Dünya NATO Zirvesi'ne kilitlendi! Tüm gözler Başkan Erdoğan'ın kararında... Dış politikada Türkiye ekseni
Dünyada tüm gözler 11-12 Temmuz tarihlerinde yapılacak NATO Liderler Zirvesi'ne döndü. İsveç'in üyeliğinin de masaya yatırılacağı zirvede Başkan Erdoğan'ın vereceği karar merakla beklenirken, Vilnius yoğun bir diplomasi trafiğine sahne olacak. Sabah Gazetesi yazarlarından Okan Müderrisoğlu da zirvenin önemine dikkat çekerken "Türkiye'nin NATO ile ilişkileri her zamankinden fazla değer taşımakta." değerlendirmesinde bulundu.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, 11-12 Temmuz'da Litvanya'nın Vilnius şehrinde gerçekleştirilecek NATO Liderler Zirvesi'nde yoğun diplomatik temaslar gerçekleştirecek.
Zirve gündeminin ilk sıralarında Rusya-Ukrayna savaşı, NATO genişlemesi ve Kosova'daki gerginlik olacak. Bu kapsamda Başkan Erdoğan zirvede en dikkat çeken liderlerin başında geliyor.
ANKARA KRİTİK ROLDE
Türkiye'nin NATO'nun kritik önemdeki müttefiklerinden olması, Rusya-Ukrayna savaşında üstlendiği arabuluculuk rolü ve İsveç'in NATO üyeliği konuları nedeniyle Başkan Erdoğan'ın diplomasi trafiği yoğun olacak. SABAH'ın edindiği bilgilere göre Başkan Erdoğan'ın Vilnius'ta Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Alman Şansölyesi Olaf Scholz, İngiliz Başbakanı Rishi Sunak, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, İsveç Başbakanı Ulf Kristersson, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ve AB Komisyonu Başkanı Ursula Von Der Leyen ile görüşmesi planlanıyor. Başkan Erdoğan'ın ABD Başkanı Joe Biden ile görüşmesine ilişkin de iki liderin programlarında ayarlama yapılmaya çalışıldığı öğrenildi.
ATİNA İLE YENİ DÖNEM
Seçim sürecinden çıkan iki komşu ülke olan Türkiye ve Yunanistan yeni döneme pozitif ajanda ile giriyor. Yunanistan'ın terör yuvası Lavrion kampını dağıtması Ankara'da olumlu karşılandı. Başkan Erdoğan ve Miçotakis iki ülkedeki seçimler sonrası ilk kez Vilnius'ta bir araya gelecek. Öte yandan Vilnius'taki NATO Zirvesi'nde, Avrupa'nın 3 bölgesini kapsayan ve uygulanması yıllar alacak detaylı askeri bir planın onaylanması hedefleniyor.
'ANKARA İLE TEMAS HALİNDEYİZ'
Macaristan Başbakanı Viktor Orban, İsveç'in NATO üyeliğine ilişkin hem NATO hem de Türkiye ile temas halinde olduklarını söyledi. Macar hükümetinin İsveç'in NATO üyeliğine ilişkin olumlu yönde karar aldığını ve bu ülkeyi desteklediğini de belirten Orban, ancak bu kararın henüz meclisten geçmediğini ifade etti.
'ANLAŞILAMAYAN KONULAR VAR'
NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, "İttifaka üyelik konusunda Türkiye ile İsveç arasında hâlâ üzerinde anlaşılamayan konular var" dedi. Stoltenberg, Vilnius'ta düzenlenecek NATO zirvesi öncesi Başkan Erdoğan ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson'la görüşeceğini belirtti. Türkiye ve İsveç arasında hâlâ üzerinde anlaşılamayan konular olduğunu ifade etti. Stoltenberg, Ukrayna'nın NATO'ya üyeliği konusunun da yeniden ele alınacağını belirtti.
İSVEÇ'TEN TÜRKİYE İTİRAFI
Eski İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde, Türkiye'nin ciddi şekilde terör saldırılarına maruz kaldığını ve İsveç dahil diğer ülkelerin bu durumu ciddiye almadığını belirtti. İsveç devlet televizyonu SVT'nin ülkenin NATO üyeliğine başvuru sürecini ele alan "Processen" adlı belgeselinde görüşlerine yer verilen Linde, Türkiye'nin terör konusundaki söylemlerinde haklı olduğunu dile getirdi.
Sabah Gazetesi yazarlarından Okan Müderrisoğlu da bugün köşesinde kaleme aldığı yazıda kritik NATO Zirvesi'ni ele aldı. Müderrisoğlu, zirvenin Türkiye ekseni etrafında şekilleneceğini ifade ederken, "Türkiye'nin NATO ile ilişkileri her zamankinden fazla değer taşımakta." yorumunda bulundu. İşte Müderrisoğlu'nun "NATO'nun vazgeçilmez güvenlik planları ve Ankara'nın vazgeçilmez önemi..." başlıklı yazısı...
11 Temmuz Salı günü Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta gerçekleşecek NATO Zirvesi, Türkiye'nin ittifaktaki vazgeçilmez rolü açısından tarihi önemde olacak. İsveç'in NATO üyeliğine kabul edilmesi için sürdürülen çok yönlü diplomasi, görünürdeki en hassas konu olsa da NATO'nun güncellenen savunma planları yeni yüzyılı şekillendirecek kadar mühim.
Unutmayalım! NATO'nun yıllarca Rusya sınırlarına doğru genişleme eğilimi önce Ukrayna krizini doğurdu. Sonra, Rusya'nın kendi tarihini referans gösterdiği ölçüsüz agresifliği kirli bir savaşı tetikledi. Esasen, kuzey Avrupa'da konfor alanında yaşayan, hakiki manada güvenlik riski nedir bilmeyen İsveç'in, Rusya'ya sınır ülke olduğunu hatırlayıp NATO'ya girmekte ısrar etmesi, Ukrayna'daki yüksek maliyetli derslerden kaynaklandı.
Gel gör ki...
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın dün tekrarladığı şu sözler, tüm ağırlığıyla İsveç'in omuzlarında duruyor:
"Terörle demokrasi, terörle güvenlik, terörle insanlık yan yana duramaz. İttifakın özü karşılıklı güven ve dayanışma ikliminin tesisidir."
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İsveç'in NATO'ya katılım arzusunu -Brüksel'deki son toplantıda- sadece Türkiye'nin yaşamsal güvenlik endişeleri bağlamında ifade etmekle yetinmedi. İttifak zemininde daha geniş bir perspektiften masaya yatırdı ve İsveç hakkında çarpıcı bir tespitte bulundu:
"Terör örgütlerinin eylem yapabildiği, çatışma bölgeleriyle insan trafiğinin olduğu, mülteci kisvesi altında gelenlere ne amaçla gelindiğinin sorulmadığı bir ülke..."
Ardından da NATO müttefiklerini -İsveç üye olsa da olmasa da- kritik bir gerçeklikle baş başa bıraktı:
İsveç güvenlik sisteminin provokasyonları önleyecek yapıda olmaması NATO'ya güç değil, sorun getirir. Stratejik ve güvenlik değerlendirmesi itibariyle İsveç'in NATO üyeliğinin yük mü fayda mı getireceği artık daha çok tartışmaya açıktır!"
***
Öte yandan...
NATO, Rusya'ya karşı yeni askeri planlar da hazırladı.
"Avrupa'nın doğu kanadı, kuzeyi ve güneyi" olmak üzere 3 bölgeyi kapsayan ve uygulanması yıllar alacak detaylı askeri planların NATO Zirvesi'nde liderler tarafından onaylanması hedefleniyor.
- Bu güvenlik bölgelerinden ilki, ABD'nin Norfolk kentindeki NATO Müşterek Kuvvet Komutanlığı'nın öncülüğünde Atlantik ve Avrupa'nın kuzeyini,
- İkincisi, Hollanda'da Brunsum'daki NATO üssünün sorumluluğunda Baltıklardan Alp Dağları'na kadar uzanan Orta Avrupa bölgesini,
- Üçüncüsü, İtalya'nın Napoli kentindeki NATO karargahı sorumluluğunda Akdeniz'den Karadeniz'e kadar olan bölgeyi içeriyor. Türkiye odaklı Akdeniz- Karadeniz güvenlik hattında Yunanistan, Türk Boğazları özelinde, isim bazlı sinir bozucu kelime oyunları oynasa da Ankara, bunları aşacak güçte.
Sözün özü...
Dış politikada "Türkiye ekseni" Avrupa'nın yörünge devleti olmadan, Avrupa kurumlarıyla sağlam bağları gerektiriyor. Bu nedenle, ABD etkisindeki derin askeri yapısı yüzünden NATO'nun kimi uygulamaları siyasal alerji yaratsa da Türkiye'nin NATO ile ilişkileri her zamankinden fazla değer taşımakta. NATO-Rusya gerilimi, ABDÇin rekabeti, Avrupa'nın güçlendirilmiş güvenlik mimarisi arayışı Ankara'yı özgül ağırlığı yüksek bir konuma oturtmakta. Kısacası, NATO için hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!