalifler şu anda Hama üzerinde tam bir kontrol sağlamadı. Şu anda çatışmalar devam ediyor ve giderek şiddetleniyor. Rejim direnişe takviye yapma içerisinde. Şu ana kadar en önemli müttefiki Rusya ve İran’dan beklediği destek gelmedi. Suriye üzerindeki İran varlığının aslında tasfiye edildiğini de söyleyebiliriz. Buradaki ağırlığı ve nüfuzu giderek azalıyor. Bu durum hem İsrail-Hizbullah savaşından hem de İran’ı Arap dünyasından tecrit etmek için BAE üzerinden Suriye’ye bir baskı var.
ESAD KÖŞEYE SIKIŞTI
Suriye hakkındaki ABD yaptırımlarının süresi 20 Aralık’ta bitiyor. Tamamen kaldırılabilmesi Suriye’nin burada göstereceği tutuma bağlı. İran’ın buradaki etkisi azalırsa durumlar değişebilir. BAE üzerinden kurulan bir baskı olduğunu biliyoruz. Açıklamalara rağmen İran’ın bu sahadan tasfiye olduğunu görüyoruz. Rusya Ukrayna savaşı halinde olduğu için Suriye’ye yoğunlaşmaktan uzak. Rusya için Suriye sahasında önemli olan Lazkiye’dir. Ve bölgedeki üslerin güvenliğini sağlamaktır. Rusya’nın etkisi azalmış durumda İran’ın tasfiyesinin gerçekleştiğini ise önümüzdeki zaman diliminde göreceğiz.
MÜNBİÇ’E HİLAL KUŞATMASI
Şu anda Suriye sahasında 2 ayrı operasyon yürüyor. HTŞ’nin yürüttüğü bir harekat var rejime karşı yapılan bir de Türkiye’nin desteklediği SMO’nun terör bölgesine yönelik yaptığı Özgürlük Şafağı operasyonu var. SMO şu anda Münbiç’e yönelmiş durumda. Şu anda orası hilal kuşatmasında ve önümüzdeki günlerde terör unsurlarından temizlenecek. Türkiye bu konuda SMO’ya gereken desteği sağlıyor. Muhaliflerin hedefi Hama’dan son Humus olacaktır.
ESAD’IN SANDIK KORKUSU
Uluslararası ilişkiler uzmanı Doç. Dr. Fatih Fuat Tuncer: 2011 yılında beri Suriye’de yaşanan bir sürece şahitlik ediyoruz. Bölgeden uzun süredir devam eden dondurulmuş bir sorun vardı. Bunda Astana süreci BMGK’nın ilgili kararı etkili oldu. Burada geçici bir hükümet ve denetimli bir seçim önerisi vardı. Bunu onaylayan yani veto etmeyenler Çin ve Rusya’ydı.
Esad burada üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmedi. Çözüm çok net BMGK’nın almış olduğu kararı uygulamak yeterlidir. Bunun uygulanmamasının nedeni ise Esad’ın yeniden seçilme ihtimalinin bile olmamasından kaynaklanıyor. 7 Ekim 2023 bir milattın buradaki sorun mutlaka çözülmelidir yoksa buradaki ateş bölgeyi etkisi altına alır. Türkiye’de bunu sürekli olarak gündeme getirdi. Burada asıl düğüm Suriye’ydi. Burası çıkmaz sokaklar bölgesi ve her ülkenin çıkmaz sokağı var.
İRANİ GÜÇLERE SALDIRI
Emekli Tuğgeneral Prof. Dr. Esat Arslan: Suriye Milli Ordusu, Halep’in öz evlatlarındır ve Türkmenlerde kuruludur. Burada NATO’nun aldığı kararlar vardı ancak bizi burada yalnız bıraktılar. Orada terör örgütleri perde beton ile tünel kurdular. Bunu sözde ortağımız olan Fransa’nın büyük şirketlerinden Lafarge yaptı.
Irak sınırında ABD’nin kurduğu örgütler İrani güçlere hücum ediyor. Bölgede askeri konvoy vuruldu. Tahran ile Şam arasında ciddi bir trafik yaşanıyor. İran Esad’a kuvvet kazandırmaya çalışıyor. İran’ın kurmaya çalıştığı Direniş Ekseni’in düzeni bozuldu. Burada iç hat manevraları ile parça parça edildi.
SMO HAREKATINI GENİŞLETİYOR
Emekli Tuğgeneral Hüseyin Fazla: Sahada 2 eksenli bir yapı var. Bunlardan bir tanesi HTŞ’dir. Diğeri ise Türkiye ile çok yakın ilişkileri olan Suriye Milli Ordusu’dur. HTŞ Halep bölgesine yönelik bir harekat sürdürüyor. Bununla beraber SMO ise Tel Rıfat’a girdi ve terörü temizledi şimdi de Münbiç’e yöneldi.
Her 2 harekatta Türkiye’nin bölgedeki beklentilerine ve çıkarlarına uygun olarak gelişiyor. Harekatın Halep ayağına bakarsak İdlib merkezli gruplar var. Bunlar Halep’te arzu ettiği başarıya ulaşmadan diğer yerlere ağırlık vermeyecektir. Geniş alana yayılırsa dayanak noktalarını koruyamaz. Buradan bağımsız olarak Tel Rıfat ve Münbiç’e bakarsak SMO doğuya doğru harekatını genişletiyor. Bu durum Türkiye’nin çıkarıdır. Suriye’nin kuzey kesimi Türkiye’nin kontrolü altında olmak zorunda aksi takdirde Türkiye’nin güvenlik inşa etmesi mümkün olmayacak.
HALEP’İN ÖNEMİ NE?
Dr. Fırat Demirkol: Daha önceki Astana sürecine bakarsak aslında Halep ile başladı. Esad rejiminin Halep’teki büyük katliamlarından sonra yapılan toplantılarla Suriye’deki durum farklı bir tarafa gitti. Türkiye’ye gelen göçlerin büyük kısmının Halep’ten olduğunu biliyoruz. Suriye’nin en büyük 2. şehridir. Başkent Şam kadar önemi olan bir şehirdir.
Ticaret yolları üzerinde bulunan çok farklı etnik ve dini unsurları içinde barındıran tarihi yapıların olduğu turistik bir şehirdir. Bölgedeki en önemli şehirlerden bir tanesidir. Buraya kendi insanları girdi ve kontrol altına aldı. Halep’i alan ya da Halep’i yöneten Suriye’de büyük bir alana hakim olur. Türkiye’ye gelenlerin yarısına yakını da buradan gelmiştir. Yine Lübnan’a giden çok fazla insan da var. İç savaştan önce 5 milyon nüfusu olan bir yerdi.
BÖLGE BİRBİRİNE GİRMİŞ DURUMDA
DİPAM Başkanı Dr. Tolga Sakman: Bölgede çok farklı aktörlerin olduğunu unutmamak gerekir. Bölge çok fazla sayıda yerel aktör var ve bunların iletişim içerisinde olduğu İran-Rusya-Amerika gibi aktörler var. Şu anda birbiriyle örtüşen çıkarlar var. Kimin kiminle hareket ettiği ya da kimin yaptığı kime yarıyor işi karışık bir hale geldi. Şu anda bölgede her şey birbirine girmiş durumda.
İRAN’IN VARLIĞI KARMAŞAYI BESLİYOR
Rusya bölgede Esad’ı koruyor ve birlikte hareket ediyor ama vazgeçilmez bir aktör değil. Burada onlar için önemli olan askeri olarak varlığının devam etmesidir. Esad’ın siyaseten en çok yanında duran İran’dır. Milisler üzerinden askeri varlığını sürdürüyor ancak operasyon ile varlığının ne kadar azaldığını gördük. İran askeri ve siyasi olarak Esad’ın yanında duruyor. İran’ın buradaki varlığı bölgedeki karışıklığı besleyen temel konu.
ABD-İSRAİL TERÖR VARLIĞINI İSTİYOR
Şu anda Esad, İran ve onun vekil güçleri bölgede zarar görüyor bu da İsrail’in işinde yarıyor ancak SMO’nun terör temizlemesi İsrail’in çok önemsediği terör örgütü PKK/YPG’nin varlık alanını daraltıyor bu da işlerine gelmiyor. Terör örgütü PKK Münbiç’ten çekilmek zorunda kalacak. Yani süreç ilerledikçe başkentlerin yaklaşımları farklı hale geliyor. ABD ise burada teröre sağladığı destek ile varlığını gösteriyor. Bölgeden kaçışlar ABD araçları ile oldu. Tel Rıfat’ta aynı zamanda Rusya’nın da desteği var.
TÜRK NÜFUZUNA KARŞI TAMPON
Esad’ın topraklarını en fazla bölge PKK ancak Esad onlarla işbirliği yapıyor. İran yine PKK’nın olduğu bölgelerde üs kuruyor ve destek sağlıyor. Burada aşağı doğru inecek Türk nüfuzunu engelleyecek bir tampon kurmak istediler. Tel Rıfat’ta ise Türkiye’nin müdahalesine karşı hazırlık yapılmış çıkan cephaneleri gördük
"HAREKAT 2 AY ÖNCE BAŞLAYACAKTI"
Gazeteci Gaffar Yakınca: Halep'in tamamının ve Hama'nın yarısının alınması 48 saat sürdü. Bu, askeri anlamda gerçek bir zafer. Ancak bu işin nasıl gerçekleştiği hala büyük bir soru işareti. Rusya, buradan askeri varlığının kritik unsurlarını çekmiş. Wagner burada değil ve sahada Wagner'in eski ağırlığı kalmamış. Suriye ordusu ise anlatıldığı kadar güçlü değil.
Esad, birkaç ay önce yedek güçlerini terhis etti. Büyük ihtimalle Rusya buna gereksiz bir özgüven verdi. Türkiye olmasaydı, bu harekât 2 ay önce başlayacaktı. Türkiye, Esad'la masaya oturma niyetinde olduğu için bunu engelledi.
Başkan Erdoğan'ın son Astana ziyaretinde, hem İran hem de Rusya, Türkiye'nin teröristlere yönelik operasyon yapmasını istemediler. Hal böyle olunca, operasyon başladı. Suriye artık egemenlik alanını yitirmiş ve zaafa düşmüş bir devlet. Türkiye'nin buradaki askeri varlığı, toprak vaadiyle değil. Türkiye'nin askeri varlığı burada 2016'da başladı. Önümüzde üç senaryo var. İlki 48 saatte ilerleyen bu güçler, Şam'ı da alır. ikincisi Suriye, İran ve Rusya'yı yanına alır ve muhalifleri tekrar yener. Son senaryo da Halep ve Hama'nın bir bölümü muhaliflerin elinde kalır, Şam ise Esad'a kalır.
Siyasi bir çözüm oluşmadığı için burada kriz çıktı. Milyonlarca insan mülteci durumuna düştü ve topraklarından oldular. Suriye'nin toprak bütünlüğünü samimi bir şekilde savunan tek ülke Türkiye. Eğer muhalifler Şam'ı alırsa, dünya savaşının kapısı aralanabilir.
KUVEYRİS’TE OPERASYONLARIN PLANLANDIĞI KUM HARİTALARI!
Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın: Bu tüneller yani bizim canımızı yakabilecek olan PKK’nın tünelleri elimize geçmiş durumda. Tel Rıfat’tan Münbiç’e geri kaçıyorlar. Amerikalı abileri de onları koruyor. Türkiye’ye Münbiç’i bırakacağız dediler Rusya’ya bıraktılar. Çünkü en büyük uyuşturucu kaçakçılığı bu bölgede oluyor.
Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın: İdlip’te bulunan Türk askerleri var ve oralar vurulsun diye Türkiye haritasında çalışma yapılmış.
“OLAĞANÜSTÜ BİR ŞEY YAŞANDI”
A News Yayın Koordinatörü Orhan Sali: Bir hafta öncesinde yaklaşık 4-5 senedir çok az değişen bir haritadan bahsediyorduk Suriye’nin parçalanmış haritasını bütün programlarda neredeyse ezberledik. Son bir hafta içerisinde olağanüstü bir şey yaşandı Suriye’de. Kimse beklemiyordu.
ANKARA’NIN SURİYE POLİTİKASI NE?
Sabah gazetesi Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu: Oldukça dinamik ve son derecede önemli bir süreçten söz ediyoruz ve Türkiye açısından birkaç yönüyle önemli öncelikle terörle mücadele olası göç trafiği ve tabi ki Suriye’nin bütünlüğü konusu var.
Bugün belli ki Suriye yeni bir denge oluşuyor. İran Dışişleri Bakanı Arakçı’nın Türkiye ziyaretinde de bunlar ele alındı. Hakan Fidan’nın Suriye’de dış güçleri aramaktansa yıllardır beklenen yeni anayasa ve siyasi sürecin ertelenmiş olmasına vurgu yapması çok önemlidir. Bugün Esad sözde “zafer kazandım” düşüncesiyle sanki bir iç savaş yaşanmamış gibi her şeyi tekrar kaldığı yerden devam etme arzusu var. Bu mümkün değil
Türkiye Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana kendi güvenliği için terörle mücadele için her türlü tedbiri alır. İdlib’de kaynaklanabilecek yeni göç dalgası Türkiye’nin katlanabileceği bir gelişme değil.
YENİ BİR STATÜKO DOĞUYOR
Uluslararası ilişkiler uzmanı Dr. Cihan Günyel: Sahada artık durumlar değişti. İran ve Rusya kendi çıkarları doğrultusunda Esad’ı hareket ettirecektir. Artık farklı konseptlerin uygulanabileceğini görebiliriz. Esad rejimi sürekli olarak Rusya ile birlikte çatışmasızlık bölgesi olan İdlib’i vuruyordu. Hatta SMO’nun olduğu bölgelere de hava saldırısı yapıyordu. İdlib’e yönelik 52 ayrı saldırı yapıldı. Bunu Esad ve Şii milisler yapıyor.
Suriye sahasında bir de mezhep çatışmaları var ki şu anda iddialara göre İran, Irak’tan Haşdi Şabi’yi Esad’a destek için getirdi. Hizbullah’tan tekrar Esad’ın yanına geçen milisler olduğu da söyleniyor. Bunlar hep endişe verici süreçler. İran ve Rusya kendi bölgesel çıkarları için hareket ediyor. Artık bölgede yeni statükoya doğru gidiyor.
KOLTUK DEĞNEĞİ İRAN VE RUSYA
SETA Dış Politika Araştırmacısı Can Acun: Bölgede çok önemli jeopolitik gelişmeler yaşanıyor. Tarihi bir dönemecin arefesindeyiz. Muhalifler aslında Halep’i özgürleştirdi ve Esad rejiminin tükendiğini gözler önüne serdi. Esad’ın Rusya ve İran’ın koltuk değneğiyle ayakta durduğu gösterdiler.
İran Suriye’deki olayların başından beri Esad rejimini ayakta tutuyordu. İnsan kaynağı sağlayan milyarlarca dolarlık silah desteği veren ülke konumundaydı. Hizbullah’ın güçlerini kaydırması İran’ın ekonomik sıkıntıları rejime olan desteği düşürdü.
SIRADAKİ HEDEF MÜNBİÇ
Siyaset bilimci: Prof. Dr. Yakup Bulut: Tel Rıfat muhaliflerin eline geçtikten sonra PKK Münbiç tarafına yöneldi. Şu anda işgal ettikleri alanı korumanın yollarını arıyorlar. ABD’de burada yaşanan durumun farkında. Kaçışlar PKK’nın acziyetini gösteriyor. Kazandıkları bir durum yok şu anda geri püskürtülüyorlar. Münbiç bu sürecin tamamlanan taşı olacaktır.
Süriye Milli Ordusu Münbiç’i aldıktan sonra PKK tamamen Fırat’ın doğusuna kayacaktır. Ben muhaliflerin Münbiç’i de alacağını düşünüyorum. Yani burada PKK herhangi bir kazanım el etmedi bir kaçış söz konusudur. Teröristlerin hedefi ellerindeki imkanı kullanarak işgal ettikleri alanları korumaya çalışacaklar. Muhaliflerin girdiği bölgelerde halk tarafından hoş karşılanması oldukça pozitif bir durum.
Hama’dan Humus’tan sürülen insanlar İdlib’de sıkıştı. Buradan yola çıkarak Halep’e doğru ilerleyen muhalifler insanların da terk ettikleri bölgeye gelmesiyle ilerleme çok rahat ve hızlı gerçekleşti.
KARŞI KOYMA İHTİMALİ VAR MI?
Orta Doğu uzmanı Dr. Hazar Vural Jane: Harita üzerinde değişiklikler olmaya devam ediyor. Tel Rıfat SMO’nun eline geçti. İran, Esad’a destek olmak için bölgeye güçlerini gönderdi. Toparlanma ve Esad güçlerinin karşı koyma ihtimali var. Rusya tarafından zaman zaman hava saldırıları oluyor. Rusya’nın güçlü şekilde destek vermemesi akıllara soru işaretleri getiriyor.
ABD-RUSYA ÇATIŞMASI
Uluslararası ilişkiler uzmanı Dr. Filiz Katman: 2019 yılına iyi bakmak lazım. Rusya-İsrail-ABD buluşmasında bölgede İran’ın gücünün azaltılması planı devreye sokuldu. Suriye’nin kuzeyinin Ruslara bırakılacağı resmen duyuruldu. ABD Deyr Zor hariç çekilme planında ancak sadece burada kalacak onun sebebi de petrol yatakları ile ilgili.
TRUMP’IN DÖNÜŞÜ
Buradaki politika Biden iktidarı ile değişti. ABD bu tarihte hedef Rusya ve Çin oldu İsrail aracı olsa da ABD masaya dönmedi. Şu anda Trump dönüyor taraflar 20 Ocak’a kadar ne yaparsa yapma peşinde. Trump’ın hedefinde yine İran olacak.
MUHALİFLERİN VE ŞAM’IN MÜCADELESİ
Suriye’de olanları başka devletlere ya da güçlere bağlamak Suriye’nin gerçeklerinden kopmaktır. Buradaki temel nokta Şam ile muhaliflerin mücadelesidir. Hizbullah ile İsrail arasında ateşkes olduktan hemen sonra muhaliflerin Esad’a operasyonu başladı. Netanyahu da Esad’a yöneleceğini söylemiş ve İran ile mücadele edeceğini söylemişti.
GÜÇ BOŞLUĞU DOLDURULDU
Bölgede İran’ın oluşturduğu bir koridor var ve lojistik destek sağlanıyor. Bunlar Hizbullah’a gidiyor. Bölgede şu anda oluşan değişiklikler İran’ın gücünü kesecek nitelikte. İran ve Hizbullah’ın İsrail ile mücadelesinde oluşan bir güç boşluğu var. Karşılıklı bir faydalanma oldu.
İÇ HAT MANEVRASI
Prof. Dr. Esat Arslan: PKK’nın terör tünellerini Fransız Lafarge yaptı. 27 Kasım’da İsrail ile Lübnan ateşkesi başladığı zaman operasyon başladı. Orta Doğu’da hiçbir zaman tesadüfen olmaz. Her şey planlı olarak gelişir. ABD ve İsrail’in vahşet ve dehşet ortaklığı vardır ve bunların Gazze’de yaptıklarını gördük. Bunlar bir iç hat manevrası yapmıştır. İran’ın vekil güçlerine teker teker darbe vurarak ilerliyorlar.
ABD VE İSRAİL GÖÇ PLANI
Netanyahu, Esad’ı İran ile ilişkilerini kesmesi için tehdit etti.. Burada terör olmasın diye Astana süreci var. İsrail ve ABD buradaki nüfusu Türkiye’ye sürmek istiyor. Türkiye burada siyasi hedefini ortaya koydu ve ne olursa olsun bu göçü engelleyecek. Gazaları mübarek olsun SMO, Tel Rıfat’ı ele geçirdi. Çok daha önemlisi Halep Kalesi’ne Türk bayrağı astılar. Halep ile Hatay arası 80 KM’dir. Bize bu kadar yakındır.
HALEP’İN ASIL EVLATLARI SMO’NUN İÇİNDE
M-4 ve M-5 karayolları kapalı durumda. Muhalifler Sefire bölgesini ele geçirdi. Suriye’nin can damarını aldılar. Halep’in asıl evlatları SMO’nun içindedir. Terör prangasını parçalamak lazım.
1 GÜNLÜK PLAN DEĞİL
ODAP Kurucu Direktörü Ali Semin: Uzun süredir planlanan bir operasyon var ancak hızlı ilerleyiş beklenen bir durum değildi. Rejim ordusunun bu kadar hızlık şekilde kaçması sürpriz oldu. Geldiğimiz süreçte bunun bir günlük bir plan olmadığını anlayabiliriz. Burası bir savaş ve güç alanı dondurulmuş bir süreç vardı. Bölgede eskisi gibi sık sık çatışmalar yoktu ancak devam eden bir süreç vardı. Bölgede dengeler sürekli olarak değişiyor.
DONAN SAVAŞ ATEŞLENDİ
7 Ekim 2023 tarihinden beri uluslararası sistemde birçok şey değişmeye başladı. Bunlar bizim için kırılgan fay hatları gibi. Suriye, Lübnan, Irak, Yemen bunların hepsi kırılgan ve hepsi birbiriyle bağlantılı. Donan savaş yeniden ateşlendi. Buranın İsrail ile ilgisi yok burada ciddi bir hazırlık söz konusu. Bu yapılan hazırlığın asla İsrail ile alakası olduğunu düşünmüyorum.
İDLİB’İN BOMBALAMASININ PERDE ARKASI
2015 yılından sonra ABD Fırat’ın doğusunu kendisi kontrol etmek istedi batı tarafı ise Rusya ve rejime bırakmış gibi göründü. Şu anda Türkiye açısından bakılırsa kontrollü bir durum var. Rusya ve rejim Halep kaybedilmesine rağmen İdlib’i vuruyor. Bu Türkiye için bir göç dalgası olabilir. Burada bir çatışma hali demek 3 milyona yakın bir göç dalgası demektir. İdlib’i vurarak Türkiye’ye kendilerince baskı kurmak istiyorlar. Türkiye’nin 3 önceliği var; Suriye’deki teröristan denilmeye çalışılan bölgede terör varlığının sonlandırılmasıdır. Bunun yanında göç dalgasını engellemek ve Türkiye’deki Suriyelilerin gönüllü şekilde dönmesi. Son olarak önceliğimiz ise Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasıdır.
REJİM ORDUSU DİRENEMEDİ
Türkiye’nin de dikkat etmesi gereken durumlar da var. Şu anda Suriye haritası şekilleniyor. Buradaki bütün güçler nasıl bir strateji izleyeceklerini bir daha ortaya koymak zorundalar. İsrail’in meseleyi nasıl takip edeceği ya da bölgede İran’ın alacağı yol önemlidir. ABD ve İsrail uzun süredir İran’ın Orta Doğu’daki nüfus alanını daraltmak istiyor. Esad rejimi 2011 yılından sonra özellikle İran ve onun desteklediği vekil güçlerden destek almıştı. Şii milislere bağlı olarak hareket etmek bu kadar hızlı ilerleyişin sebebi oldu. Rejim ordusu direnmedi.