Sosyal medyada "çocuk" düzenlemesi ne zaman? AK Parti'den kritik açıklama

Sosyal medya, çocuklar için hem fırsatlarla dolu bir dünya, hem de pek çok risk barındırıyor. Bu nedenle, hükümetler dünya genelinde çocukların çevrimiçi güvenliğini sağlamak için harekete geçiyor. Konula ilgili AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler yaptığı açıklamada düzenlemenin şubat ayında yapılacağını duyurdu.
Türkiye, 16 yaş altındaki çocukların sosyal medya kullanımını yasaklamayı planlıyor. Ancak bu konuda çalışma yapan ülkeler sadece Türkiye ile sınırlı değil.
Sosyal medya düzenlemesinin Meclis'e ne zaman geleceğine ilişkin soru üzerine Güler, şunları kaydetti:
"SOSYAL MEDYADA YAŞ SINIRLAMASI DÜZENLEMESİ ŞUBATTA"
Güler, sosyal medyada yaş sınırlaması ile ilgili düzenleme üzerinde Aile Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı'nın sahada çalışma yaptığını söyleyerek, "Bizim İnsan Hakları Komisyonumuzun alt komisyonu var. Onların da hem Avrupa örneği hem gelişmiş ülkelerdeki örneklerden yola çıkarak belli yaş gruplarında belli sitelere erişim, belli sosyal medyalara erişim kısıtlılığının olduğunu görüyoruz. Çocukların gelişim çağında bu tür serbestiyetler onları ciddi manada hem psikolojilerini hem de hayata hazırlama noktasında ciddi zararları olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla bu konuda hem yaş grupları ile ilgili durum, hem belli kategoriler ondan sonra ortaya çıkacak. Tahmin ediyorum şubat, mart gibi Meclis gündeme gelir" diye konuştu.
BAKAN URALOĞLU: 16 YAŞ ALTI İÇİN SOSYAL MEDYA DÜZENLEMESİ ZORUNLULUK HALİNE GELDİ
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Uraloğlu, "16 yaş altındaki çocuklarımızı sosyal medya ve online oyunların zararlarından korumak ve bu tür içeriklerin yayılmasını engellemek için yasal düzenlemeler yapma ihtiyacı artık bir zorunluluk haline gelmiştir." dedi.
Bakan Uraloğlu'nun açıklamalarından öne çıkan başlıklar:
"SOSYAL MEDYA HER ŞEYİ İLE KUTSANACAK BİR ÖZGÜRLÜK ALANI DEĞİLDİR"
Son günlerde sosyal medya platformlarında dezenformasyon, siber korsanlık, nefret söylemi, telif hakları ihlalleri, çocukların istismar edilmesi ve akran zorbalığı gibi olumsuzluklar maalesef ön plana çıkmıştır. Sosyal medya ve internet dünyası her şeyi ile kutsanacak bir özgürlük alanı asla değildir. Aksine, yukarıda ifade etmeye çalıştığım başlıklar altında düşünce özgürlüğünü ve insanların hakikat ile bağını yok eden boyutları da vardır.
TÜİK raporlarına göre nüfusumuzun yüzde 66'sı sosyal medya kullanıcısı, yüzde 87'si ise internet kullanıcısı. İnternette geçirilen zaman 7 saat ve dünya ortalamasının yaklaşık yüzde 7 fazlası, yine sosyal medya platformlarındaki toplam hesap sayımız 303 milyon 97 bin aktif hesabımızın bulunduğunu özellikle söylemek istiyorum. Buradan hareketle insanların bilgiye erişimi, bunların kendi hayatına ve ihtiyaçlarına yönelik kullanımı, zamanın ruhunu yakalamak açısından elbette kıymetlidir.
"YENİ BİR SOSYAL MEDYA OKURYAZARLIĞI BİLİNCİNE VE BAKIŞ AÇISINA İHTİYACIMIZ VAR"
Dijital dünya, özellikle çocuklarımızı, altını çizerek söylemek istiyorum, popülerlik, beğeni ve izlenme-görüntülenme sayısı faktörleriyle her geçen gün daha fazla çevrim içi kalmalarını sağlamakta ve yönlendirmektedir. Karşımızda kelimenin tam manasıyla sosyal bir tehdit bulunmaktadır. Bu durumun farkında olan Amerika, İngiltere, Avustralya gibi ülkelerin sorunu önlemeye yönelik çeşitli düzenlemeleri, tedbirleri, kısıtlamaları ve tamamen kapatmalara kadar giden kararlar aldığını hep beraber görüyoruz.
Yeni bir sosyal medya okuryazarlığı bilincine ve bakış açısına ihtiyacımız var. Bu noktada 16 yaş altındaki çocuklarımızı sosyal medya ve online oyunların zararlarından korumak ve bu tür içeriklerin yayılmasını engellemek için yasal düzenlemeler yapma ihtiyacı artık bir zorunluluk haline gelmiştir.
Düzenlemenin ilk olarak internet servis sağlayıcılarının, sosyal ağ platformlarının sorumluluklarını ve denetimini artırmak olacaktır. Aile, Adalet ve İçişleri bakanlığımız başta olmak üzere tüm kurum ve kuruluşlarımızla birlikte çalışmalarımızı yapıyoruz. Yüce Meclisimizden de gerekli yasal düzenlemelerini biz bir vatandaş olarak, yönetici olarak bekliyoruz. İnanıyorum ki hep birlikte hareket ederek bu tehlikeyle başa çıkabilir, çocuklarımıza ve gençlerimize daha güvenilir bir gelecek sunabiliriz.
