AK Partili Müşerref Pervin Tuba Durgut Gazze’deki insani krizi ve çocuk haklarını gündeme taşıdı
AK Parti İstanbul Milletvekili Müşerref Pervin Tuba Durgut, 20 Kasım Dünya Çocuklar Günü ve 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü vesilesiyle basın toplantısı düzenledi. Durgut, Gazze'deki insan hakları ihlalleri ve yaşanan trajediye dair açıklamalarda bulundu. Durgut, özellikle çocuk ve kadınların maruz kaldığı zorlukları ve yaşanan insanlık dramını detaylarıyla anlattı.
Durgut, 20 Kasım Dünya Çocuklar Günü ve 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü dolayısıyla Türkiye'de yaşayan Gazzeli, Somalili, Etiyopyalı, Kırgızistanlı, Arnavut ve Faslı çocuklarla Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, çocukların barışı temsil ettiğini dile getirerek, dünyaya barış mesajı vermeyi amaçladıklarını söyledi.
Durgut Gazze'de gün be gün yaşanan insan hakları ihlallerine dikkat çeken konuşmasına bir Filistin şarkısının sözleriyle başladı "Bu zulüm yetmedi mi ey dünya? Biz savunmasız insanlardık, ne suçumuz vardı?." Durgut, Gazze'deki çatışma ve bombardımanların yarattığı insani krize ve zulme işaret ederek, uluslararası toplumun sessizliğini eleştirdi.
Konuşmasında, İsrail bombardımanında hayatını kaybeden çocukların hikâyelerine de yer vererek, uluslararası topluma ve Birleşmiş Milletlere acil müdahale çağrısında bulundu. "Gazze'deki çocukların her birinin bir ismi, bir hayatı, umutları ve hayalleri vardı" diye konuşan Durgut, yaşananların sadece rakamlardan ibaret olmadığını belirtti.
Durgut, Gazze'de yaşanan insan hakları ihlallerinin boyutlarına dikkat çekerek, 7 Ekim'den bu yana artan bombardımanlar sonucunda yaşanan yıkımı ve insan kayıplarını somut rakamlarla ifade etti. "Gazze'de her gün 400 çocuk hayatını kaybediyor. Bu çocuklar, okula gidemiyor; pek çok okulun savaş bitse de okula dönecek öğrencileri artık hayatta değil." dedi.
Durgut'un konuşması şu şekilde:
Bu zulüm yetmedi mi ey Dünya? Bu zulüm yetmedi mi ey İnsanlar?
Biz savunmasız insanlardık! Ne suçumuz vardı?
Çocuklarım ellerimin arasından kayıp gitti. Kollarımda öldüler. Çocuklarım hiçbir şey yememişti.
Yemin olsun ki benim çocuklarım açken katledildi .
Kıymetli Basın Mensupları;
Gazze'de iki çocuğunu füze saldırısında kaybeden genç anne , hastane önünde çaresizce sağa sola koşarken bu şekilde feryat ediyordu.
Bu kız çocuğunun adı Hala Mufid AbuSaada.
Gazze Cibaliye kampında yaşıyordu ve 14 yaşındaydı.
Derslerinde başarılı, zeki ve hayat dolu bir çocuktu. Resim yapmayı, şarkı söylemeyi dabkeh oynamayı severdi.
16 Ekimde annesi ve 6 kardeşiyle birlikte en güvenli olması gereken yerde, evinde, İsrail bombalarıyla hayatını kaybetti. Hala ve ailesinin yıkılan evlerinin enkazından çıkarılması 2 gün sürdü.
Halanın katledildiği gün Onunla beraber Gazzede 87 çocuk katledildi.
7 Ekim'den bugüne Gazze'de 5 binden fazla çocuğun hayatını kaybettiği bildirildi.
Dünyanın sayılardan ibaret gibi hızlıca bahsedip geçtiği bu çocukların, her çocuk gibi isimleri vardı, Fatima AlNajlar 5 yaşındaydı, Maryam Ahmet 1 yaşındaydı,Tulin Muhammad, daha yeni doğmuştu
Her çocuk gibi onların da en sevdiği oyuncakları, arkadaşları, oyunları, yemekleri, renkleri, şarkıları, kıyafetleri vardı. Her çocuk gibi onların da umutları, hayalleri, sevinçleri, hüzünleri, korkuları vardı…
Değerli Basın Temsilcileri
Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen ve kadın ve çocuk haklarını detaylı bir şekilde kapsayan birçok sözleşme ve ilke bulunmaktadır.
Bu sözleşmeler ve ilkeler, kadınların ve çocukların yaşam, sağlık, eğitim, güvenlik ve özgürlük haklarını güvence altına alır, dünya genelinde kadın ve çocuk haklarına saygı gösterilmesi ve korunması için önemli bir çerçeve sunar.
İçinde bulunduğumuz hafta ise , BM tarafından ilan edilen 25 Kasım Kadına Şiddetle mücadele günü ve 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları günü olmak üzere insan hakları açısından iki önemli günü barındırıyor.
Peki bu önemli haftada Gazzede çocuk ve kadınların durumu nedir? her an artarak güncellenen yine BM rakamlarıyla bakalım:
Gazze'de 7 Ekimden bugüne kadar 8500 Kadın ve çocuk öldürüldü 788.800 kadın ve kız çocuğu evsiz kaldı
1 milyon 700 bin insan yaşadığı yeri terk etmek zorunda kaldı ve bunların yarısından fazlası çocuktu.
2060 Kadın eşini kaybetti 7500 çocuk babasını kaybetti.
50 bin kadın hamile ve bu kadınlardan 5552 sinin önümüzdeki ay doğum yapması bekleniyor.
Gazze'de elektriğin kesilmesi, yaşam ünitesine bağlı hastalar için ölüm fermanı demekti. nitekim Hastanelerdeki onlarca Prematüre bebeğin hayatını kaybettiğini öğrendik.
Gazzedeki çocuklar okula gidemiyor. savaş bitse de, bir çok okulun öğrencilerinin çoğu artık hayatta değil.
Ne yazık ki yanmış , kavrulmuş, parçalanmış, enkaz altında kalmış tanınmaz haldeki küçücük bedenler için Gazze, bir çocuk mezarlığına dönüşmekte Gazze'de anneler hayatlarını kaybetmeleri durumunda kimlikleri belli olsun diye, çocuklarının kollarına isimlerinin yazılı olduğu bileklikler takıyor.
Peki, bütün bunlar yaşanırken sessizce izleyen Dünyanın hala kadın ve çocuk haklarından bahsetmeye hakkı var mıdır?
Gazze'de 11 yaşında olan bir çocuğun bu hayatı boyunca gördüğü 4. Büyük bombardıman. En şiddetlisi bu olsa da Filistinli çocuklar için bu yeni bir tecrübe değil.
Filistinli bir çocuğun Katledilmek, hapsedilmek ya da acıların, travmaların, kayıpların gölgesinde işgal altında bir hayat sürdürmek dışında hayatıyla ilgili çok fazla seçim yapma şansı hiçbir zaman olmadı.
Kıymetli Basın Mensupları,
Savaşın bile bir hukuku, etiği ve kuralları vardır. Bu kurallara göre, Hiçbir çocuk hayati ihtiyaçlarından ve temel hizmetlerden mahrum bırakılamaz. Hiçbir çocuk yatağında bomba tehdidine maruz bırakılamaz.
Cenevre Sözleşmeleri, savaşta sivillerin ve hastaların korunmasına dair bir dizi uluslararası hukuk kuralları içermektedir.
Uluslararası sözleşmelerin aksine, Gazze'de sivillere yönelik büyük bir insanlık suçu işlenmektedir. İsrail, koordinatları daha önce paylaşılmış olmasına rağmen Gazzedeki Türk Filistin Dostluk Hastanesi'ni dahi vurdu. Hastane, Gazze'deki 9 bin kanser hastasının tedavi umudu olan tek onkoloji merkeziydi.
Kanser hastanesinin bile bombalandığı bir yerde hangi uluslararası hukuk kuralından bahsedilebilir?
Bu duruma uluslararası topluluk daha fazla sessiz kalamaz.. Birleşmiş Milletler ve tüm ilgili kurumlar, Gazze'deki katliamlara son vermek için harekete geçmelidir. Uluslararası toplum, bu insanlık suçlarını şiddetle kınamalı ve sorumluları adalet önüne çıkarmalıdır.
Dün olduğu gibi bugün de Dünyanın vicdanı ve mazlumların sözcüsü Türkiyedir.
Ülkemizin bu tarihi sorumluluğunu hakkıyla icra eden Cumhurbaşkanımızın sarfettiği çabaların barışa vesile olmasını diliyor,
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.