AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten NATO ve AB açıklaması: Cumhurbaşkanımızın iradesi ile tescillenecek! "Avrupa basınında 'büyük lider' deniyor...
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, katıldığı televizyon kanalında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Ömer Çelik, İsveç'in NATO üyeliğine ilişkin sürecin devam ettiğini belirterek "Cumhurbaşkanımızın ortayla koyduğu irade ile tescillenecek. Kendi devletimizin kurumları ve Cumhurbaşkanımızın tutumu bizim açımızdan belirleyici olacak." dedi. NATO Zirvesinde elde edilen kazanımları aktaran Çelik, "Türkiye'nin AB süreciyle ilgili çok güçlü bir taahhüt ortaya çıktı." şeklinde konuştu.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Ömer Çelik, İsveç'in NATO üyeliğine ilişkin ve Türkiye'nin AB'ye tam üyeliği konuları hakkında konuştu.
Çelik'in açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
"GÜMRÜK BİRLİĞİ, VİZE SERBESTİSİ DIŞINDA FASILLARIN AÇIKLAMASI LAZIM"
Kabineye bakarak Türkiye doğuya yaklaşıyor ya da batıya yaklaşıyor gibi yorumların çok indirgemeci yorumlar olduğunu düşünürüm. Cumhurbaşkanımızın siyasi yaklaşımı içinde kabine toplantıları ne kadar düzenli yapılıyorsa, onun kadar parti toplantıları düzenli yapılır. Bütün Cumhuriyet tarihinde il başkanları toplantılarını en düzenli yapan liderdir. Kabine Cumhurbaşkanımızın kendi değerlendirmesidir. AB meselesinde, son zirvede verdiği mesajlar kadar aynı şekilde Putin'le, Rusya ile ilgili olarak ya da Pasifik zirvesi temelinde verdiği mesajların çoğu eşit ağırlıktadır, o çerçevede devam eder. AB meselesinin ilerlemesi için ne lazım? Gümrük Birliği, vize serbestisinin dışında fasılların açılması lazım. Faslın açılması bir ülkenin üyeliğinin başlaması değil. Sen fasıl dahi açmaz isen 'Ben bu konuyu konuşmak istemiyorum' demektir. Demek ki, ilişkileri indirgediğin noktada tutmak istiyorsun. Merkel döneminden sonra Türkiye liderler zirvesine çağrılmamaya başladı. Bugün AB'nin Cumhurbaşkanımızın katılacağı zirveye ekmek ve su kadar ihtiyacı vardır. Ben AB bakanı iken bir dönem başkanı ülkenin Dışişleri Bakanı bana 'Siz muazzam bir ülkesiniz, burada ne işiniz var' demişti. Şöyle bir bağlam içinde söyledi, 'siz çok büyük ülkesiniz, buraya niye tenezzül ediyorsunuz' anlamında söylemişti.
"BİZİ KATİLLERLE AYNI KEFEYE KOYMAYA ÇALIŞTILAR"
Türkiye'nin iradesinde bir değişiklik yok. Bu ivme AB'nin bu konudaki kararsızlığıyla ilgili düşen ya da çıkan ivme. 15 Temmuz darbe gecesi AB Bakanıydım. Slovakya'nın dışişleri bakanını aradım. AB liderleri bir zirvedeler. Biz bu bilgilendirmeleri yaptık onlara. İlk açıklama dramatik ve üzücüydü. O zamanki yüksek temsilcisi 'Taraflara itidal tavsiye ediyoruz' dedi. AB darbe girişiminden 1 ya da 2 ay sonra darbeyi tartışılacağı zirveyi yapacak. Hükümetimiz adına ben gitmiştim. Baktım ki benimle konuşmak istiyorlar. Şöyle bir yaklaşım var, beni yumuşatmaya çalışıyorlar, içeride ters konuşmayayım diye. Dedim ki 'Bizi öldürmeye çalışan katille bizi aynı kefeye koyuyorsunuz, darbe yapmaya çalışan terörist grupla bizi aynı tefeye koymaya çalışıyorsunuz'. Sonra bize 'yanlış yaptık, geç kaldık' gibisinden konuştular. Türkiye'yi eleştiriyorlardı. Darbe girişimi sonrası yargı kararlarını eleştiriyorlardı. Yargı kararlarını beğenmiyorsanız, iyi niyetiniz varsa, Türkiye'de yargı alanında yaptığınız işbirliğini geliştirmeniz lazım. İlk kestikleri fon yargı alanındaki işbirliği fonu oldu. Bir demokrasi zora düştüğü zaman, diğer demokrasilerden 'demokrasimi korumak için tedbir alıyorum, diğer demokrasiler bana yardım etmesi gerekir' dediğiniz zaman ortada yoklar. Türkiye DEAŞR'ın saldırısına uğradığınızda Avrupa'daki binalara Türk bayrağı yansıtıyorsunuz ama PKK saldırısına uğrayınca yansıtmıyorsunuz. Bunun anlamı ne demek? PKK'yı terör örgütü görmemek demek.
"TÜRKİYE İSVEÇ'İN NATO ÜYELİĞİNİN ÖNÜNÜ AÇMAYA 'EVET' DEDİ"
Türkiye, İsveç'in NATO üyeliğine evet demedi, NATO üyeliğinin önünü açmaya evet dedi. Cumhurbaşkanımız eski üçlü muhtıranın 4. maddesine atıf yapan bir metin çıktı. Türkiye'ye dönük olarak savunma sanayi yaptırımları tamamen kalkacak. Bu zirvede ilk defa NATO Genel Sekreteri, terörle mücadelede özel koordinatör atayacak. Türkiye diyor ki, 'bana karşı taahhütlerin içerisine girdin, ben de bu iyi niyete karşı önünü açıyorum, ama bu süreç sonuçlanmış değil'. Yüce Meclis imza attığı metindeki terörle mücadele ile ilgili olarak, AB süreciyle ilgili olarak İsveç mükellefiyetini yerine getirmiş mi getirmemiş mi? Meclis bunu takdir edecek. Bu zirvede terörle mücadele konusunda yüksek bir taahhüt çıktı. Türkiye'nin AB süreciyle ilgili çok güçlü bir taahhüt ortaya çıktı. Güvenlik ihtiyaçların karşılanması konusunda açık ya da gizli ambargosunun kaldırılması şeklinde taahhüt ortaya çıktı.
"CUMHURBAŞKANIMIZIN ORTAYA KOYDUĞU İRADE İLE TESCİLLENECEK
Biden'in verdiği mesaj güçlü. Ama biliyorsunuz ona kongre karar veriyor. Biden 'Ben kişisel olarak böyle düşünüyorum, bunun kongreden geçmesi için elimden gelen çabayı sarfedeceğim' dedi. Cumhurbaşkanımızın terörle mücadeledeki tavrı çok net. Bu süreç içerisinde, Meclis'e gelinceye kadar süreç içerisinde tüm parti grubumuzla birlikte şuna bakacağız. Devletin ilgili birimleri 'Evet İsveç mükellefiyeti yerine getirmiştir' diye bir arzda bulunup, sayın Cumhurbaşkanımız 'Bizim açımızdan tatminkârdır' derse biz 'evet' deriz. Bu sayın Cumhurbaşkanımızın ortayla koyduğu irade ile tescillenecek. Kendi devletimizin kurumları ve Cumhurbaşkanımızın tutumu bizim açımızdan belirleyici olacak. Bizim bunun önünü açmamız onay verilmesi anlamında otomatik bir irade anlamına gelmiyor. Bunu demek istiyor sayın Cumhurbaşkanımız. Mesela Finlandiya'nın attığı adımlar tatminkâr bulundu ve onay verildi. Biz NATO'nun genişlemesinden yanayız. Genişlemesine karşı çıkılırsa NATO bir ideolojik örgüte dönüşür.
"MUHALEFETİN NE YAPACAĞINI KESTİREMİYORUM"
Nihayetinde her birimiz tek tek İsveç'in attığı adımların yargısal, istihbarı, askeri atacağı adımlarını değerlendirecek mekanizmaya sahip değildir. Cumhur İttifakı açısından bilgi ve değerlendirme süreci hükümetimizin ve onun başı olarak sayın Cumhurbaşkanımızın değerlendireceği çerçevesinde şekillenecektir. Muhalefetin ne yapacağını çok kestiremiyorum doğrusu. Suriye tezkeresine bile 'evet' diyen oldu, 'hayır' diyen oldu. CHP adına Kemal Kılıçdaroğlu'nun dış politikadan sorumlu eski genel başkan yardımcısı bir yazı yazdı. 'Türkiye çok büyük yanlış yapıyor' dedi. İsveç'le olan ikili ilişkileri ile NATO ile ilişkileri birbirine karıştırılıyormuş Türkiye. Biz neye bakacağız? İsveç'in girip girmemesine baktığımızda İsveç'in Türkiye'ye dönük tutumuna bakacağız. NATO açısından baktığımızda ne diyeceğiz? "İsveç'in 37 bin çok büyük bir askeri gücü var" mı diyeceğiz? İsveç'in en büyük avantajı NATO'nun oraya yerleşmesiyle birlikte Baltık ülkelerinin savunmasını daha da kolaylaştıracağı yönünde savunma yapılıyor. Tabii ki Türkiye Cumhuriyeti'nin hak ve menfaatleri açısından bakarız biz meseleye.
"UÇAĞIN YANAŞTIĞI YERİN DEĞİŞTİĞİNİ GÖRDÜK"
Maalesef Cumhurbaşkanımıza karşı, Cumhurbaşkanımızın tutumunu ve siyaset yapma biçimini anlayamama, aşırı çifte standart her olayda önümüze geliyor. Ukrayna savaşından önce Avrupa basınına bakın, diktatör vs. diyordu. Savaş çıkınca 'Büyük lider' deniyor. Kendisinin işine yarıyor mu, yaramıyor mu? Hiçbir yerde anlatmadığım bir şeyi anlatayım. Cumhurbaşkanımız yasaklı olduğunda, partimiz seçimden zaferle çıkmış. Türkiye'nin içinde yasağı savunanlar var. Vesayet Türkiye'nin üstüne çökmüş. Berlusconi'nin davetiyle birlikte, dışarıda bu yasağın ne kadar absürd olduğu konuşuluyordu. Ondan sonra bu değişikliği bürokrasinin içinde gördüm. Birçok ülkeye gittik. Baktık ki, normalde VIP'e gitmeyi engellemeye çalışılırken uçağın yanaştırıldığı yer bile değiştiğini gördük Türkiye'de. Türkiye'de milletin verdiği imkanları ele geçiren bürokratların Türkiye'ye sömürge muamelesinden başka bir şey değildi o yasaklar. Türkiye'deki vesayet tamamen dış kaynaklıdır.