AK Parti'den flaş "seçim" açıklaması: Şu anda biz canlarımızı enkazdan kurtarmanın derdindeyiz
Türkiye 10 ili vuran asrın felaketinde 9. güne girdi. 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki iki deprem toplamda 13 milyon vatandaşımızı etkiledi. Peki olağanüstü şartların oluştuğu bu dönemde Türkiye 3 ay sonra seçime gidebilir mi? 14 Mayıs'ta yapılması planan seçimlerin iptal edilip edilemeyeceği konusu Sabah Gazetesi'nin usta yazarı Yavuz Donat tarafından kaleme alındı. Öte taraftan gündemi meşgul eden bu tartışmalara AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten yanıt geldi. Çelik, "Şu anda biz canlarımızı enkazdan kurtarmanın derdindeyiz. Şu anda biz yaraları sarmanın mücadelesini veriyoruz. Canlarımızı kurtarmanın mücadelesini veriyoruz. Seçimle ilgili herhangi bir şey konuşmayı çok yanlış buluruz. Hiçbir şekilde doğru bulmayız." ifadelerine yer verdi.
AK Parti Sözcüsü Çelik, Yüreğir Belediyesi'nde yaptığı açıklamada, sahada, afet alanında büyük bir mücadelenin olduğunu söyledi.
Adana'da arama kurtarma çalışmalarının tamamlandığını belirten Çelik, kentte dışarıdaki vatandaşların koşullarını iyileştirmeye, yaralıların yaralarını sarmaya odaklandıklarını dile getirdi.
Diğer şehirlerde enkazlarda arama kurtarma çalışmalarının sürdüğünü aktaran Çelik, "Enkazdan canlılarımızı kurtarma, sağ salim onlara kavuşma gayreti devam ediyor. Her duyduğumuz haberle seviniyoruz. Bugün de bu şekilde haber duymak bizi çok memnun etti. Tabii aynı zamanda da evleri yıkılmış, dışarıda olan vatandaşlarımızın ihtiyaçlarının karşılanması konusunda büyük bir koordinasyon var. Şunu söylemek isterim koordinasyon ve diğer afetle mücadelenin gerekleri konusunda elden gelen gayret üstün bir çabayla gösterildi." diye konuştu.
Ömer Çelik, sahada birlik, beraberlik, kardeşlik ve büyük bir insanlık dayanışmasının olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Milli dayanışmanın yanı sıra büyük bir insanlık dayanışması var. Türkiye'nin her tarafından, insanımızın gösterdiği çaba karşısında duygulanmamak elde değil. Herkes elinden geleni yapmaya çalışıyor. Tabii birtakım marjinal olaylar olduğunda, örneğin yağma gibi ya da benzeri birden bire özellikle sosyal medyada sanki sahanın bütün gerçeği buymuş gibisinden bir manzara çizilmeye çalışılıyor. Bu doğru değil. Esas manzara, esas resim burada dayanışmanın, kardeşliğin olmasıdır, herkesin birbirine sahip çıktığı bir tablonun olmasıdır. Bu yağma ve benzeri olaylar karşısında zaten yapılması gereken, vatandaşlarımız kesinlikle kendileri müdahale etmemeliler. Biz bunlara karşı acımasız ve tavizsiz bir mücadele vereceğimizi söyledik. Tabii ki bu kararlılığımızın ifadesidir, yağmaya müsaade etmeyeceğimizi ifadesidir. Tabii ki Türkiye hukuk devletidir. Vatandaşlarımız güvenlik güçlerine haber verirler. Güvenlik güçleri de bunları adli mercilere teslim eder ve adli merciler de hukuk içerisinde gereğini yaparlar."
Çelik, yaralanmış, annesini, babasını kaybetmiş çocukların da güvende olduğunu, tedavilerinin yapıldığını ve devletin korumasında gönüllü annelerin onlarla yakından ilgilendiğini söyledi.
Vatandaşların sağduyusu ve birlik beraberliğiyle afetin de aşılacağını belirten Çelik, "Bir sürü yalanla ve dezenformasyonla mücadele ediyoruz. Bu yıkım mantığı, yalanlar emin olun mücadelede kullanılması gereken enerjinin bir kısmının maalesef bunlara gitmesine yol açıyor. Vatandaşımızın sağduyusu, bu birlik beraberliğiyle inşallah bu afeti de hep beraber aşacağız. Kaybettiğimiz canlara Allah'tan rahmet diliyoruz. Yaralarımızı sarmaya çalışıyoruz. Aynı zamanda da hem enkazdaki arama kurtarma çalışmaları hem diğer çalışmalar devam ediyor." dedi.
Dün İncirlik 10. Tanker Üs Komutanlığı'nı ziyaret ettiğini hatırlatan Çelik, orada koordineli bir şekilde yurt içi ve dışından gelen yardımların hava ve kara araçlarıyla bekletilmeden ihtiyaç olan yere sevk edildiğini söyledi.
Adana Şakirpaşa Havalimanı'nın ve İncirlik 10. Tanker Üs Komutanlığı'nın lojistik üs haline geldiğini belirten Çelik, yurt dışından gelen ekiplere teşekkür etti.
Pek çok devletin, ülkenin elindeki acil durum kaynaklarını Türkiye'ye seferber ettiğini aktaran Çelik, şunları söyledi:
"Ülkemizin gördüğü en büyük krizlerden bir tanesi olmakla birlikte dünyanın gördüğü en büyük afetlerden bir tanesi. Dolayısıyla bu devletlerin dayanışmasını bile aşan uluslararası örgütlerin de devreye girmesini gerektiren, herkesin elindeki kaynakları seferber ettiği büyük bir afet. Mücadele kesintisiz bir biçimde sürüyor. Burada sahaya hakim olan şey kesinlikle kaos değil, tam bir koordinasyon. Kesinlikle şiddet değil, tam bir kardeşlik duygusu, kesinlikle başıbozukluk değil. Herkesin ne yaptığını bildiği büyük bir sorumlulukla hareket ettiği bir tablo bu. Zaten fedakarca bu mücadeleyi sürdürenler, ne olduğunu görüyor. İnşallah bunu da el birliğiyle, güç birliğiyle kardeşlikle, dayanışmayla bu afeti de atlatacağız."
SEÇİM TARİHİ TARTIŞMALARI
Çelik, seçim tarihiyle ilgili tartışmalara da değinerek, şunları kaydetti:
"Şu anda biz canlarımızı enkazdan kurtarmanın derdindeyiz. Şu anda biz yaraları sarmanın mücadelesini veriyoruz. Canlarımızı kurtarmanın mücadelesini veriyoruz. Seçimle ilgili herhangi bir şey konuşmayı çok yanlış buluruz. Hiçbir şekilde doğru bulmayız. Bugün tek gündemimiz var. Bu canlarımızı nasıl kurtarırız. Bu yaraları nasıl sararız. Dışarıda evsiz kalmış vatandaşımızın yanında olmaya nasıl devam ederiz. Bu afetle verdiğimiz mücadeleyi sahadan hiç ayrılmadan nasıl sürdürürüz... Onun dışında seçim ya da başka bir şeyin konuşulması söz konusu bile değil. Cenazelerimizi defnederken, yaralı insanımıza sahip çıkarken böyle bir şeyi hiçbir şekilde konuşmayız. Bu tip konuşmaların da bizimle bir ilgisi yoktur."
SABAH GAZETESİ YAZARI DONAT'TAN SEÇİM YORUMU
"Asrın felaketi" olarak nitelendirilen Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası 14 Mayıs'ta yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin ertelenip ertelenmeyeceği merak konusu oldu. Sabah Gazetesi yazarı Yavuz Donat, bugün kaleme aldığı "Çamur sahada maç oynanır mı?" başlıklı köşe yazısında konuyla ilgili dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu.
İşte Yavuz Donat'ın o yazısı:
Yüzyılın depremi... Büyük yıkım... Enkaz... Gözyaşı seli... Feryat... Yara kanamaya devam ediyor... Çadırda hayat... Suların durulması, ortalığın sakinleşmesi zaman alacak.Ve... Günün sorusu... Deprem bölgesinde... Soran sorana:
- Bu şartlarda seçim olur mu?
Evet... Milyonları etkileyen, insanların köyünü kentini terk edip başka şehirlere taşındığı bir süreçte... Tertemiz... Bembeyaz... Şaibesiz... Tartışmasız... Lekesiz bir seçim yapılabilir mi?
Sırasını bekleyen gündem
Yüksek Seçim Kurulu ne diyor?
Seçmen listeleri nasıl güncellenecek?
Depremde... Kim öldü, kim hayatta?
Göç sonucu... Hangi seçmen, hangi ile kaydı?
Konteyner yerleşimlerde... Çadır mahallelerde... Seçim sandığı nerelere konulacak?
Seçim güvenliği nasıl sağlanacak?
Bu konular/sorular, siyasetin gündemine, ne zaman girecek?
Lütfen
Siyasetçilere... Çeşitli kurumların kalabalık heyetlerine... Bir çift sözümüz var.
Bölgeye bir süre gelmeseniz.
Zira... Sizler gelince... Karşılayanlar... Konvoy... Korumalar... Protokol... Size yaklaşmaya çalışanlar... Görevlilerin işi zorlaşıyor.
Ortalık biraz sakinleşsin... Enkaz kalksın... Sonra gelirsiniz.
Yumrukları gevşetme zamanı
Depremin ilk gününden bu yana sahadayız... Deprem bölgesinde Rus da var, Fransız da.
Yunanistan'dan gelen ekip... Ermenistan... Can Azerbaycan'dan gelenler... Koreli... Alman... Herkes yaraları sarmanın gayreti içinde.
Ermeni ile Azeri'nin aynı enkazda işbirliği halinde ter döktüğünü görünce... Sormadan edemiyoruz:
Bizim büyüklerimiz... Siyasetçilerimiz... Parti rozet ve şapkalarını bir kenara bırakıp şu deprem ortamında neden bir araya gelemiyorlar?
Şimdi değilse... Ne zaman?
Dünyaya örnek olacak... Türkiye'nin gergin ortamını yumuşatacak liderler zirvesi neden yapılamıyor?
Bazı liderlerin, Külliye alerjisi olabilir... Zirve Külliye'de değil, Çankaya Köşkü'nde toplanır... İkisi de sonuçta milletin evi değil mi?
Yedi kat yabancının... Sürtüştüğümüz yabancı devlet adamlarının bize el uzattığı şu kritik günlerde... Siyasetçilerimize, sıkılı yumruk yakışıyor mu?
Büyük düşünmek
Konuya günlük siyasetin dar penceresinden bakmak... Yanlış. Şu parti... Bu parti... Cumhur İttifakı... Millet İttifakı açısından değerlendirmeler... Yanlış.
Deprem kargaşasında seçim olursa şu ittifakın işine yarar... Ertelenirse öteki ittifakın... Bu tür analizler... Yanlış.
Gün... Küçük hesapları bir kenara bırakma günü.
Gün... Büyük düşünme günü.
Ve... Bir soru daha:
Partiler... Seçmen... Sivil toplum kuruluşları... Kanaat önderleri... Akademi dünyası... Kamuoyu... Büyük düşünmeye hazır mı?
Anayasa ve ötesi
Anayasa açık ve net... "Savaş hali dışında seçim ertelenemez."
Şimdi... Erteleme için... Meclis'in toplanması ve Anayasa'nın bu maddesini değiştirmesi şart.
Bunun için de uzlaşma gerekir... Büyük uzlaşma.
İktidar ve muhalefetin uzlaşması.
Ve... Günün ikinci sorusu:
Türk siyaseti böyle bir uzlaşmayı başarabilir mi?
Seçim mitingi... Düşünmesi bile ürkütücü...
Depremin izleri, acıları, yaraları yürekleri yakarken...
Seçim kampanyası olacak... Mitingler yapılacak... Seçim otobüslerinde partilerin seçim şarkıları çalınacak.
Bu şartlarda, böyle bir dönemde, seçim kampanyası, mitingler nasıl yapılabilir? Seçim, demokrasi şölenidir... Şenliktir... Düğündür... Bayramdır.
Deprem yarası kanarken, bayram yapılır mı?
Enkazda oy aramak
Kahramanmaraş... Hatay... Osmaniye... Adıyaman... Depremin yıktığı her yerde... Milletin morali bozuk... Psikoloji allak bullak.
Manisa... Bursa... İstanbul... Kayseri... Yurdun her yerinden... Yabancı ülkelerden gelen yüzlerce ekip... Gece-gündüz... "Enkazdan canlı çıkarabilir miyiz?" diye çalışırken... Depremden, enkazdan, acılardan oy çıkarmaya çalışmak siyaset değildir.
Böyle bir siyasetin kimseye yararı olmaz.
Siyasetçi... Üç beş fanatik/ militandan aferin alma uğruna küçük düşünmemeli... Kendisini küçültmemeli.
Yakışmıyor
Hatay'da gördük... Bir Mercedes... Plakasız.
Plaka yerinde bir yazı var.
Bir siyasi partimizin il başkanlığı yazısı.
Osmaniye... Adana... Kahramanmaraş'ta da benzer araçlar gördük... Parti araçları.
Hangi parti olursa olsun... Bunlar doğru şeyler değil... Ayıp oluyor... Yakışmıyor.
Eğer bozuksa maya...
Geçmişte de oldu... Depremlerde... Sellerde... Afetlerde...
Felaketi kazanç kapısına çevirenler... Yağmacılar...
Hırsızlık yapanlar.
Dövseniz ne fayda... Cezaevine atsanız ne fayda.
Boşuna söylenmemiş... "Eğer bozuksa maya, ne ar kalır ne de hayâ."
Acı ama gerçek... Vicdanı tatile çıkmış... Mayası bozuk o kadar çok kişi var ki.
Kalpten kalbe
Kırıkhan'da Hüseyin Yayman bizi bekliyor... Osmaniye'de Gazeteciler Cemiyeti Başkanı İsrafil Avcı... Antakya'da Mehmet Ali Kuseyri... Gideceğimiz daha pek çok yer var... Yolumuz uzun.
Neşet Ertaş usta, "Kalpten kalbe bir yol vardır, görünmez" diyor ya... Bizi bekleyen kalplerle buluşacağız.
Haftayı... Ve dünü özetleyecek olursak...
Panik aşılmış... Korku devam ediyor.
Çok kişi yeni deprem korkusundan evine giremiyor.
Bu korku... Bugünler geçecek... Engelleri yardımlaşarak aşacağız.
Milyonların ilgisi... Edirne'den Kars'a bütün Türkiye'nin desteği... Bu kış soğuğunda, deprem bölgesini ısıtıyor.
Gün kavga günü değil, kucaklaşma günü.
Millet... Bunun öncülüğünü de oy verdiği siyasetçilerden bekliyor.
Zaman... Savaş baltalarını gömme... Nefret söylemini kesme zamanı.