İşte CHP'deki omurgasızlık hikayesinin perde arkası! İmamoğlu'nun travmatik siyasi eziklik hezimeti
CHP'li İmamoğlu 4 yıllık belediye başkanlığı döneminde aylarca "cumhurbaşkanı adayı" olmak için çabaladı. Beceremeyince İP lideri Akşener tarafından verilen Cumhurbaşkanı yardımcısı unvanıyla yetindi. Kılıçdaroğlu tarafından adaylığı engellenen İBB Başkanı, geçtiğimiz güne kadar da "değişim" sloganıyla CHP Genel Başkanlığına da oynadı. Burada da CHP liderinin engeliyle karşılaşan İmamoğlu, tekrar koltuk sahibi olmak için yeniden İBB şemsiyesine sığındı. İmamoğlu'nun yaşadığı bu "travmatik siyasi eziklik hezimetini" kaleme alan Sabah Gazetesi yazarı Mahmut Övür, dikkat çeken ifadeler kullandı.
İşte Sabah Gazetesi yazarı Mahmut Övür'ün "CHP'de 'ateşkes' ilanı" başlıklı yazısı:
Nihayet İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, kiminle dans ettiğinin farkına vardı ve usta bir manevrayla çark etti:
"Ben de kendimi İstanbul ile mühürlü kabul ediyorum. İstanbul'u bir kez daha savunmak için yola çıkıyorum."
Zaten CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun istediği de buydu. İmamoğlu ve A Takımı'nın bütün operasyonlarına rağmen Kılıçdaroğlu hiç renk vermiyor, kendi grup başkanının bile oyun içinde oyun kurmasına sesini çıkarmıyor ve bekliyordu.
Beklediği de oldu. Çünkü aday yaptığı adımın siyasi çapını biliyordu. İmamoğlu, dört yıl boyunca yeri göğü inletip Akşener'le iş tutmasına rağmen Kılıçdaroğlu'nu aşamadığı için cumhurbaşkanı adayı olamadı. Yetinmedi yine Akşener sayesinde cumhurbaşkanlığı yardımcılığını kaptı; ama bu kez halk izin vermedi. Son bir atakla "Zoom" yapıp CHP Genel Başkanlığı'na oturmak istedi, ona da Kılıçdaroğlu "dur" dedi.
Şimdi "hayatı boyunca hep misyon adamı" olduğunu söyleyen biri olarak kös kös İBB başkan aday adaylığına geri dönmek zorunda kaldı.
Ama hakkını teslim edelim, CHP'deki büyük oyunun içinde bir aktör olmayı da başardı. Bunda kuşkusuz 100 yıllık parti CHP'nin kendi çocuklarından bir aktör yetiştirememesinin etkisi büyük. İmamoğlu bu fırsatı iyi değerlendirdi ve onlara kendini kabul ettirdi.
Gerçi "hakiki" CHP'li olduğunu söyleyen ve Kılıçdaroğlu'ndan farklı bir siyaset ortaya koymadığı hâlde açık destek veren Tanju Özcan bile ne dediğini anlamamış ama olsun:
"Vallahi dost acı söyler; ben bugün bayrak mı açtınız, geri adım mı attınız, onu dahi anlamadım..."
Bütün bu garabete rağmen şu gerçek artık çok net: Çark eden İmamoğlu ile Kılıçdaroğlu arasında "ateşkes" ilan edilmesi, CHP'de kartların yeniden dağıtılacağı ve belediye başkanlarının gücünün artacağı anlamına geliyor.
Zaten bir süredir CHP'de siyaseti ağırlıkla belediye başkanları belirliyor. CHP'liler 100 yıllık parti olmakla, parti içi tartışmayla övünüyorlar; ama ortada farklı bir siyaset aksı olmadığı gibi tartışan da yok... Örgüte de, örgütü ayakta tutan siyasete de partiden çok belediyeler yön veriyor.
Şu sıralarda ilçe kongreleri yapılıyor. İnanılmaz paralardan, makam ve mevki pazarlamasından söz ediliyor. Artık illerde, il başkanlarının değil belediye başkanlarının borusu ötüyor. Bu yüzden pazarlıklar da ağırlıkla il veya ilçe belediye başkanlıkları üzerinden yapılıyor.
Parasal gücü olan siyasi gücü de belirliyor.
Başta İzmir, Ankara ve İstanbul olmak üzere bütün illerde böyle bir gerçek var. Şimdi buna bir de Kılıçdaroğlu ile "ateşkes" ilan edilmesi eklendi ki bu da en çok İmamoğlu'nun işine yarıyor. Ateşkesle dengelerin değiştiği ve yeni ittifakların kurulacağı söyleniyor. Genel merkeze yakın bir siyasetçi şöyle diyor:
"Ateşkes başlamıştır. Biz İmamoğlu'nu istediğimiz noktaya çektik. Kaybetmesini de kimse istemez. Bundan sonra İstanbul'da belediye paylaşımları öne çıkacak. Bu açıdan yeni ittifaklar kurulması, Erdoğan Toprak ve Mustafa Sarıgül gibi aktörlerin İmamoğlu'yla hareket etmesi beni şaşırtmaz."
Ama İstanbul'da çok şaşıran olur. En başta da İmamoğlu'na muhalefet eden Battal İlgezdi, Bülent Kerimoğlu ve Ali Kılıç üçlüsü şaşırır. Kurultaya kadar daha çok Bizans oyunlarına tanık olacağız.
Kısa bir mola için izin istiyorum. Ağustosun son haftası görüşmek dileğiyle...