6'lı masada ABD'ci-Almancı kavgası: "Bu çıkarı en iyi ben temsil ederim" krizi yaşanıyor! Davutoğlu yakında kovulursa şaşırmayın
Adaylık konusu üzerinden birbirine düşen 6+1'lik masada, yeni bir kriz patlak verdi. Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, 'kukla aday' seçecekleri itirafına ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Seçilen kukla adayın 6'lı masa liderlerinin sözlerini kabul etmemesi durumunda kriz çıkacağını söyleyen Davutoğlu, "Seçtiğimiz Cumhurbaşkanı ‘sizin oylarınız düşüktü’ derse kriz çıkar, Meclis desteğini kaybeder, yeniden seçime gideriz." ifadelerini kullandı. Sabah yazarı Mahmut Övür bugünkü köşesinde 6'lı masadaki soğuk savaşı yurt dışı yansımalarıyla birlikte yazdı. "Turpun büyüğü heybede" diyen Mahmut Övür, Başkan Erdoğan'ı devirebilmek ümidiyle mecburen bir arada olan birbirine benzemezlerin farkında olmadan bir krizin de ilerisinde bir kaos düzenine hazırlandığını belirtti. Övür, "Masada adayın geç belirlenmesinde asıl neden bu küresel kavga. Çünkü masada açık bir ABD'ci-Almancı kavgası yaşanıyor. ABD cenahından Kılıçdaroğlu'na onay verilmediği için adaylık geciktikçe gecikiyor." ifadelerini kullandı. "6’lı masada huzursuz bacak sendromu var" tespiti yapan Sabah yazarı Mehmet Barlas ise, "Babacan ve Davutoğlu yakında kovulursa kimse şaşırmasın." dedi.
Sabah yazarı Mahmut Övür bugünkü köşe yazısında 6'lı masadaki soğuk savaşı yurtdışı yansımalarıyla birlikte aktardı ve Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ı devirebilmek ümidiyle mecburen bir arada olan birbirine benzemezlerin farkında olmadan bir krizin de ilerisinde bir kaos düzenine hazırlandığını belirtti. Masada ABD ve Alman taraflarını tutan isimlerin ve buraları 'Çıkarlarını savunabileceğine' inandırmak üzerine bir yarış olduğunu aktaran Mahmut Övür, bu ülkelerin medyasında da aslında kimin kimi desteklediğinin belli olduğunu dile getirdi.
İşte Mahmut Övür'ün bugünkü "Altılı masada görünmeyen asıl kavga" başlıklı yazısı:
GP Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu masayı sallamaya devam ediyor. Önce yaptığı "Genel başkanlar her stratejik kararda imza yetkisine sahip olacak" tespitiyle ortalığı karıştırdı.
Sonra bu çıkışı düzelteyim derken daha beterine imza attı.
Çıktığı bir televizyon programında kendisine yöneltilen, "Bir cumhurbaşkanı seçtiniz diyelim. O cumhurbaşkanı 'Sizin oyunuz düşüktü, ben bu kararı veriyorum' derse" sorusuna aynen şöyle diyordu:
"Bunu dediği anda kriz çıkar, Meclis desteğimizi çekeriz, ülke seçime gider."
Sürpriz değil, koalisyon hükümeti kurduklarında çok daha fazlası yaşanacak. Bunu tahmin etmek zor değil.
Aslında masada bir değil, birden fazla kriz alanı var ve kimin galip geleceği de belli değil. Masanın içinde bir adım önde görünse de Kemal Kılıçdaroğlu ile Akşenerİmamoğlu arasındaki kavga sönmüş değil. Küçük partiler adına Davutoğlu-Babacan ikilisinin dayatmaları da, masanın altındaki HDP'nin darbeleri de sürüyor ve masayı sallıyor.
Bu tabloya içeriyle bağlantılı FETÖ ve PKK'nın taleplerini de eklemek gerekiyor. Bütün bu güçlerin etkili olduğu bir hükümet düşünün. Kriz değil kaos çıkar...
6'LI MASADA ABD'Cİ-ALMANCI KAVGASI YAŞANIYOR
Ama turpun büyüğü heybede...
İçeride bütün bunlar olurken, 60'tan başlayarak bu ülkede her on yılda bir darbe yaptıran, ekonomik tetikçileriyle piyasayı sabote eden küresel güç merkezleri de boş durmuyor. Hele muhalefete açık destek vererek Başkan Erdoğan'ı devirmek istediğini söyleyen Biden hiç boş durmuyor. Kirli yöntemler devreye girdi bile... Tabii sadece ABD değil, ABD'nin Rusya-Ukrayna Savaşı'nı bahane ederek sıkıştırdığı AB'nin Almanya gibi önde gelen devletleri de boş durmuyor.
Masada adayın geç belirlenmesinde asıl neden bu küresel kavga. Çünkü masada açık bir ABD'ci-Almancı kavgası yaşanıyor. ABD cenahından Kılıçdaroğlu'na onay verilmediği için adaylık geciktikçe gecikiyor.
Belki içinizden, "Bu küresel güçler bu kadar işin içinde mi?" diye geçirebilirsiniz. Şimdi gelin Türkiye'deki seçimlerin onlar için ne kadar önemli olduğunu bizzat onlardan dinleyelim. Birkaç gün önce derin ABD'nin sesi Washington Post'ta, "2023'te dünyanın en önemli seçimi Türkiye'de olacak" başlığıyla bir analiz yayınlandı.
O analize göre 2023 seçiminin sonucu, Washington, Moskova, Avrupa, Ortadoğu ve Asya'da jeopolitik ve ekonomik hesapları şekillendirecek kadar önemli.
"BU ÇIKARI EN İYİ BEN TEMSİL EDERİM" KAVGASI
ABD ve AB bu seçimle öyle ilgililer ki Başkan Erdoğan'ın küresel barış hamlelerine önem vermelerine rağmen şu arzularını saklamıyorlar:
"Erdoğan'ın tercih ettiği rakip, CHP'yi 12 yıldır yöneten biraz renksiz bir isim olan Kılıçdaroğlu olacaktır. Birçok Türk siyasi analist, daha genç ve daha karizmatik İmamoğlu'nun daha güçlü bir rakip olacağını söylüyor."
ABD kimi tercih ettiğini açıkça söylüyor. Analizin belki de en çarpıcı sonucunu şu cümle özetliyor:
"Türkler oylarını kullanana kadar Batılı liderler gergin durumda kalacak."
Sahi Türkiye'deki bir seçim Batılı liderleri neden geriyor?
Cevabını İngiliz savunma ve güvenlik kuruluşu analistlerinden Ziya Meral veriyor:
"Türkiye bir ara güç olabilir, ancak büyük güçlerin bu seçimde bir çıkarı var."
İşte 6'lı masada "Bu çıkarı en iyi ben temsil ederim" kavgası yaşanıyor.
Böyle bir gerçek hiç yokmuş gibi siyasi analiz yapmak, gerçeği saklamaktan başka bir şey değil...
MEHMET BARLAS: YAKINDA KOVULURSA ŞAŞIRMAYIN
Sabah yazarı Mehmet Barlas ise bugünkü köşe yazısında Babacan ve Davutoğlu için "Bu problemli iki tip artık rakiplerinin sorunu." ifadelerini kullandı. Barlas, Yakında "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın adına trollük yapıyorlar" diye o masadan kovulurlarsa da kimse şaşırmasın.
İşte Barlas'ın bugünkü "Erdoğan iyi ki Davutoğlu ve Babacan'ı 6'lı masaya monte etmiş" başlıklı köşe yazısı:
"Huzursuz bacak sendromu" diye bir hastalık var. Bu hastalığa yakalananlar, hoşnutsuz veya rahatsız edici hislerle bacaklarını hareket ettirmek için karşı konulmaz bir dürtüye sahip oluyorlarmış. 6'lı masanın birçok ayağında huzursuzluk sendromu var. Başta da müstafi başbakan Ahmet Davutoğlu'nda.
DAVUTOĞLU'NUN KİBRİ
Davutoğlu bir TV programında, "Eğer cumhurbaşkanı seçilen kişi bizim söylediklerimizi dinlemezse ülke krize gider ve yeniden seçim yapılır" diyor. Aday belli olmadan, seçim kazanmadan, Meclis'e girmeden bunları söylüyorsa gerisini siz düşünün. Davutoğlu, rahmetli Ecevit gibi Anayasa kitapçığını cumhurbaşkanının kafasına fırlatırsa hiç şaşırmayın.
Yüzde 1 oyu bile olmayan bir partinin genel başkanının bu kibirli ve kafa karıştıran sözleri 6'lı masada şok etkisi yarattı. Bu, Davutoğlu'nun ilk açıklaması değil. Ama CHP medyasında bardağı taşırmış olacak ki hepsi koro halinde, "Senin bu özgüvenin nereden geliyor" diyor.
İyi Partili yetkililer de Davutoğlu'nun bu açıklamalarının hayal ürünü olduğunu söylemiş. 6'lı masada bunlar konuşulurken Kılıçdaroğlu'ndan da tuhaf bir açıklama geldi: "Yüzde 1, yüzde 3, yüzde 25, yüzde 50 diye bakamayız. Çok değerli bu çabalar. İki ayrı kriterimiz var. 6 partinin lideri, Siyasi Partiler Yasamıza göre her biri genel başkan olduğu için eşittir. O nedenle biz öyle bir ikili mekanizma kuracağız ki Siyasi Partiler Kanunu'na göre altısı da sistemde olsun istiyoruz, başkan yardımcılığı olursa çok güzel olur."
Kılıçdaroğlu, burada "Masanın aslında iki tane ayağı var" demeye çalışıyor ama diyemiyor.
BABACAN'IN ANLAMSIZ ÖZGÜVENİ
Küçük huzursuz ayaklardan bir diğeri de Babacan. Onda da kaynağı belli olmayan anlamsız bir özgüven var. Önce FETÖ'ye yaranmak için KHK'lıları gündeme getirdi. Hepsini tekrar devlet kadrolarına alacağının sözünü verdi. Son dönemde HDP ve PKK'ya yaranmak için Anayasa'daki Türklük tanımıyla ilgili çıkışlar yaparak masanın diğer ayaklarını huzursuz ediyor. Bununla birlikte Davutoğlu'nun vesayet teorilerini tekrarlıyor.
Bu karmaşık tabloya baktığınız zaman Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ne kadar usta siyasetçi olduğunu bir kere daha anlıyorsunuz. Belli ki Davutoğlu ve Babacan gibi iki sorunlu karakteri muhalefete monte ederek bir taşla iki kuş vurmuş. Filmlerde, "Sizi bana düşmanlarım mı gönderdi?" şeklinde bir klişe replik vardır. CHP'lilerin de sosyal medyada yavaş yavaş, "Babacan ve Davutoğlu'nu bize Erdoğan mı gönderdi?" demeye başladıklarını görüyorum.
Bu problemli iki tip artık rakiplerinin sorunu. Yakında "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın adına trollük yapıyorlar" diye o masadan kovulurlarsa da kimse şaşırmasın.
DAVUTOĞLU'NDAN "KUKLA ADAY SEÇECEĞİZ, 6 KİŞİ YÖNETECEK" İTİRAFI
Terör örgütü PKK'nın siyasi kolu HDP'nin 'gizliden' destek verdiği 6+1'li masada, 10 toplantı geçtiğimiz günlerce icra edildi. Adaylık konusunda herhangi bir somut adımın atılmadığı görüşmeler sonrasında yapılan açıklamada, adaylık meselesinin 11'inci toplantıda gündeme alınacağı ifade edildi.
Toplantı sonrasında katıldığı canlı yayında değerlendirmelerde bulunan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, adaylarının bir 'kukla' olacağını itiraf eden açıklamalar yapmıştı. "Cumhurbaşkanı içeriden veya dışarıdan olsun, genel başkanlar her stratejik kararda imza yetkisine sahip olacak." diyen Davutoğlu, muhalifler tarafından da topa tutulmuştu.
YENİ KRİZİN FİTİLİ ATEŞLENDİ
Açıklamalarını bu akşam saatlerinde katıldığı canlı yayında daha da körükleyen Davutoğlu yeni bir krizin fitilini de ateşledi.
Gelecek Partisi lideri, 6'lı masanın bir bakanlık anlaşması yaptığını belirterek, "Meclis'te 360'ın üzerine çıkmak için algoritmalar geliştireceğiz. Herkes bir cumhurbaşkanı yardımcılığı bir bakanlık alacak. Onun dışında ne kadar milletvekili varsa o kadar bakanlık alacak. 7 bakanlığı olacak, 8 bakanlığı olacak. Eşitlik 6'lı masanın almış olduğu sorumluktur" diye konuştu.
DAVUTOĞLU'NDAN KRİZ İTİRAFI
Davutoğlu, kendisine yöneltilen, "Seçtireceğiniz cumhurbaşkanı 'ben sizin sözünüzü dinlemiyorum' dediği zaman ne olacak?" sorusuna, "Cumhurbaşkanı masanın mutabakatına uymazsa kriz çıkar ve meclis desteğini kaybeder. O zaman ülke yeniden seçime gitmek zorunda kalır" diye cevapladı.